Kılıçdaroğlu'ndan büyük iddia: İŞİD'in 500 milyar dolarlık petrolünü Türkiye alıyor

Kılıçdaroğlu'ndan büyük iddia: İŞİD'in 500 milyar dolarlık petrolünü Türkiye alıyor

12 Temmuz 2016 Salı 14:18
Kılıçdaroğlu'ndan büyük iddia: İŞİD'in 500 milyar dolarlık petrolünü Türkiye alıyor
Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasındaki iddiası ortalığı karıştıracak. İşte Kılıçdaroğlu'nun sözleri: AKP sadece PKK’ya yardım yataklık yapmadı. Aynı zamanda İŞİD terör örgütüne de bu hükümet yardım ve yataklık yaptı. AKP ile İŞİD arasında ideolojik akrabalık vardır. O nedenle üzerine gidemiyor kol kanat geriyor. Biz konuşurken işkembeden atmıyoruz. Belgesi var. İŞİD eğitim transfer ve lojistik destek açısından Türkiye’yi seçmiştir. Türkiye İŞİD için cihada açılan kapı olarak tanımlanmaktadır. Dünya’daki bütün raporlara bakın bu ifadeler vardır. Türkiye üzerinden tırlarla silah gönderildi. İŞİD’in eline bu silahlar geçti mi? Siz saygınlığı olan bir Türkiye Cumhuriyetini nasıl bir korsan ülke haline getirirsiniz. Ortaya çıktıktan sonra bunları bayır bucak Türkmenlerine gönderiyoruz dediler. Adamlara bize silah gelmedi dediler. Bir İŞİD komutanı 12 Ağustos’ta ABD’li gazeteciye demeç veriyor. Teçhizat ve tedarikimiz ve Türkiye üzerinden geldi diyor. Hükümet kimdi bu sırada. 19 Eylül 2014 Suudi Emiri İŞİD’e Türkiye üzerinden silah gönderirken belgeler ortaya çıktı. İŞİD bir terör örgütü yıllık 500 milyar dolar petrolden gelir elde ediyor. Bu geliri Türkiye üzerinden sağlıyor. Ve AKP’de buna kol kanat geriyor. İŞİD’in Türkiye dışında petrolü satacağı kimse yok.   "Terörün sorumlusu kim. Berber çırağı mı ? kim bunun sorumlusu. İktidardakilerdir. Vatandaş oy verdi terörü çözün diye. Terörü önlemeyi bırakın teröre yardım ve yataklık yaptılar. Ben Binali beye soruyorum. Binali bey sana eskiden milyon ali diyorum. Şimdi Binali diyelim. Bu işin sorumlusu kim. Başbakanlık koltuğunda oturuyorsun. Devletin başındasın. İstihbaratın emniyetin başındasın kim bu işin sorumlusu kim ? Binali bey açık ve net cevap istiyorum. Üniversiteyi bitirmişsin. Bu soruların cevabını verirsin herhalde? Başbakanlık koltuğuna yeni oturdun bilmeyebilirsin. Olabilir. Şimdi oturdun bak bakalım bu terör örgütlerine dokunmayın diye talimatları veren kim. Sen bunun hesabını soracak mısın? Yoksa sormayacak mısın? Eğer hesabını sorarsan söz veriyorum sana bir daha düşük profilli Başbakan demeyeceğim ve seni yürekten kutlayacağım. 200 ton bomba yerleştiriliyor. Şehitlerimiz bu bombalarla hayatını kaybediyor. Bu bombalar yerleştirilirken siz nerdeydiniz?  Bekliyorum senden Binali bey? Cevap verir mi? Abisi izin verirse. Abisinin izin vereceğini sanmıyorum. Ağzımızı her açtığımızda dava açıyor onların savcıları. Bu PKK terör örgütüne AKP’liler yardım yataklık yaptı dediğimde bir Allah’ın kulu dava açmadı. Niye açmıyorlar. Açsanıza. Açın da gelip ispatlayalım. YARGIÇLAR DİKTATÖR BOZUNTUSUNUN TUTSAĞI OLMAYIN Yargı tarihin ilk dönemlerinden itibaren ahlak üzerinde kurulmuştur. Adalet dağıtacaksa toplumun tüm kesimlerine eşit olmalıdır. O nedenle yargının siyasallaşması en büyük tehlikedir. Yargının siyasallaşması siyasetin talimatlarını yerine getiren organ anlamına gelir. Siyasetin emrine giren yargı adalet dağıtmaz. İktidardakilerin sopası haline gelir. Bu güvence her dönem anayasal hak olarak yargıya verilmiştir. