Yavuz Bingöl'den Sartre'a, eğitimin temeli olarak özgürlük sorunsalı

EĞİTİMCİ-YAZAR ŞAHİN AYBEK YAVUZ BİNGÖL'ÜN ÖZGÜRLÜK AÇIKLAMALARINA YANIT VERDİ

14 Mayıs 2018 Pazartesi 11:29
Yavuz Bingöl'den Sartre'a, eğitimin temeli olarak özgürlük sorunsalı

Fikirlerinize Katılmıyorum Ama O Fikirleri Serbestçe İfade Edebilmeniz İçin Gerekirse Canımı Veririm

Yavuz Bingöl’ün bir gazeteye verdiği röportajın özgürlükle ilgili söylediklerinin şu kısmı “ Yurtdışına gidin; orada yapamadığınız her şeyi burada yapabiliyorsunuz. Orada yere tüküremezsiniz, burada tükürüyorsunuz, kırmızıda geçemezsiniz, burada geçiyorsunuz. Burada iktidar, yasal bir düzenleme yaptığında ayağa kalkıyoruz. Herkes kurallara, yasaya uyacak. Biz fazla özgür bir ülkeyiz.” kamuoyunda özgürlük konusunun tartışılmasına yol açtı. Peki, Yavuz Bingöl’ün bu söylediklerinin özgürlükle ilgisi var mıydı, nedir bu özgürlük, felsefi ve dini anlamda özgürlük ne anlama gelir, özgürlük İslam felsefesi için neyi ifade ediyor, özgürlük ve eğitim ilişkisi nedir gibi sorulara gelin hep beraber yanıt arayalım.

                                                     Özgürlük Eğitimin Temeli Midir?

Seçimlere gittiğimiz şu günlerde, aslında hangi siyasi partinin programını incelerseniz inceleyin, özgürlüğe dair bir şeyler bulursunuz. Pek çoğu soran, sorgulayan, araştıran bir gençlik ister. Toplumsal olarak paradoksumuz tam da burada başlıyor. Bir taraftan özgürlüğe böyle olumlu anlamlar atfederken, diğer taraftan toplumumuzda özgürlük deyince negatif anlamıyla hemen olumsuz bir şeyler çağrışır ve bir korkudur alır hepimizi. Çağdaş eğitim teorilerinin özellikle varoluşçuluğun, özgürlüğü eğitimin temeli olarak kabul ettiklerini düşündüğümüzde, eğitimimizdeki başarı ve toplumsal kalkınmamız için özgürlüğe dair olan bu negatif algıyı ortadan kaldırıp, ülkemize özgürlükleri yerleştirmek zorundayız. Çünkü özgür olmayan beyinler, sorgulayamayacakları için eğitimde üst düzey başarılar da yakalayamayacaklardır. Eğitim ve ekonomi ilişkileri bağlamında, ancak öğrencilerimiz sınırsız hayal kurabildiklerinde, kurdukları hayalleri özgürce paylaşıp uygulayabildiklerinde katma değer oluşabilir. Yani ne kadar özgürlük, o kadar güçlü ekonomi ve eğitim diyebiliriz.

                                                    Eğitimin Bel Kemiği Özgür Düşünce Olmalıdır

Diğer taraftan eğitim sistemimiz öğrencilerimize eğitimin bel kemiği olarak özgür düşünceyi kazandırmak üzerine kurulu olmalıdır. Bu da ancak özgür ve demokratik eğitim uygulamalarıyla mümkündür. Uygulamalarımızda özgürleştirici eğitimin karşısına kullaştırıcı eğitimi koymaktan da kaçınmalıyız. Bu tip çatışmalar, özgürlükler aracılığıyla eleştirel düşünebilen gençler yetiştirmemizi engeller.

Eğitim ve özgürlük ilişkisinden sonra özgürlükten ne anlaşıldığını da ortaya koymak gerekiyor. Özgürlüğün ne anlama geldiği, kamusal düzeyde ve insan öznesi bağlamında anlamı, sınırları felsefe tarihi boyunca tartışılagelmiştir. Bu yönüyle mitolojik düşünceden kopup, insan aklının merkeze alınmasıyla özgür düşüncenin ilk olarak Yunan’da başladığını söyleyebiliriz. Yani Sofistlerde, Sokrates’te, Platon’da ve Aristoteles’te sistemli bir özgürlük problemi anlamlandırmaları görebiliriz. Ortaçağ filozoflarında da akılla vahyin çatışmasının sonucunda özgürlük ele alınır ve anlamlandırılır. Ortaçağ’da bu yönüyle din temelli bir özgürlük anlayışı vardır.

                                                     İslam Dininin Özgürlüğe Bakışı Nedir?

