"Anayasa Mahkemesi'nin adı SARAY MAHKEMESİ olarak değiştirilmelidir!"

CHP’li Necati Yılmaz, Anayasa Mahkemesi’nin bir canlı bomba misali kendisini imha ettiğini belirterek, “Bu mahkemeye bütçe ayırmaya gerek var mı? Elbette ki yok. Anayasa’ya değil, saraya bağlı olan mahkemenin adı ‘saray mahkemesi’ olarak değiştirilmelidir ve bütçesi de sarayın örtülü ödeneği üzerinden karşılanmalıdır” dedi.

13 Aralık 2017 Çarşamba 11:41
"Anayasa Mahkemesi'nin adı SARAY MAHKEMESİ olarak değiştirilmelidir!"

İktidarın mali açıdan denetlenemediğini, Sayıştay’ın devre dışı bırakıldığını ifade eden Yılmaz, “Yüksek yargı çay toplama seanslarında, cüppesine ilik arama telaşında. Meclis’in denetim yetkileri budandı, artık siyasi denetim yok. Halkın sandıkta yapacağı denetimi soracak olursak, onu da YSK toptan çalıyor” diye konuştu. 

GERÇEK MUHABİR / ANKARA

CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 2018 yılı bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi’nin mevcut durumunu eleştirerek, mahkemenin bir canlı bomba misali kendisini imha ettiğini söyledi. Yılmaz, “Bu mahkemeye bütçe ayırmaya gerek var mı? Elbette ki yok. Anayasa’ya değil, saraya bağlı olan mahkemenin adı ‘saray mahkemesi’ olarak değiştirilmelidir ve bütçesi de sarayın örtülü ödeneği üzerinden karşılanmalıdır” dedi. İktidarın mali açıdan denetlenemediğini, Sayıştay’ın devre dışı bırakıldığını ifade eden Yılmaz, “Yüksek yargı çay toplama seanslarında, cüppesine ilik arama telaşında. Meclisin denetim yetkileri budandı, artık siyasi denetim yok. Halkın sandıkta yapacağı denetimi soracak olursak, onu da YSK toptan çalıyor” diye konuştu. Yılmaz, iktidarın dini siyasete alet ettiğini vurgulayarak, “Bu konuda zerre kadar samimiyetiniz varsa, reddedemeyeceğiniz bir referanstan bahsedeceğim. Hazreti Ali’ye sormuşlar: ‘Devletin dini var mı?’ demişler. Cevap vermiş: ‘Var, devletin dini adalettir’ demiş. Devletin dini adalet olmalıdır” dedi.

“HER ŞEYİ ÇÜRÜTTÜNÜZ”

İktidarın 15 yıllık uygulamalarını özetleyecek tek kelimenin “çürüme” olduğunu ifade eden Yılmaz, bu dönemde 200 yıllık parlamenter sistem deneyiminin tüm kazanımlarının, 100 yıllık Cumhuriyet’in tüm nitelikleri ve inançsal değerlerin çürütüldüğünü söyledi. Yılmaz, tüm inançların, öğretilerin, hatta ideolojilerin yaslanarak, meşruiyet aradıkları ahlakın da çürütüldüğünü belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

“Vicdan çürütüldü sevgili arkadaşlar vicdan. Zulmünüze boyun eğmeyen, yolsuzluklarınıza göz yummayan herkesi Nuriye ve Semih’e yaptığınız gibi terörist ilan ettiniz. İnsanları ekmeklerinden ettiniz. ‘Ağacın kökünü yesinler’ dediniz. Örgüt üyeliğiyle yargıladınız, beraat ettiler. Şimdi, soruyorum: Şayet beraat ettilerse suçları yoksa neden işlerinde değiller? Her değeri çürütürken siz de çürüdünüz. Çürütme sizin yönetim anlayışınızın temel karakteriymiş. Kurumları çürütmek, kuralları değersizleştirmek, keyfiliği temel yönetim anlayışı haline getirmek sizin politikalarınızın omurgasıymış, gördük, öğrendik. Yaptığınız Anayasa değişikliği de gayet açık şekilde gösteriyor. Kurmak istediğiniz parti devletinde hiçbir kurumsallığa, hiçbir kurala gerek yok. Sistemin tamamı bir kişiden ibaret, yetkisiyle yetinmeyen bir tek kişiden ibaret. Hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem parti başkanı O. Elbette ki Anayasa’ya uymaz, elbette ki Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygı duymaz.”

“BU İKTİDARI KİM DENETLEYECEK?”

