"OHAL döneminde,  Kanun Hükmünde Kararnamelere (kısık hukuk ateşinde)  pişirilerek alıştırıldığımız bir dönemde; bazı bakanlıkların adeta bağlı olduğu yasadan bağımsız kendi kafalarına göre adeta 'Yasa Hükmünde Yönetmelikler' çıkararak, hukuk devleti geleneğinden bağımsız ve kanun dışı, nevi-i şahsına münhasır paralel bir devlet geleneği geliştirilme eğiliminde olduğu görülüyor.

İdare Mahkemelerinin ve Danıştay hâkimlerinin iş yükünü artıran ve davacı vatandaşları bunaltan sayısız yönetmelik maddeleriyle ilgili dosyanın, yasaya aykırılık iddiası ile açıldığı bilinmektedir.

Bu nedenle hukuk devleti ilkesine göre; yasamanın ayrılmaz parçası olan yönetmeliklerin de, yasama faaliyeti ve meclisin denetimi kapsamına alacak şekilde TBMM içtüzüğünde bir değişiklik yapılması gerekir.

Eğer bu teklifim,  meclis genel kurulu iş yükünü ve zamanını alacaksa; milletvekillerinin vereceği yönetmelik değişikliği teklifleri en azından ilgili bakanlıkların meclis komisyonlarında komisyonların da görüşülerek karara bağlanmasında da hiçbir sakınca olduğunu düşünmüyorum.

Anayasanın ve kanunların bir tarafa itildiği bir noktada; Türkiye'yi "yasa hükmünde yönetmelik" devleti ve "KHK devleti" yapmak isteyenlere karşı parlamentonun etkinliğini ve ön denetiminin kapsamını artırmamız gerekir.

Nasıl ki,  milletvekilleri kanun değişikliği teklifi veriyorlar ise; yönetmelik maddeleri içinde değişiklik teklifi verebilmeliler.

'Başkanlık hükmünde hukuksuzluklara' karşı da, meclis gereken tedbirleri almalıdır. Türkiye hukuksuz ve yasadan azade, hukuk devletine paralel bir 'Yönetmelik Devleti' de yapılamaz.

Yasama kademelenmesi ve birlikteliği ilkesi alt üst edildi. Bu böyle gitmez!

Onun için, 25 Haziran 2018 sonrasında, 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' ve 'Hukuk Devleti'ne hızla geri dönülmesi artık ülkemizde bir zaruret ve fiili bir durum halini almıştır."