İşte "Eğitimin Üç Şartı" Çalıştay raporu!

7 Eylül 2017 tarihinde Ankara’da Eğitimin Üç Şartı başlıklı eğitimdeki sorunları içeren bir çalıştay düzenlendi. Üç bölümden oluşan çalıştayda eğitim sendikaları, veliler ve konunun uzmanı isimler bilgi ve önerilerini paylaştılar. Yaklaşık 6 saat süren çalıştaydan somut öneriler ve yol haritaları çıkarıldı.

06 Ekim 2017 Cuma 15:54
İşte "Eğitimin Üç Şartı" Çalıştay raporu!

EĞİTİMİN ÜÇ ŞARTI; Bilimsellik, Laiklik, Adalet

ÇALIŞTAYI RAPORU

TBMM MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU CHP Grubu Üyeleri tarafından hazırlanmıştır.

Prof. Dr. Gaye Usluer / Eskişehir

Prof. Dr. Mustafa Akaydın / Antalya

Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar /Aydın

Mustafa Ali Balbay/ İzmir

Bülent Yener BEKTAŞOĞLU /Giresun

Dr. Ceyhun İrgil / Bursa

Ve komisyonumuza, çalıştaya ve raporun hazırlanma sürecine katkı sunan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Sibel Özdemir

7 Eylül 2017 tarihinde Ankara’da Eğitimin Üç Şartı başlıklı eğitimdeki sorunları içeren bir çalıştay düzenlendi. Üç bölümden oluşan çalıştayda eğitim sendikaları, veliler ve konunun uzmanı isimler bilgi ve önerilerini paylaştılar. Yaklaşık 6 saat süren çalıştaydan somut öneriler ve yol haritaları çıkarıldı.

Müfredat değişikliğini ana konu olarak ele alan konuşmacılar özelde müfredatın doğuracağı olumsuz sonuçları genelde de son yıllarda eğitimde yaşanan sorunlar aktardı.

1.   Oturum Bilimsellik; Eğitim Sendikaları konuşuyor…

**Eğitim sendikalarının tamamı çalıştaya davet edilmiştir. Davetimize icabet eden sendikalara teşekkür ederiz.

 

SAPTAMALAR

·     Eğitim adeta öç alma, dayatma sistemine dönüştürülmüş ve geleceğimiz ile oynanmıştır.

·     Bilim de eğitim de cemaatlere teslim edilmiştir.

·     MEB tüm protokolleri Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden yapmıştır.

·     Karma eğitim fiilen sonlandırılmıştır.

·     Okullar hızla imam hatip okullarına dönüştürülmektedir.

·     Normal okulların içine bile imam hatip sınıfları açılmıştır.

·     Okul idarecilerinin atanmasında liyakatsizlik hat safhadadır.

·     Ülkenin doğusu ile batısı arasında her konuda olduğu gibi eğitimde de büyük eşitsizlikler vardır.

·     Eğitimde modernizasyon yoktur. Ezberci eğitim dayatılmaktadır.

·     MEB yüz binerce kişiden öneri aldığını iddia etmiştir fakat çalıştaya katılan eğitim sendikalarının hiçbirinin tek bir öneri bile dikkate alınmamıştır.

·     Bilimi, teknolojiyi bünyesinde barındırmayan müfredat da ders kitapları da ülkeyi hiçbir zaman ileriye taşıyamaz!

·     Barışın adaletin huzurun sağlanması ancak ehliyet ve liyakat sahibi insanlar her aşamada getirilmesiyle mümkündür.

·     Müfredatlar; ya bilimseldir ya değildir. Bu dayatılmaya çalışılan müfredat çağ dışıdır.

·     Matematiğin, fiziği, kimyanın millisi olmaz bu dersler evrenseldir ve bu alanda uluslararası değerlendirmelerde hep geri sıra olmamız eğitime verdiğimiz önemi net bir şekilde gözler önüne sermektedir.

TALEPLER

·     Müfredatı hazırlayanlar ve müfredata olur verenler kimlerdir kamuoyu ile paylaşılmalıdır, gizlenmemelidir.

·     Müfredatın yapılış aşaması da bilime uygun olmalıdır. Yeni bir müfredat yapılacaksa tüm paydaşlar ortak edilmeli ve müfredatın bir deneme süresi ve bölgesi olmalıdır.

