Eğitimde de İnsanı Özgürleştirecek Bilimler Öncelenmelidir

EĞİTİMCİ-YAZAR ŞAHİN AYBEK: MARKS’TAN GRAMSCİ’YE ELEŞTİREL EĞİTİM FELSEFESİNİN EĞİTİMİMİZE NE GİBİ KATKILARI OLABİLİR?

18 Mayıs 2018 Cuma 10:35
Eğitimde de İnsanı Özgürleştirecek Bilimler Öncelenmelidir

Öğrencilere Eleştirel Bir Bilinç Kazandırılmalıdır, İnsan, Hayatının İplerini, Özgürleşimle Ele Alabilir.

Eğitim Tek Tek Öğrencileri Ve Toplumu Özgürleştirecek, Adil Ve Demokratik Bir Toplumu İnşa Edecek Şekilde Olmalıdır.

Kritik; yani eleştirel eğitim felsefesi ideolojilerin yarattığı yanılsamaları ortadan kaldırmaya çalışır. Yani; ideolojilerin sınıfların çıkarlarını yanlış temsil eden, eğitimde fırsat eşitsizliklerine yol açan maskelerini düşürmeye çalışır. Eleştirel eğitim felsefesi bu yönüyle adil bir toplum yaratma amacındadır. Evet, amacı bu olan eleştirel yani kritik eğitim felsefesi… Bu felsefe, aslında hem klasik eğitim felsefelerine hem de analitik eğitim felsefesine bir tepkidir. 19. yüzyılda oluşmaya başlamış olan bu eğitim felsefesi, bir yönüyle analitik eğitim felsefesine zıtdır, Kıta felsefesi diyebileceğimiz Almanya ve Fransa’da olan, etiğe ve metafiziğe dayanan feminizm, postmodernizm, Marksizm, postyapısalcılık, fenomenoloji ve hermeneutik felsefe akımlarının eğitim görüşlerinin toplamıdır. İkinci yönüyle eleştirel eğitim felsefesi, yine bu kıta felsefelerinden Marksizm ve eleştirel teorinin Antonia Gramsci, Paulo Freire, Henri Giroux ve Ivan Illıch’te vücut bulmuş olan eğitim felsefesidir ve eleştirel pedagoji diye adlandırılır. Şimdi eleştirel eğitim felsefesinin ne olup olmadığını ele alarak eğitimimize nasıl katkıları olabileceğini ele almaya çalışalım.

                       Eğitim Krizinin Temelinde Aydınlanmanın Araçsal Akılcılığı mı Var?

Eleştirel eğitim felsefesi, eğitimin 20.yüzyılda yaşanan pek çok olaydan sonra bir krizin içine girdiğini ve bunun gerçek nedenin de aydınlanmanın araçsal akılcılığı olduğunu söyler. Yine kapitalizme özgü üretim biçimi de sorunların bir başka nedenidir. Yine eğitim programları ve eğitim kurumları, ideolojiler tarafından şekillendirilen politik yapılardır, derler. Ve eğitim adalet ve demokrasi adına yapılsa bile, özü itibariyle politik bir faaliyet olduğundan totaliter ve baskıcı olur. Bütün bu sorunlar “eleştiri dilinin” “imkan dili” haline gelmesiyle çözülecektir. Yani eleştiri diliyle sorunlar ortaya konur, imkan diliyle de demokrasi ve adalete hizmet edecek şekle dönüştürülebilir.

Eleştirel Eğitim Felsefesi Marksist Bilinç Kuramına ve İdeoloji Eleştirisine, Özellikle De Pozitivizm Eleştirisine Dayanır

Aslında eleştirel pedagojinin tamamı Marx’a dayanır köken itibariyle. Çünkü dayandığı iki önemli kaynak; bilinç kuramı ve ideoloji eleştirisi Marx kökenlidir. Marx, eğitimi bir üst yapı kurumu olarak kabul etmekle beraber fikirlerinin etkilediği Frankfurt Okulu’nun eleştirel kuramı önemlidir. Ona göre yaşam, bilinç tarafından değil; bilinç yaşam tarafından belirlenir. Eleştirel eğitim felsefesi, Marx’ın temellendirdiği egemen sınıfın kendi ideolojisini ve çıkarlarını korumak için oluşturduğu statükoyu ve yanlış bilinci devam ettiren eğitimi eleştirir. Bunu engellemek için de öğrencilere eleştirel bir bilinç kazandırılması gerektiğini savunurlar.

