Tıp hekimleri ve sağlık emekçileri için Meclis Araştırması istedi

HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş: Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak ne yazık ki tıp hekimleri ve sağlık emekçileri için bu gün bayram olarak kutlanamıyor. Yıllardır çözüm bekleyen sorunların üzerlerine yenileri eklendikçe tıp hekimleri ve sağlık emekçileri son derece güç koşullar altında mesleklerini icra etmekte olup on binlerce tıp hekimi ve sağlık çalışanı da KHK ihraçlarının mağdurları olmuştur. Beştaşy'ın konunun meclis çatısı altında araştırılması ve çözüm yollarının tespiti amacı ile TBMM Başkanlığı’na sunmuş olduğu meclis araştırması önergesi şöyle:

14 Mart 2019 Perşembe 12:28
Tıp hekimleri ve sağlık emekçileri için Meclis Araştırması istedi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

14 Mart Tıp Bayramı vesilesi ile tıp hekimlerinin, sağlık emekçilerinin mevcut sorunlarının sebep ve sonuçlarının tespiti ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacı ile Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırılması açılmasını arz ve talep ederiz. 14.03.2019

Meral DANIŞ BEŞTAŞ

HDP Siirt Milletvekili

GEREKÇE

Türkiye’de sağlık alanı gereken önem verilmemesi ve yeterli kaynak aktarılmaması gibi temel sorunlar nedeniyle hep eksikli olarak var olagelmiştir. Elbette temel sorun sosyal devlet ilkesinin yeterince özümsenmemesinden başlamak üzere seyretmekte ve sağlığa yeterli bütçe ayrılmaması nedeniyle insan yaşamını tehdit eder boyutlara varmaktadır. Kuşkusuz temel sorun bu olmakla birlikte sağlık emekçilerinin ve tıp hekimlerinin mevcut sorunları da bundan azade değildir. Tıp hekimleri günümüzde 14 Mart’ı bir bayram olarak kutlamayı çoktan unutmuş, ciddi anlamda yaşam mücadelesi veren bir konuma gelmiştir. Bu duruma gelinmesinde, mevcut iktidarın rolünün büyük olduğunun da altını çizmek gereklidir.

Girişte izah ettiğimiz kısımlara değinecek olur isek; geçtiğimiz yılın istatistiki verilerine göre ağır iş yükü ve gayrı insani nöbet sistemi 431 sağlık emekçisinin intiharına neden olmuştur. Mecburi hizmeti ve izin kullanamadan tuttuğu ayda 15 nöbet ile kesintisiz 36 saat mesai yapmayı kaldıramayan doktorların peş peşe gelen intiharları bu alanda ciddi bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır.

Diğer yandan sağlık emekçilerine yönelik hukuk dışı ihraçlar söz konusu olup yine çok sayıda doktor açığı olduğu halde güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek sağlık emekçilerinin atamaları yapılamamaktadır. OHAL döneminde KHK ile yapılan ihraçların önemli bir kısmı sağlık alanına yönelik olup, yasal dayanaktan uzak gerekçelerle on binlerce hekim ve sağlık emekçisi mesleklerinden uzaklaştırılmıştır.

 Bu durum hem hekimlerin mesleklerine yönelik ağır bir yaptırım hem de acil doktor ihtiyacının karşılanmaması nedeniyle yurttaşın sağlığa erişim hakkının ihlalidir. Konu çeşitli platformlarda ve çeşitli biçimlerde dile getirilmesine karşın hiçbir bir adım atılmadığı gibi yapılan yasal düzenlemelerle de bu haksız uygulama meşru hale getirilmiştir. Netice ise yıllarını tıp eğitimine adayan doktorların işsiz kalmaları; yurttaşların da doktorsuz ve böylece hastalıklar karşısında çözümsüz bırakılmaları olmuştur.

 Bir diğer önemli sorun alanı ise sözleşmeli olarak çalışmak durumunda olan sağlık personelleri ve hekimlerin işsiz kalmamak adına tercih ettikleri sözleşmeli çalışma şartlarının aile bütünlüğü ihlaline sebebiyet vermesi halidir. Sözleşmeli personel esaslarına göre çalışan personel, bakanlığın uygun gördüğü yerde çalışmaya zorlanmakta yahut istifa seçeneği dayatılmaktadır. Bu durum ise Anayasa ve AİHS’e; ailenin, toplumun doğal ve temel unsuru olduğu ve devlet tarafından korunmasının gerekliliği hak ve ilkesi bağlamında aykırılık teşkil etmektedir. Bu konunun intihar vakaları bağlamında değerlendirilmesi ise son derece önemlidir.

Tıp hekimlerinin yıllardır talep ettikleri ancak kulak ardı edilen istemlerini kısaca özetleyecek olur isek; emekliliğe yansıyacak maaş artışı, döner sermaye gelirlerinin adaletli bir şekilde verilmesi, nöbet ücretlerinin tutulan saate göre ödenmesi, nöbet sonrası dinlenme izni verilmesi, günde belli bir limitte hasta bakmak ve hastalara yeterli vakit ayırabilmek, performans sisteminin her hastane için sabit olması, ameliyat ya da klinik puanlarının birbirleriyle kıyaslanmaması şeklindedir. Görüldüğü üzere son derece insani bu taleplerin yerine getirilmemekte ve bu sorunlar beraberinde sağlık alanında ciddi sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. 

Bir diğer sorun alanı ise ülke gündemine yeni giren şehir hastaneleri nedeniyle yaşanmakta olup, şehir hastanelerinde yetkinin şirket yöneticilerine verilmiş olması ve başhekimlerin ise söz sahibi olmamaları ciddi anlamda bir yönetim krizine neden olmakta ve sağlık hakkı açısından da sakıncalar barındırmaktadır. Hastanelerin çoğunun fiziki yapısının doktorların acil müdahalelerine engel olacak şekilde olması şikâyetler arasındadır. Yine Adana şehir hastanesinde doktor önlüklerine takılan çiplerle doktorların kontrol altına alınması gibi yöntemlerin doktor-hasta mahremiyeti başta olmak üzere ağır hak ihlali teşkil ettiği gibi durumlar sıklıkla ifade edilmektedir.  Kısacası Türkiye’de tıp hekimlerinin ve sağlık emekçilerinin mevcut sorunları son derece vahim boyutlara varmış olup bu aynı zamanda halk sağlığını da etkileyici niteliktedir. Konu hakkında derhal bir komisyon kurulması ve mevcut sorunlar için çözüm önerilerinin tespit edilmesi acil bir gündem olarak önümüzde durmaktadır.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15