·     Hazırlanan müfredat toplumun oluruna sunulmalı, öneriler ve itirazlar dikkate alınmalıdır. Hazırlayan kişi veya kurumlar şeffaf, eleştiriye ve değişime açık olmalıdır.

·     Bilimsellik müfredatın en temel ilkelerinden olmak zorundadır.

·     MEB bir siyasi partinin oyun alanı olmamalıdır.

·     Öğretmen atamaları hakkaniyetli yapılmalıdır.

·     Performansa dayalı sistemden vazgeçilmeli, eğitimciler yarıştırılmamalıdır.

·     Soruşturma, sürgün, disiplin cezası gibi uygulamalar iktidara yakınlığa göre değil mesleki yeterliliğe göre yerine getirilmemelidir.

·     Öğretmenler tayin baskısıyla terbiye edilmemeli, özgür ve nitelikli iş ortamı sağlanmalıdır. Tayinler cezalandırma veya ödüllendirme olarak kullanılmamalı ihtiyaca göre belirlenmelidir.

2.Oturum adalet; veliler konuşuyor…

**Tamamı kadınlardan oluşan konuşmacılar İstanbul, Malatya, Urfa ve Ankara’dan katılım sağladılar.

SAPTAMALAR

·     Veliler çocuklarını okullara teslim ederken eskisi gibi “eti senin kemiği benim” diyerek emanet edememekte. Okulların güveliğinden şüphe etmektedirler.

·     Eğitimdeki kalite sorunu nedeniyle veliler kendi mahallelerindeki okula kalite bakımından güven duymuyor ve çocuklarını daha iyi olduğunu bildikleri başka bir okula gönderme eğilimindedirler.

·     Başlangıçta tek bir sorun olarak görünen ikamet adresine yakın okulun kalite sorunu beraberinde zincirleme sorunlarla gelmektedir, servis, beslenme gibi.

·     Eğitimde fırsat eşitliğinin en önemli ayaklarından birisi de kız ve erkek çocuklar arasındaki eşitliğin de sağlanması meselesidir. Türkiye’de 2011 yılı itibariyle liseyi bitirmeden eğitimden ayrılma oranı % 38’lere çıkmış durumda. Bu oran kızlarda %41’e çıkmış durumdadır.

·     Devlet okullarına bütçe yok ama özel okullara teşvik için bütçeler verildiği bilinmektedir.

·     Bütün bu cemaatler ve tarikatlar eliyle aslında dini yapılara çok ciddi miktarda para aktarıldığını ve daha da güçlendirildiğini görülüyor.

·     Özellikle turizm meslek liselerinde okuyan çocukların yaz aylarında turizm sektörünün neredeyse %80 yükünü çektiğini görüyoruz. Bu da yine çocuk işçiliğinin ve ölümlerinin artmasına sebep oluyor.

·     Müfredatta yapılan değişikliklerle öğretim programlarında dinsel referansların kullanımı artmıştır.

·     Felsefe, bilim, sanat ve beden eğitimi derslerinin sayısı sürekli azaltılmakta, din içerikteki derslerin sayısı artmaktadır.

·     Otizmli çocuklara 2010 yılından itibaren zorunlu din dersi dayatılmış; en çok ihtiyaçları olan beden eğitimi dersleri azaltılmıştır.

·     Okul öncesinde ve hatta kreşlerde fiilen dini eğitim verilmeye başlanmış, diyanet işleri başkanlığının bile dini eğitim ağırlıklı kreşler açmıştır.

·     Eğitimde 4+4 dayatmasıyla dindar ve itaatkâr nesil yetiştirmek hedeflenmiş, bütün okulları İmam Hatip’e çevirme konusunda önemli adımlar atılmıştır.

·      Zorunlu din dersi ve zorunlu seçmeli ders dayatması artarak sürmekte ve öğrencilerin seçmeli din dersi seçmeleri için baskılar artmıştır.

·     Okullara mescit zorunluluğu getirilmiş, laboratuvarlar, kütüphaneler kapatılarak mescitlere dönüştürülmüştür.

·     Reşit olmayan kız çocuklarına başörtüsü uygulaması getirilmiş bazı okullarda okul müdürleri ve öğretmenler kız çocuklarına kapanmaları için telkinlerde bulunmuştur. İmam Hatiplere tanınan ayrıcalıklı uygulamalar devam etmiştir.