Dini yönünden bahsetmişken, hürriyet anlamına da gelen özgürlük felsefi olarak; “Bireyin başkalarının buyruk ve isteklerine göre değil de, kendi istek ve iradesi doğrultusunda duygusal, zihinsel ve bedensel davranışlar sergilemesidir.” Ve kullandığımız anlama göre; isteme, düşünce, kişisel, davranış, vicdan ve ibadet özgürlükleri söz konusudur. Bu tanımlamadan sonra İslam dini açısından özgürlüğü ele alabiliriz. Kur’an’ın akla hitap eden yönüyle akıllı bir varlık olan insanın yaratıldığına inanması ve yaratılışını sorgulaması ve esaret anlamında değil, üstün varlığa bağlanmasıyla özgürdür, İslam’a göre. Bu konu ayrı bir yazının konusu olmakla beraber, ilahiyatçılar Bakara suresinin 256. Ayetinin “ Dinde zorlama yoktur…” kısmını özgürlüğe örnek olarak verirler.

                                                    Nefsi Arzular Duymayan İnsan Özgürdür

Özgürlüğün dini yönünden sonra tekrar felsefi yönüne gelirsek; antropolojik, etik ve toplumsal özgürlükten bahsedebiliriz. Bu anlamda İslam felsefesinde de düşünürler özgürlüğe farklı anlamlar yüklemişlerdir. Fahreddin Razi’ye göre özgür insan, nefsi arzular duymayan insandır. Bu tanımlamanın devamı sayabileceğimiz şekilde İbn Miskeveyh’e göre; özgür insan, güçlü hayvani tutkulardan arınabilendir. İslam felsefesinin özgürlüğü genel olarak tutkuların esaretinden kurtulmak olarak ele aldığını, nefis ve bedeni arzulardan uzak kalmak olarak değerlendirdiğini Gazali’de de görürüz.

                                                             Özgürlük Yoktur

Platon’dan Aristo’ya, Descartes’e pek çok özgürlük tanımı varken, Spinoza gibi filozoflara göre özgürlük yoktur. Ona göre; Tanrı özgürdür fakat yarattıklarının özgür iradesi yoktur. Devamında Rousseau; natüralist bir eğitim felsefecisi olarak “İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur” der. Kant ise; özgürlükle ahlak yasasını iç içe alır. Hegel; insanın aklı aracılığıyla özgürleşebileceğini söylerken, bu Schopenhauer’da;  insanın acı veren bütün tutku ve isteklerin ötesine geçebilmektir.

                                      Özgürlük, Değerlere Hayır Diyebilme Durumudur

Nietzsche, Marks ve Sartre’da da felsefi olarak özgürlüğün farklı yorumlarını görürüz. Nietzsche’ye göre özgürlük değerlere hayır diyebilme durumudur. Marks için ise özgürlük;  toplumsal ilişkiler bağlamında tartışılması gereken bir üst yapı kavramıdır. Yani Marks’ta özgürlük; bir insanın öteki insanlarla komünal ilişkiler içinde kişinin özneleştirimini oluşturan arzu, yetenek ve becerilerin somut toplamını belirleyecek şekilde yaşamasıdır. Yani o özgürlüğü, tarihsel ve toplumsal ilişkiler bağlamında ele alır. O, özgürlük anlayışıyla var olmanın olanaklarının önünü açmaya ve insanın kendini gerçekleştirmesini mümkün kılmaya çalışır.

                                    Yaşanabilecek En Kötü Duygu Pişmanlık Duymaktır

Evet, özgürlüğün eğitimin temeli olmasından, eğitimde özgür düşüncenin belkemiği olarak verilmesine, İslam felsefesinde nefsi arzular duymayanın özgür olmasına özgürlük önemli bir felsefi problemdir. Marks’ta tarihsel ve toplumsal bir anlam kazanan özgürlük, Sartre ve Voltaire’de bambaşka anlamlar kazanır. Sartre, adeta seçmek diğerlerinden vazgeçmektir dercesine, onun özgürlüğünde kişi, seçimler yaparak sorumluluk aldığı ve sonuçlarına katlandığı kadar özgürdür. Bu nedenle ona göre yaşanabilecek en kötü duygu, pişmanlık duymaktır.

Yukarıdaki tartışmaların ışığında Yavuz Bingöl’ün söylediklerinin hangi özgürlükler kapsamına girdiğine karar verebiliriz. Voltaire’e atfedilen ama onun olmayan bir özgürlük sözüyle bitirelim yazımızı: “ Bayım, sizi günahım kadar bile sevmiyorum. Fikirlerinize katılmıyorum ama o fikirleri serbestçe ifade edebilmeniz için gerekirse canımı bile veririm.” Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15