Eleştirel eğitim felsefesinin dayandığı ideoloji eleştirisi özelde de pozitivizm eleştirisi Nietzsche’nin, pozitivizmi, insandan ve değer yargılarından bağımsız bir dış gerçekliğin olamayacağı eleştirisiyle başlar ve Michel Foucault’un, bütün bilgi iddialarının gerçekte belli bir iktidar formunu tesis etme zemininin hazırlanmasından başka bir şey olmadığını söylemesiyle devam eder.

                                       Peki, Eleştirel Eğitim Felsefesinin Temel İlgileri Nelerdir?

Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisine büyük ölçüde dayanan eleştirel eğitim felsefesinin temel ilgileri; hümanizm, eğitime bütünsel bakış, aydınlanma, özgürleşim, eleştiri, teknik rasyonalite eleştirisi, kültürel pedagoji şeklindedir. Eleştirel eğitim felsefesi, feministlerin ve eleştirel pedagogların savunduğu, insanın irade özgürlüğü ve her durumda saygıyı hak ettiği şekliyle hümanistik bir karakter taşır. Yine bu hümanist algıları, politik açıdan da çoğulcu ve adil bir demokrasinin gerekliliğini ortaya koyar. Onlara göre, eğitime bütünselci bakışın gerekliliği eğitimin pek çok alanı, pek çok alanın da eğitimi etkilemesidir. Eleştirel eğitim felsefesi, eleştirel aydınlanmanın; yani bu tip bir bilinçlenmenin eğitimin özü olması gerektiğini söyler. Öğrenciler bu aydınlanmayla toplumdaki bireyler ve sınıflar arasındaki çıkar ve iktidar ilişkilerinin farkına varmaktadırlar.

                                  İnsan, Hayatının İplerini, Özgürleşimle Ele Alabilir

Özgürleşimden ise insanın, modern toplumdaki kendine yönelik ekonomik, ahlaki vb. sınırlama ve baskılardan kurtulması anlamında, insanın hayatının iplerini tam olarak ele almasını anlarlar. İnsanların özelde de ezilen ve dışlanan insanların içinde bulundukları sessizlik kültüründen eleştirinin taşıyıcısı eğitim sayesinde kurtulabilirler.  Onlara göre teknik rasyonalite; yani araçsal akılcılık; yani okulların sadece bilim eğitimi vermesi, öğrenciyi araçlar üzerine yoğunlaştırır ve bu da eğitimin hümanist yönünü öldürür. Eğitim aynı zamanda bir kültürel pedagoji olarak da algılanmalıdır. Çünkü kapitalist hegemonya, kitleler üzerinde kültür yoluyla da  oluşturulur, bunun için eğitim sadece okulla ve sınıfla sınırlandırılmamalı, bütün bir kültürü kapsayacak şekilde genişletilmelidir, derler.

                                Eğitimde de İnsanı Özgürleştirecek Bilimler Öncelenmelidir

Eleştirel eğitim felsefesi, bilgiyi dinamik ve sürekli değişen bir şey olarak gördüğünden, eğitimde de insanın özgürleşmesine katkı yapacak, eleştiri yönelimli beşeri ve sosyal bilimleri önceler. Eleştirel eğitim felsefesi, toplumdaki baskıcı ve hegamonik ilişkileri devam ettiren ilişkilere karşı çıkar. Sosyal dönüşümün en önemli yerleri olan eğitim kurumları, ezilenenlerin, dışlananların yanında olmalıdır. Bu nedenle de eğitim, öğrencide bir bilinç değiştirecek şekilde olmalıdır. Eğitim tek tek öğrencileri ve toplumu özgürleştirecek, adil ve demokratik bir toplumu inşa edecek şekilde olmalıdır.

MEB, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini ortadan kaldırmak, daha adil ve özgür bir toplum yaratmak, toplumdaki baskıcı ve hegamonik ilişkileri kaldırabilmek, öğrencilerimize eleştirel bir bilinç kazandırabilmek için bilinç kuramına ve ideoloji eleştirisine dayanan eleştirel eğitim felsefesinden daha fazla yararlanabilir. Özelde de 20. yüzyıldan beri süregelen dünyadaki eğitim krizinin temelinde eleştirel eğitim felsefesinin dediği gibi aydınlanmanın aklı araçsallaştırması olduğunu görüyoruz.   Bu araçsallaştırma bir yanıyla da okullarda salt bilimsel eğitimi getirdiğinden; eğitimin hümanist yanını öldürmektedir. Tüm bunları göz önüne aldığımızda eleştirel eğitim felsefesinde eğitimimiz adına yararlanabileceğimiz pek çok unsur olduğunu görmekteyiz. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15