·     Çeşitli projeler kapsamında okul öncesi ve ilkokul öğrencileri camilere götürülmüştür.

·     Özellikle TEOG sonuçları üzerinden başarı sıralaması düşük öğrenciler bu imam hatiplere ya da meslek liselerine devam etmeye mahkûm edilmektedir. Bu okullara da gitmek istemeyen öğrenciler ise açık öğretim liselerine devam etmek zorunda bırakılmışlardır.

TALEPLER

·     Velilerin, çocukların barınma, beslenme ve okul güvenliği konusunda talepleri var. Diyorlar ki; “Hukukla bir şey kazanılamayacağını hepimiz gördük artık ve bütün velilerin mücadele ederek kazanılacağını biliyoruz. Bu yüzden de bu alana dair muhalefet yapan bütün yapıları bu mücadeleye katkı vermeye davet ediyoruz.”

·     Okullar hepimizin okulları denetleyelim. Okul aile birlikleri ile ya da bireysel olarak çocuklarımızın arkasında olalım. Okul yönetimlerinde söz hakkımız olsun.

·     Müfredatın tahribatını anlatan materyaller hazırlayalım bastıralım kapı kapı dağıtalım. Biz veliler hazırız sokaklarda evlatlarımız için çabalamaya.

·     Okul okul, mahalle mahalle laik bilimsel eğitim inşa edebiliriz. Onlar zehirliyorlar, biz panzehrini üretelim. Etrafımızda bir sürü akademisyen arkadaşlarımız var. Bir sürü eğitim alanında çalışan örgütümüz var. Gidelim evrimi mahallelerde, parklarda, köy derneklerinde, kitle örgütlerinde, çocuklar için nasıl anlatırız, oyunla dramayla; kadınlara nasıl anlatırız. Gidelim bilimi mahalleye taşıyalım.
 

2.   Oturum Laiklik; Farklı bakış açıları ile müfredatı tartışıyoruz

SAPTAMALAR

·     Dayatılmaya çalışılan müfredat cinsiyetçi bir müfredattır.

·     Dinler hakkında ders vermek başka din eğitimi vermek başkadır.

·     İnançlar ve din dediğimiz şey dünyanın her yerinde geçerli olan bilgileri barındırmaz, ispatlanabilir bilgileri barındırmaz. Bu nedenle sübjektif ve özneldir. Eğitime sübjektivite mi hâkim olacak, objektivite mi asıl mesele budur.

·     Laik olmayan bir eğitimin bilimsel olması mümkün değildir.

·     Seçmeli dini derslerle, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleriyle ama onun da ötesinde aslında pozitif bilimleri konu edinen derslere bile dinsellik zerk edilegelmiştir.

·     Seküler akıl yoksa bilim yoktur, demokrasi yoktur, özgürlük yoktur.

TALEPLER

·     Devlet yönetimi yasama faaliyetinde, eğitimde, hiçbir din ve inancı referans göstermemeli, aklı ve bilimi esas almalı, değişen sosyal koşullara uyum sağlamalıdır.

·     Bilim tarihi, evrim teorisi gibi konular müfredata koyulmalıdır.

·     Eğitimde bağnazlık, otoriterlik, totaliterlik, fanatiklik olmamalıdır.

·     Kadınlara ikinci sınıf insan değerlendirmesi yapan aşağılayıcı ve cinsiyetçi bütün söylemler derhal çıkarılmalıdır.

·     Çocukları savaşa, şiddete meyilli hale getiren darbe, cihat, mücahitlik gibi kavramlar ders konusu yapılmamalıdır.

·     Öğrenciler güncel siyasete alet edilmemeli, okullarda düzenlenen müsamere, gösteri vb. etkinliklerde çocukları ve ailelerini ayrıştıracak söylemler üretilmemelidir.

·     Okullarda belli bir dinin, mezhebin, cinsiyetin ya da ırkın üstünlüğünü içeren hiçbir ders kitabı okutulmamalı, etkinlikler düzenlenmemelidir.

·     Hiçbir öğrenci inancı, rengi veya cinsiyeti nedeniyle baskıya uğramamalıdır. Her çocuk kendini özgürce ifade edebilmelidir.

