Gerçek Muhabir

Genel-İş Araştırma Dairesi’nden Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu: "Türkiye gelir eşitsizliğinde Avrupa birincisi"

GÜNDEM

DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke konumunda bulunduğunu, her 10 kişiden 2’sinin yoksul ve 6’sının ise borçlu olduğunu bildirdi. 

Sendikanın Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan "Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu"nda hayatın her alanında hissedilen ekonomik krizin yurttaşlar ile emekçi kesimler açısından yarattığı etkiler değerlendirildi. Alım gücündeki düşüşün vurgulandığı raporda 22 bin 104 lira olan asgari ücretin, ağustos ayında açlık sınırı olarak belirtilen 26 bin 149 liranın dahi altında olduğuna dikkat çekildi.

Raporda şu tespitlere yer verildi:

“Kırılgan bir ekonomiye sahip olmak; yüksek enflasyon, zayıf büyüme, yüksek dış açık, yüksek borçluluk ve sıcak paraya bağımlılık anlamına geliyor ki Türkiye bu göstergelerde başı çekmektedir. 2024-2025 yıllarında ekonomide öne çıkan en kritik eğilimler; yüksek enflasyon, TL’nin değer kaybına bağlı olarak döviz kurlarındaki sert yükseliş ve ücretlerdeki erimedir. Buna karşın, TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2025 yılının birinci çeyreğinde yüzde 2,3, ikinci çeyreğinde ise yüzde 4,8 oranında büyümüştür. Ancak her zamanki gibi 'ekonominin büyüdüğü' iddia edilirken, emekçi sınıfların gelirleri azalmış; yoksulluk ve borçluluk artmıştır.”

"Adaletsizlik, adliyelerden emekçilerin cüzdanlarına kadar hayatın her alanında arttı"

Raporda öne çıkanlar şu şekilde:

Yoksulluğun sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, siyasi ve insani bir kriz olduğuna işaret edilen raporda, şu değerlendirmeler yer aldı:

"Kişi başına düşen millî gelirin azalmasıyla başlayan bu süreç, ortalama yaşam süresinden beslenmeye, sağlık hizmetlerinden yararlanmadan temiz içme suyuna erişmeye kadar birçok temel hakkı doğrudan etkilemektedir. Türkiye’de her geçen gün artan ekonomik ve siyasal krizler, toplumun yaşam koşullarını ağırlaştırdı. Adaletsizlik, adliyelerden emekçilerin cüzdanlarına kadar hayatın her alanında arttı. TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre Türkiye’de en az 17 milyon 821 yurttaş en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar yoksul. Yoksulluk oranı yüzde 21,2’ye yükselirken, her 10 yurttaştan 2'si yoksul hale geldi. Yoksulluk sınırı 2014 yılına göre tam 12 kat arttı. 2014 yılında 6 bin 665 lira olan yoksulluk sınırı, 2024’te 81 bin 742 liraya yükseldi. Bu artış, özellikle 2022 sonrası dönemdeki yüksek enflasyonun etkisiyle dramatik şekilde hızlandı. 2022’de 21 bin 296 lirayken, 2023’te 38 bin 531 liraya, 2024’te ise 81 bin 742 liraya çıktı.

Türkiye’de milyonlarca yurttaş, çalışmasına rağmen kendisini ve ailesini geçindirebilecek bir ücrete ve insanca yaşam koşullarına sahip olamadığı için yoksul. Düşük asgari ücret, ağır vergiler ve adaletsiz gelir dağılımı, çalışan yoksulluğunu her geçen gün artırmaktadır. 2024 yılında Türkiye’de çalışanların yoksulluk oranı yüzde 10,7’dir. İşsizliğin yüksekliği, bu yoksulluğun daha geniş kitleleri ve aileleri etkilemesine yol açmaktadır.

"Milyonlarca emekçinin alım gücü her geçen gün daha da düşmektedir"

Ücretler enflasyon karşısında hızla erirken, milyonlarca emekçinin alım gücü her geçen gün daha da düşmektedir. Bugün Türkiye’de ücretli çalışanların çok büyük bir bölümü asgari ücret düzeyinde maaş almakta, bu durum ise yoksulluğun kitlesel bir hâl almasına yol açmaktadır. Veriler, çarpıcı gerçeği bir kez daha ortaya koymaktadır: 2025’in Ağustos ayında açlık sınırı 26 bin 149 lira olarak belirlenmiştir, yoksulluk sınırı ise 90 bin 450 liradır. Asgari ücret ise yalnızca 22 bin 104 liradır. Aynı dönemde en düşük memur maaşı 50 bin 503, en düşük memur emekli aylığı ise 22 bin 671 lira seviyesinde kalmıştır.

"Çocuk işçiliği hızla artmaktadır"

2024 yılında 18 yaşından küçük çocukların yüzde 38,9’u yoksul ya da sosyal dışlanma riski altında. TÜİK’in açıkladığı verilere göre bu oran 18–64 yaş grubunda yüzde 26,3, 65 yaş üstünde ise yüzde 23,3’tür. Toplam yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olanların oranı ise yüzde 29,3 seviyesindedir. Çocukların hayatlarının en çok ihtiyaç duydukları döneminde sağlık, beslenme ve eğitim gibi temel haklardan mahrum kalmaları, onların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilemektedir. Çocuk yoksulluğunun yüksek olması yalnız bugünün değil, geleceğin de ağır bir yoksulluk sarmalıyla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Yoksulluk içinde büyüyen çocuklar, erken yaşta çalışma hayatına girmek zorunda kalmakta ve çocuk işçiliği hızla artmaktadır.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.