Meral Danış Beştaş işkence iddialarını gündeme taşıdı

HDP Adana Milletvekili Meral DANIŞ BEŞTAŞ, Türkiye’de OHAL ilanı ile birlikte artan gözaltı ve tutuklamalar sonrası ayyuka çıkan işkence iddialarını Meclis gündemine taşıdı

13 Kasım 2017 Pazartesi 14:36
Meral Danış Beştaş işkence iddialarını gündeme taşıdı

Daha gözaltına alınma sırasında başlayan darp ve ters kelepçe gibi ağır hak ihlallerinin gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde de yaşandığını belirten Meral DANIŞ BEŞTAŞ'ın Anayasa’nın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için verdiği gerekçe şu şekilde:

Türkiye’de OHAL ilanı ile birlikte artan gözaltı ve tutuklamalar işkence iddialarını da gündeme getirmiştir. Nitekim daha gözaltına alınma sırasında başlayan darp ve ters kelepçe gibi ağır hak ihlalleri gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde de süregitmektedir.  

Kamuoyu ile paylaşılan çeşitli raporlarda yetkililerin açıklamalarına dayanan resmi rakamlara göre, geçen yıl yaklaşık 150 bin kişinin “terörizm”, “silahlı örgüt üyesi olma” veya “15 Temmuz darbe girişimine katılma” gibi suçlarla bağlantılı olarak gözaltına alındığı bilgisi yer almaktadır. Mahkeme kayıtlarından ve diğer kaynaklardan, gözaltına alınanların, savcılıkta veya duruşmada verdikleri ifadelerde kötü muamele gördüklerini bildirdikleri, ancak savcılıkların veya mahkemelerin bu iddiaları etkin bir şekilde soruşturmadığı çok sayıda vaka tespit edildiği ifade edilmektedir. Avukatlar tarafından müvekkillerinin kendilerine işkenceden bahsettiği ya da onlara işkencenin fiziksel delilini gösterdiği de ifade edilmektedir. Bununla birlikte birçok mağdurun, suç duyurusunda bulunmaktan çekindiği, aile üyelerine karşı yapılabilecek misillemelerden korktukları da iddialar arasındadır. Diğer yandan avukatların da görevlerini ifa ederken çok sayıda engelle ve riskle karşılaştığı; bu baskının neticesi olarak baroların işkence ve kötü muameleyi belgeleme çabalarını desteklemekte yetersiz kaldıkları dile getirilmektedir.

OHAL döneminde yayınlanan KHK ve Adalet Bakanlığı genelgeleri; cezaevlerinde bulunan mahpusların temel haklarına da sirayet etmektedir. Cezaevlerine yönelik gelişen bu tutumun devam edeceğine yönelik kaygılar mevcuttur. Örneğin Avrupa Konseyi İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) geçtiğimiz yıl 29 Ağustos-6 Eylül 2016 tarihlerinde Türkiye cezaevlerinde incelemelerde bulunmuştu. CPT tarafından hazırlanan rapor 2016 yılı Kasım ayı içinde açıklaması beklenirken bu raporun açıklanmaması bu kuşkuları artıran bir nüve olmuştur. CPT, Türkiye hakkındaki son raporunu 2016 Kasım ayında toplanan Genel Kurulu’nda kabul etmiştir ancak, komitede uygulanan prosedüre göre, hazırlanan raporların yalnızca ilgili ülkenin isteği üzerine yayımlandığı bilinmektedir. Aradan geçen bir yıl zarfında rapor yayımlanmazken cezaevinde yaşanan işkence iddiaları artmaya devam etmiştir. Nitekim CPT Başkanı Mykola Gnatovskyy’in "Yüzlerce insanla görüştük. Hem tek tek hem de başkalarının gözetimi altında. Yani sonuç çıkarabileceğimiz yeterince belgeye sahibiz" şeklinde beyanda bulunmuştur. Tüm bunlara karşı Adalet Bakanlığı konu hakkında kapsamlı bir açıklama yapmamıştır. Uluslararası Af Örgütü’nün de 2017 raporunda ise “Türkiye’de işkence ve kötü muamelede artış olduğu, soruşturmalardan ise sonuç alınamadığı” ifadeleri yer almıştır.

Hâlihazırda Tarsus, Van, Antalya Şakran, Ödemiş, Adıyaman, Elazığ, Giresun, İzmir Aliağa, Rize, Tekirdağ, Keskin, Şırnak, Sincan, Edirne ve Silivri Cezaevleri yoğun işkence iddiaları ile gündemdedir. Van Cezaevi’nde domuz bağı ile işkence iddiaları gündeme gelirken Tarsus Cezaevi’inde süngerli odada yapılan işkenceler, dayatılan çıplak arama uygulamaları had safhadadır. Siyasi tutuklu ve hükümlüler; cezaevlerinde spor ve sohbetlerin yasaklandığını, genç tutuklularla diğer kişilerin aynı anda ortak alana çıkmasının engellendiğini, her hareketlerinden dolayı disiplin soruşturmaları açıldığını, hücre cezaları uygulandığını, süngerli odalarda işkenceye maruz bırakıldıklarını, darp edildiklerini, ölümle tehdit edildiklerini, kitap alışverişinin yasaklandığını, kantin alışverişlerinin kısıtlandığını, gelen mektup ve kolilerin verilmediğini, kelepçeli muayenelerin sürdüğünü, hastalara zamanında müdahale edilmediğini, dışarıdan gönderilen kitapların TEM tarafından incelendiğini, Kürtçe kitapların mahkûmlara verilmediğini, ayakta sayımların yaptırıldığını, askeri tekmil uygulandığını, avukat görüşmelerinde gardiyanların odalarda durduğunu ve kadın tutsaklara fiziksel, psikolojik uygulamaların devreye konulduğunu belirtmişlerdir.

Bilhassa OHAL nedeniyle gözaltı merkezleri ile cezaevlerinde denetimin yapılmadığı, işkence iddialarının arttığı, cezaevlerinde yaşam koşullarının temel insan hakları ile çeliştiği sıklıkla ifade edilmektedir. Tüm bunlarla birlikte HDP mensubu milletvekilleri olarak cezaevi ziyaret hakkımız da engellendiğinden bu iddiaları yerinde gözlemlememiz mümkün olmamaktadır. Bu bahisle cezaevlerinde yaşanan gerçekleri ortaya çıkarmak adına bir araştırma komisyonu kurulması ve bu iddiaların tespiti önem arzetmektedir.

Meral DANIŞ BEŞTAŞ

Son Güncelleme: 13.11.2017 14:50
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15