·     Her okulda bilim kurulları oluşturulmalı, ülkemizde ve dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler takip edilerek öğrenciler bu konularda bilgilendirilmeli, aynı zamanda araştırmaya teşvik edilmelidir.

 

Çalıştaydan edinilenler;

Türkiye, bölgesinde ve dünyada her alanda saygın bir ülke olmayı hak ediyor. Ve bunu sağlamanın ve sürdürmenin de tek bir yolu var; O da bilimsel ve laik eğitim sistemi!

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, eğitimin öneminin farkında olarak bilimsel ve laik eğitim politikaları üretmiş ve uygulamaya koymuşlardır. Ancak eğitim sistemimizde bugün gelinen noktadan başta veliler ve eğitimin paydaşları olmak üzere neredeyse hiç kimse memnun değildir. Daha vahim olan ise, bu memnuniyetsizlik ve başarısızlığın her geçen gün artması, örgün ve yükseköğretime olan ilginin giderek azalması ile sonuçlanmaktadır.

2017-2018 eğitim ve öğretim dönemi için hazırlanan müfredat değişikliği şeffaflık ve katılımcılık yönünden, söylenen ve yapılan uygulamalar arasında büyük çelişkiler bulunmaktadır. Bir felsefesi olmayan müfredat değişikliğini kimlerin yaptığı da belli değildir. Geri bildirimlerden yararlanılmamıştır. Geri bildirimler arasında en çok dile getirilen ve “Sözlerim ileriki zamanlarda bilime ters düşerse bilimi seçin” diyen Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun fikirlerine yeteri kadar yer verilmemiştir. 

Bugün eğitimde yaşanan sorunlar buzdağının görünen yüzüdür ve çağdaş eğitim sistemi ilkeleri ile çelişmektedir. Milli Eğitimden sorumlu olan siyasi iktidarın eğitim sisteminde bir oldubitti ile hayata geçirdiği uygulamaların büyük çoğunluğunun başarısız olduğu maalesef ortadadır. Eğitim sistemi, fırsat eşitsizliğinin ve toplumsal ayrışmanın derinleştirildiği, adaletsizliğin hüküm sürdüğü en sorunlu alan durumuna getirilmiştir.

Bütçeden eğitime en fazla kaynağın ayrılıyor olması ve öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayısı ile övünülürken, nitelikli, kaliteli ve başarılı eğitimden söz edilmemesi ülkemizin geleceği için kaygı vericidir.

Mevcut siyasi iktidara itaat eden ve onun çıkarlarına göre hareket eden söz sahibi sendikalar ve Milli Eğitim Bakanlığının kendine paydaş olarak gördüğü dernek, vakıf, cemaat ve tarikatlar bilinçli olarak eğitim sistemini bozmaktadır. Laiklik ilkelerine göre inşa edilmeyen bir eğitim sistemi bilimsel değildir. Okullarda verilen din ve inanç içerikli dersler tarafsızlık, nesnellik, çoğulculuk ilkeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilgili kararı ile çelişmektedir.

Gerek ulusal ve uluslararası araştırma ve raporlar, gerek güçlü ekonomi için ihtiyaç duyulan nitelikli ve yaratıcı işgücünü yetiştiremiyor olmamız ve gerekse ülkemizin çağdaş ülkeler ile arasında her geçen gün açılan derin uçurum eğitimdeki başarısızlığın da kaçınılmaz sonucudur. Mevcut eğitim sistemi, öğrencilerin şüphe duyma becerisi ve merakını köreltmektedir. Din alanında nitelikli, başarılı ve dünya çapında sözü geçen insan gücü için de eğitimin bilimsel ilkelere dayanması bir zorunluluktur.

Ulusal değerlerimiz ile evrensel değerleri, akıl ve mantığı, eşitliği, bir arada bir birine saygılı yaşamı, birbirinin temel hak ve özgürlüklerine saygı duymayı çocuklarına öğretebilen bir Türkiye, ancak bu şekilde çağdaş uyarlık seviyesine ulaşıp bu seviyeyi aşabilecektir. Bunun yolu da nitelikli ve kapsayıcı eğitimde adaletin sağlandığı bilimsel ve laik eğitim sisteminin kurulmasından geçmektedir.

Son Güncelleme: 06.10.2017 17:12
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15