Çelik açıklamasında; ‘‘Zorunlu din derslerinden sadece Hristiyan ve Musevi öğrencilerin muafiyet hakkı bulunuyor, Alevi öğrencilerin kendi değerleri ve okul arasında bir çatışma yaşamalarına rağmen muafiyet hakkı bulunmuyor. Hristiyan, Musevi öğrenciler din dersinden muaf olabilmek için aileler durumu belgelemek ve/ya nüfus cüzdanındaki din hanesine bakılarak inancını açıklamak zorunda bırakılıyor. Yine bu dersten muaf olan öğrenciler merkezi sınavlarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine ilişkin soruları cevaplandırmadıkları için genel ortalama ve alınan puanlarda kayıplar yaşıyor. Konuya ilişkin Millî Eğitim Bakanlığı’na 30 Ocak 2019 tarihinde vermiş olduğumuz soru önergesi cevaplandırılmamış ve 1 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan LGS sınavları için de Hristiyan ve Musevi öğrencilerin yaşayacağı mağduriyetler halen giderilmiş değildir’’ ifadelerini kullandı.
Çelik'in açıklaması şu şekilde;
Değerli Basın Emekçileri,
1982 Anayasası ile zorunlu hale getirilen din dersleri uzun yıllardır tartışılan ancak çözüme kavuşturulmamış bir meseledir. Türkiye’de birbirinden farklı inanç gruplarına mensup bireyler yaşadığı ve anayasada herkesin eşit olduğu taahhüt edildiği halde tek bir din ve mezhebin resmi olarak destekleniyor olması ayrımcılığa neden olmaktadır. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda ihlal kararları bulunmaktadır. Kararlarda din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması ve önlem alınması gerektiği açıkça belirtilmektedir. Zorunlu din derslerinden ötürü Alevi öğrencilerin kendi değerleri ve okullar arasında bir çatışma yaşamalarına neden olunduğuna dikkat çekilmektedir. Bu anlamda, zorunlu din dersleri gerek ayrımcılık yasağına gerek din ve inanç özgürlüğünün ihlaline gerekse çocukların psikolojik olarak etkilenmelerine yol açabilmektedir.
Zorunlu din derslerinden sadece Hristiyan ve Musevi öğrencilerin muafiyet hakkı bulunuyor ve Hristiyan, Musevi öğrenciler din dersinden muaf olabilmek için aileler durumu belgelemek ve/ya nüfus cüzdanındaki din hanesine bakılarak inancını açıklamak zorunda bırakılıyor. Yine bu dersten muaf olan öğrenciler merkezi sınavlarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine ilişkin soruları cevaplandırmadıkları için genel ortalama ve alınan puanlarda kayıplar yaşıyor.
Konuya ilişkin Millî Eğitim Bakanlığı’na 30 Ocak 2019 tarihinde vermiş olduğumuz soru önergesi cevaplandırılmamış ve 1 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan LGS sınavları için de Hristiyan ve Musevi öğrencilerin yaşayacağı mağduriyetler halen giderilmiş değildir.
2018 yılı LGS sınavında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularını çözmekle sorumlu olan öğrenciler, herhangi bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorusunu çözmese dahi 50 soru üzerinden hesaplama yapıldığından ötürü din dersinden muaf öğrencilerden daha fazla puan almışlardır. Eksik sorular nedeniyle az soru karşısında yapılan hakkaniyetsiz hesaplamaların sorumluluğunun arttığı yeni sistemde din sorularından muaf olan öğrenciler, sorulmayan fazladan 10 sorunun yarattığı dezavantaj ile haksızlığa uğramaktadır. Bu anlamda, önümüzdeki Haziran ayında yapılacak olan 2019 yılı LGS sınavı için Millî Eğitim Bakanlığı’nı yaşanan bu haksızlığa karşı çözüm üretmeye davet ediyorum.
Saygılarımla,
Tuma ÇELİK
HDP Mardin Milletvekili
