Anayasa ve yasaların rafa kaldırıldığı yeni Türkiye’de fiili Başkanlık sistemi maalesef başladı. Yargıyı bitiren, hükümeti darbeyle deviren Saraylı Recep Tayyip Erdoğan “doymak bilmeyen siyasi oburlukla” daha çoğunu istiyor. Başka bir deyişle yeni Anayasa üzerinden kendisini her anlamıyla sağlama almak yegâne arzusu! 22 Mayıs’ta yapılan AKP 2. Olağanüstü Kongresi, aslında partililerin Reislerine kayıtsız şartsız secde ettiği bir kongredir. Erdoğan’ın mesajı okunurken, hazır ol vaziyetine geçerek ayağa kalkan AKP’liler, kimine göre Hitler dönemini, kimine göre Kuzey Kore rejimini çağrıştırdı. Başbakan Binali Yıldırım’ın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Sayın Cumhurbaşkanım sevdan sevdamız, davan davamız, yolun yolumuzdur” naraları, “Anayasa kime ne, bizim yasamız sizsiniz” anlamına gelen itirafları, yeni Türkiye adıyla vizyona konulmak istenen filmin dublajıdır. 5 Mayıs’ta Saray darbesiyle Başbakanlık’ı bırakmak zorunda olduğunu, bunun kendi tercihi olmadığını söyleyen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni manzaraya boynunu bükerek eşlik edişi de tabii ki “biat kültürünün” resmidir. Erdoğan’ın “refikleri” yani yol arkadaşları şimdi harıl yarıl yeni Anayasa üzerinde çalışıyor. Yeni Anayasa’nın başrol oyuncuları arasında TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop var. Şentop’un en önemli özelliği ise esasında Çağdaş Anayasa hukukçusu değil, Osmanlı Hukuku uzmanı olmasıdır Osmanlı’nın kadı sistemine de kazaskerlik sistemine de hayrandır. İmam Hatip Lisesi kökenlidir. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazanmıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girmiştir.  Doktora tezi, kazaskerlik, doçentlik çalışması Osmanlı Ceza Hukuku üzerinedir. Özetle hazırlanan yeni Anayasa’nın başında Osmanlı hukuku uzmanı bir isim olunca, yeni Anayasa’nın Osmanlı modeli sunacağını tahmin edersiniz. Biliyorsunuz Osmanlı’da yasama yürütme ve yargı, devlet başkanı olan Halife’nin yani Padişah’ın uhdesindeydi. Kadılar, bugünkü Temyiz Mahkemesine karşılık gelecek şekilde halifenin yargı yetkisini kullanıyordu. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan da hakimleri bizzat kendisi belirlemek istiyor. Zaten Binali Yıldırım’ın yeni Hükümet Programı’nda öncelikli hedefin Başkanlık Sistemi olduğu açıkça ilan edildi. Edindiğim çok önemli bir ayrıntıya göre Erdoğan için hazırlanan bu yeni Anayasa taslağında Başkan’ın görev süresinin sınırı yok. Yani Erdoğan ölene kadar, görev başında kalmayı kafasına koymuş!  TBMM’nin yetkilerini kullanıp, istediği kadar KHK çıkarabilecek. Yani TBMM’nin yasama yetkisini de by pass edebilecek. TBMM’yi rahatça feshedebilecek.  Yine, büyükelçiden, hakim ve Anayasa Mahkemesi üye atamalarına kadar tek yetkili isim olacak. Oysa ABD’de Senato onayından geçmeden büyükelçi atamak bile mümkün değil. Bizim Saraylı, ABD Başkanı’nda olmayan yetkilerle donanmak istiyor! Reis, sadece AKP’nin değil tüm Türkiye’nin reisi olmak istiyor. Bakın birkaç gün önce Tacikistan’ı 1992’den beri yöneten Devlet Başkanı İmamali Rahman, 22 Mayıs 2016 tarihinde yapılan referandumla “Ömür boyu Devlet Başkanı” oldu.  Başkanlık için yaş sınırı da 35’ten 30’a indirildi. Bu Rahman’ın büyük oğlu Rüstem İmamali’nin 2020’deki seçimlerde aday olabileceği anlamına geliyor. İşte yeni Türkiye’nin yörüngesi budur! Referandumlar, otokratik düzenin silahı olarak kullanılır. Napolyon, buyurgan düzenini yerleştirmek için sık sık halk başvurmuştur. Sonra Hitler aynı yöntemi kullanmıştır. Tacikistan, daha birkaç gün önce halkoylaması ile demokrasiden feragat etmiştir. Uzun lafın kısası, Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki model işte tam olarak budur!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15