Aylardır ayak sesleri duyulan darbe, 4 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleşti. Yaklaşık 24 milyon seçmenin oyuyla Başbakan olan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı’nın dayatması ile koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Demokratik kurallar içinde bir Başbakan’ın görevden indirilmesi ancak iki yöntemle söz konusu olabilir. Birincisi; geldiği gibi yani halkın oyuyla sandıkla görevden ayrılmasıdır. İkincisi; Anayasa hükmü gereğince güven oylaması (gensoru) müessesesi ile gitmesidir. Bir Başbakanın bunun dışında bir yöntem ve müdahale ile görevden uzaklaştırılması Anayasal düzen içinde söz konusu değildir. Dolayısıyla bu iki yöntemin içinde kalmayan her müdahale hukuk dışıdır, Anayasa ve demokrasi dışıdır.  Başka bir deyişle düpedüz darbedir. Darbenin kimden veya nereden geldiğinin bir önemi yoktur. Bu müdahaleyi gerçekleştiren makam veya kurumun Genelkurmay ya da Cumhurbaşkanlığı olması arasında hiçbir fark yoktur. Darbe çeşitliliği açısından gayet zengin olan demokrasimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne yazık ki yeni bir darbe türünü de siyasi tarihine dahil etti! Yan yana gelmeyecek iki kavram yani demokrasi ve darbe, AKP ile sarmaş dolaş kıvamda sunuldu. Demokrasiyi gerçekte bir “araç” olarak gören zihniyet, Kaçak Saray darbesi ile demokrasiyi tiyatro sahnesine dönüştürdü. Anayasa, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı prensiplerinin ayaklar altına alındığı sistem, Türkiye’yi muz cumhuriyetine dönüştürmek istemektedir. İşin özeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu gibi son derece uyumlu bir Başbakan’a bile tahammül edememiştir. Başkanlık hırsı artık aklının önüne geçmiştir. Aslına bakarsanız başkanlık işin kılıfıdır. Asıl amaç; devlete tamamen egemen olmak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak totaliter bir tek adam rejimi oluşturmaktır. Çünkü kendisinin ve ailesinin geleceğini başka türlü güvence altına alacak bir yönetim biçimi yoktur! Erdoğan, Başkanlık sistemine gerekçe olarak parlamenter sistemin tıkandığı palavrasını masaya sürmektedir. Oysa parlamenter sistemin tıkanması söz konusu değildir. Parlamento, bilinçli olarak işlevsiz kılınmaya çalışılarak bu görüntü yaratılmak istenmektedir. Ettiği yemine sadık kalmayı ısrarla reddeden Cumhurbaşkanı, hem AKP’yi hem hükumeti hem de parlamentoyu yönetmektedir. Ne yazık ki bu bile onu tatmin etmemekte, fiili başkanlıkla yetinmemektedir. Onun için asıl hedef, başkanlık rejiminin Anayasal hale gelmesidir. İşte Davutoğlu’nun bu konudaki tereddütlü duruşu onun Başbakanlığına mal olmuştur. Sonuç olarak geldiğimiz aşama AKP’nin “İleri Demokrasi” balonunun patlayarak, Darbe Demokrasisine geçiş sürecidir. Bu süreç bir anlamda bumerang etkisi ile Erdoğan için yolun da sonudur. Çünkü bu ülkede hiçbir darbe ne cezasız kalmış ne de kalıcı olmuştur. Bu Erdoğan için de geçerli olacaktır. Daha birçok demokrasi suçu işleyen Erdoğan'ın 4 Mayıs darbesi de tarihimizde kara bir leke olarak yerini alacaktır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15