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı üzerinde hep durulmuştur. Yargıç sıradan insanlar gibi değildir. Sosyal yaşamına dikkat etmek zorundadır. Oturası kalkması konuşması ile topluma güven vermesi gereken kişidir. Yargıç bu niteliklerini kaybederse adalet dağıtamaz algısı topluma yerleşir. Yargıcı bu özellikleri olduğu için ABD başkanı bir toplantıya gittiğinde kongre üyeleri ayağa kalkarlar, konuklar ayağa kalkar alkışlarlar. Ayağa kalkmayan ve alkışlamayan tek kişi vardır o da yargıçlardır. Çünkü gün olur harman olur bugün herkesin önünde kalktığı ABD başkanı bile önümüze gelir ve biz onu yargılamak zorunda kalırız diye ayağa kalkmazlar. Siyasal partiler yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda duyarlı olmak zorundadır. Adaleti dağıtan organ bir kişi ve kurumun vesayeti altında asla olmamalıdır. Adalet sadece kendi ülke yasaları iye karar vermekten çıktı. Adaletin evrensel kuralları vardır. Demokrasiyi savunuyorsak bu evrensel kurallara uymak zorundayız. Adalet ve yargı sorunu var mı? Evet var. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Hukukun üstünlüğü evrensel hukukun gerektirdiği yöntemlerle bu sorunun çözümü gerekiyor. Önce anayasadan başlamak lazım evet. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda bir anayasal düzenleme gelirse meclise CHP buna destek verecektir. Daha düne kadar anayasa anayasa diyenler bizim bu teklifimize kulaklarını tıkadılar. Yargıtay ve danıştay üyeleri görevden alınacak. Bir alt hukuk normu ile bir üst hukuk normunu değiştiriyorsunuz. Bir kanun ile anayasanın bazı maddelerini bir süre askıya alıyorsunuz. Bu kabul edilemez. Buna karşı hepimizin ortak çaba harcaması lazım. Amaç ne ? Yargıyı yürütme organının emrine almak istiyorlar. Talimat alacak yargı bir yerden ve o talimata göre karar verecek. Yapılması gereken benim yerimde saraydaki olsa nasıl düşünürdü diye karar vermek istiyorlar. Yargıyı bu hale getiriyorlar. Apar topar çıkarttılar. Biz yok hükmünde sayılması için Anayasa Mahkemesine değişiklik resmi gazetede yayınlanmadan başvurduk. Yargı ile bu kadar oynanmaz dedik. Sıkı yönetim darbe dönemlerinde bile yargı ile bu kadar oynanmadı. Anayasa mahkemesi 2 üye hariç hayır dedi. Ama iki üye buna bakılmasını istedi. Bu çok önemli. Eğer siz bir yasa ile anayasanın hükümlerini askıya alırsanız yarın dönem değişir gün olur harman olur bir başka iktidar gelir ben de anayasa mahkemesi üyelerinin tamamını başkan hariç görevden alıyorum der. Bir şeyin yol olması kötü.  O nedenle ben anayasa mahkemesi başkanına mektup yazdım. Şu ana kadar yasa henüz Cumhurbaşkanına gitmiş değil. Bu acele neden bu beklenti neden? Gelen bilgiler iç açıcı değil. Saraydan hakimleri davet ediyor gece yarısı. Orada hakimlere soru soruyorlar. Vicdanı olan hakimlere sesleniyorum bir diktatör bozuntusunun tutsağı olursanız tarih sizi affetmez. Bu iş çay toplama işine benzemez. Bu Türkiye’nin demokrasisi, geleceği, kazanımları ile ilgili bir sorun.  Bu kadar köklü bir sorumluluğu var. Katılırız ya da katılmayız kararlarına saygı duyacağız ama Türkiye’de demokrasiyi kolay kazanmadık bu kadar kolay kaybetmeyiz. Bir alt hukuk normu ile kanunla anayasayı işlemez hale getiriyorsan ve buna anayasa mahkemesi evet diyorsa bunu tarih kaldırmaz. Kanuna karşı hile yapılmak isteniyor. Nasıl olsa bu kanun çıktıktan sonra geriye yürümez biz gereğini yaparız diyorlar. Hiçbir hukuk adamı hiçbir devlet adamı kanuna karşı hileye göz yumamaz, yummamalıdır. Biz yaptıktan sonra atı alan Üsküdar’ı geçer diyorlar. Siyasiler buna böyle bakabilir ama dürüst bir yargıcın bu pencereden bakması asla doğru değildir.

Son Güncelleme: 12.07.2016 14:25
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15