14 Mart 1827'de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet'in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı'daki Tulumbacıbaşı Konağı'nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, "Tıp Bayramı" olarak kutlanmaktadır.
İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart'ında işgal altındaki İstanbul'da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır.
Yukarıdaki kalıp ifadeleri kullanmamın nedeni Hekimlerin 14 Mart’ı bir eğlence olarak kutlamadıklarını; aksine ülke sorunlarını dile getirdikleri tartıştıkları çözüm önerileri getirdikleri bir etkinlik olduğunu ifade etmek içindir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca Türk Tabipler Birliği( TTB) bu mücadelenin öncüsü ve sembolü olmuştur. Bu nedendir ki özellikle sağ iktidarlar TTB’yi hep hedef almışlardır.
Sağlıkta dönüşüm adı verilen reform çalışmalarıyla sağlığın temel bir hak olmaktan çıkarıldığı 14 yıllık AKP iktidar döneminde, sağlık alanı hızla piyasalaştırıldı. Kamu sağlık sektörü Cumhuriyet tarihinde hiç görülmediği ölçüde çökertilerek kâr odaklı özel sağlık sektörü palazlandırıldı. Toplum yararına olan sağlık sistemde; hastalıkların tedavisi değil, hastalıkların önüne geçilecek çalışmalar yapmak ilkesi terk edilmiştir. Hekimlerin daha çok hasta görme ilkesi üzerine kurulu olan ‘’Performans Sistemi’’getirilmiştir. Günde 150 hasta bakmak mecburiyetinde olan hekim, hastasına 5 dakika gibi bir zamanı dahi ayıramadığı için daha çok tetkik daha çok görüntüleme istemek zorunda kalmıştır.
Ülkemizde 2015 yılında hekime başvuran hasta sayısı 700 milyona ( gelişmiş ülkelerin 4 katı) yaklaşmıştır. 1.6 milyar kutu ilaç tüketilmiştir. Dünyada kişi başına en fazla Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme ülkemizde yapılmaktadır. Ameliyat sayısındaki artış normalin 8 kat fazlası olmuştur.
Gelinen noktada aslında denildiği gibi hastane kuyrukları bitmemiş, 1 ay sonrasına verilen randevular için hasta evinde hastane sırası bekler olmuştur. Ocak 2017 de muayene ve ilaç katkı paylarındaki %60 lık artış kabul edilebilir değildir. AKP’in iktidara geldiği 2002 yılı ile kıyaslandığında günümüzde kişilerin sağlık harcamalarında cebinden yaptığı ödeme dolar bazında 3,Türk lirası bazında 5 kat artmıştır.
AKP nin övündüğü Şehir Hastaneleri projeleri kamuda ciddi parasal kayıplara neden olmaktadır. Sağlık Bakanlığı 2012 Kasım ayına kadar toplam 11 ihale yapmıştır( Diğerlerine ticari sır dendiği için ulaşamıyoruz). Sadece on ihalede belirlenen yıllık bina kiraları toplamı 1.471.658.738 TL’dir. Bugünün rakamlarıyla hesaplandığında bile bu tutar 25 yıl içinde toplam 36.791.468.450 TL’ye ulaşmaktadır. Öte yandan, Sağlık Bakanlığı’nın yatırım planlaması için hazırladığı ön fizibilite raporlarına göre ihalesi yapılanlardan sekizi için öngörülen sabit yatırım tutarı toplamı 3.880.513.591 TL, yine bu sekiz ihalede belirlenen 25 yıllık kira toplamı ise 30.381.468.450 TL’dir. Sonuç olarak bu sekiz ihalede belirlenebilen toplam kamu zararı, (şirketlerden hizmet satın alma bedelleri hariç) 26.500.954.859 TL’dir. İşte AKP nin ‘’Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın kısa özeti budur.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen 14 Mart Tıp Bayramımız kutlu olsun
Doç. Dr.Hüsnü SÜSLÜ
CHP Parti Meclisi Üyesi