KİŞİSEL VERİLER DAMACANA SU HESABI YAPAN BÜROKATA EMANET
KARASU: “DEVLETİN DİJİTAL GÜVENLİĞİ RİSKTE
Türkiye, gerçeklikten uzak “casusluk” suçlamasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve
Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile gazeteci Merdan Yanardağ ve Necati Özkan’ın
tutuklamalarını konuşurken, siber güvenliğin başına sessiz sedasız “damacana su” hesabı
yapan bürokrat getirildi.
Ocak ayında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararnameyle,
Cumhurbaşkanlığına bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu. Başkanlık, siber güvenliğin
sağlanması amacıyla politika, strateji ve hedefleri belirleyecek, eylem planları hazırlayacak.
Bilgi Teknolojileri Kurumu ve Dijital Dönüşüm Ofisinin siber güvenlik faaliyetleri, altyapıları
bu kuruma devredilecek. Türkiye’nin en kritik dijital varlıkları, tek bir çatı altında toplanmış
olacak.
DAMACANA HESABI YAPTI
Kuruluşunun üzerinden yaklaşık 9 ay geçtikten sonra sessiz sedasız bir şekilde Türk Telekom
CEO’su Ümit Önal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Siber Güvenlik Başkanlığı’na
atandı. Türk Telekom CEO’su olduğu dönemde internet kullanıcılarının yüksek faturalara
karşın yavaş bağlantı hızı ile ilgili eleştirilerine, “Bugün Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ayda
5-8 damacana su tükettiğini düşünürsek ve bir alegori yaparsak ‘Türkiye'de internet tarifeleri
sudan ucuz’ demek yanlış olmaz" diyerek tepki çeken bir cevap vermişti.
“SADAKAT, EHLİYETİN ÖNÜNE KOYULDU”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, Önal’ın atamasının AKP’nin milli güvenlikle eş
sayılacak kişisel veriler ve siber güvenliğe bakışının özeti olduğunu vurguladı. Karasu, şöyle
dedi:
“AKP’li bakan, ‘Türkiye’deki düşük internet hızının birinci derecede sorumlusu Türk
Telekom’dur’ diyordu. Yani bugün Siber Güvenliğin başına getirilen isim, o başarısızlığın da
tam merkezindeydi. Türkiye, o gün de bugün de dünyanın en yavaş ama en pahalı internetini
kullanan ülkeler arasında yer alıyor. Bugün aynı isim, iktidar eliyle Siber Güvenlik Başkanlığı
koltuğuna oturtuldu. Bu, yalnızca bir liyakat sorunu değil; devletin dijital güvenliğini,
partizan sadakatle riske atmaktır. Kişisel verilerin satıldığı, dijital gözetimin arttığı bir
dönemde, AKP yine sadakati, liyakatin ve ehliyetin önüne koymuştur. Oysa Siber güvenlik,
halkın güvenliğidir. Kişisel veriler, siyasetin değil, bilimin ve hukukun korumasında
olmalıdır. İstanbul’un hizmetinde olan uygulamadan casusluk çıkaran AKP’den böyle bir şey
beklenmeyeceği bir kez daha görülmüştür”
AKIL TUTULMASI
Yıllar içinde pek çok kamu kurumunun ve vatandaşın verilerinin sızdığını, satıldığını ve halen
de satılmaya devam ettiğini vurgulayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, “Böyle bir
süreçte, bakanın kendi itirafı olmasına rağmen bir kişinin dahi ifadesine başvurulmadı.
Diploma skandalının göbeğindeki BTK ve YÖK’le ilgili tek bir işlem yapılmadı. Hiçbir kamu
görevlisine görev ihmalinden dava açılmadı, casusluk suçlaması yapılmadı. İş cumhurbaşkanı
adayımız İmamoğlu’na gelince her şey değişti. Milyonlarca vatandaşın verilerinin üç kuruşa
telegramda pazarlandığı, devletin kozmik odasına girildiği, sistemine girilip diploma üretip
satıldığı bir ortamda; ‘İmamoğlu İstanbulluların verilerini yabancılara sattı’ diyorlar! Bu tam
bir acziyettir, akıl tutulmasıdır” dedi.