Yılmaz, hukuk devleti ilkesinin güvencesi olarak kurulan Anayasa Mahkemesi’nin, iktidar partisini hukuki bir zeminde tutmak yerine, kendisinin tamamen siyasetin kontrolü ve denetimi altına girdiğini belirterek, “Burada şu tarihi hatırlatmaya yapmak isterim: Nazi rejiminin binlerce muhalifi idama yollayan mahkemesinin başyargıcı, Hitler’e yazdığı mektupta şöyle diyor: ‘Führerim, bizim mahkemelerimiz bir karar verirken kararı veren hâkim siz olsanız ne karar verecek idiyseniz biz de o kararı vereceğiz.’ Tarih bu hakimleri de yargıladı ve lanetledi. Bu durumdan pay çıkarması gerekenler çıkarsın lütfen” ifadelerini kullandı. 

“ANAYASA MAHKEMESİ KENDİNİ İNKAR EDEN BİR MAHKEMEDİR”

Anayasa Mahkemesi’nin kendini inkar eden bir mahkeme olduğunu, aynı olayla ilgili iki farklı karar verebildiğini hatırlatan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilimiz Mustafa Balbay hakkında kumpas davaları sürecinde verdiği bir karar var. Bir milletvekilinin uzun tutukluluğunun hak ihlali olduğunu söyleyen bu karar, şimdi Balbay durumundaki milletvekili Gülser Yıldırım hakkında tam tersi bir karara dönüştü. Mahkeme, aynı mahkeme; heyet, aynı heyet ama karar, aynı karar değil. Neden? Çünkü kararın biri darbeden önce, bir diğeri darbeden sonra verildi sevgili arkadaşlar. Bu mahkeme sadece kendisini inkar eden değil, aynı zamanda imha eden bir mahkemedir. KHK’lar Anayasa’ya uygun mu, değil mi? Bu denetimden kendi rızasıyla vazgeçmiştir. Anayasa’nın kendisine verdiği görev ve yetkiyi reddetmiştir. KHK’larla ilgili gelen itirazlara ‘Yetki benim dışımda’ diyerek dosya kapağını kaldırmadan talepleri reddetmiştir. Mahkeme bu kararıyla Anayasa’yı rafa kaldırmıştır. OHAL sürecinde yürütmenin denetlenmeyeceğini, böylelikle yürütmenin her istediğini yapabileceğini söyleyerek bir bakıma anayasasızlığın yolunu açmıştır. Evet, dikkatli söylüyorum, bu kararla 20 Temmuz sivil darbesi tamamlanmıştır. Şimdi, ‘Bir OHAL kararnamesiyle Anayasa Mahkemesi de kaldırılırsa ne olacak?’ sorusu aklınıza gelebilir. Bunun cevabını mahkeme kendi kararıyla verdi, dedi ki: ‘Bizi kapatmanıza dair bir KHK çıkarmanıza gerek yok, biz bu kararımızla kendi kendimizi kapattık zaten.’ Evet, bir canlı bomba misali kendini imha etmiş olan bu mahkemeye bütçe ayırmaya gerek var mı? Cevabını söylüyorum: Elbette ki yok. Anayasa’ya değil, saraya bağlı olan mahkemenin adı ‘saray mahkemesi’ olarak değiştirilmelidir ve bütçesi de sarayın örtülü ödeneği üzerinden karşılanmalıdır.”

“DEVLETİN DİNİ ADALET OLMALIDIR”

İktidarın 15 yıldır Türkiye’yi getirdiği yerde, yargının tepesindeki Yargıtay Başkanı’nın yargıya güvenin yüzde 70’lerden yüzde 30’lara indiğini söylediğini anımsatan Yılmaz, “Bu söz darbeden önceydi. Şimdi söylüyorum, gidin sorun vatandaşa, kaç kişinin bu yargıya güveni kalmış, gidin sorun” diye konuştu.

Yılmaz, iktidarın topluma kendini dini duyarlılık içinde gösterdiğini, dini siyasete alet ettiğini vurgulayarak, “Bu konuda zerre kadar samimiyetiniz varsa, reddedemeyeceğiniz bir referanstan bahsedeceğim. Hazreti Ali’ye sormuşlar: ‘Devletin dini var mı?’ demişler. Cevap vermiş: ‘Var, devletin dini adalettir’ demiş. Devletin dini adalet olmalıdır” dedi.

ORGAN BAĞIŞI ÇAĞRISI

Yılmaz, 15 yıldır TBMM’de danışmanlık yapan ve akciğer nakli bekleyen Celal Özcan için de organ bağışı çağrısında bulundu. CHP’li Yılmaz, “Hastalığında son aşamaya gelen arkadaşımızın yaşama tutunması için buradan tüm yurttaşlarımıza sesleniyorum: Kendisi şu anda Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde yatıyor. Akciğer organ bağışı konusunda tüm yurttaşlarımızı duyarlılığa çağırıyorum” diye konuştu. 

Son Güncelleme: 13.12.2017 12:34
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15