Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, aynı konuya ilişkin Yargıtayın farklı dairelerinden farklı görüşlerde kararlar çıkması üzerine aldığı karar, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Büyük Genel Kurul, bankaların tüketici kredisi kullanan emeklilerden alacakları onayla aylıklarına "bloke" koyabileceklerine karar verdi. Kararda, "emekli aylıklarının haczedilemeyeceğine" ilişkin kanuni düzenlemelerin icra aşamasındaki işlemlerle sınırlı olduğu ve borçlunun rızasıyla verdiği talimatların geçerli sayılması gerektiği ifade edildi.
Kararda, kanunlara göre emekli maaşının icra kanalıyla haczedilemeyeceği ve bunun aksine yönelik önceden yapılmış anlaşmaların geçersiz olduğu ifade edildi. Ancak anayasal bir hak olan sözleşme serbestisini sınırlayan bu hükmün, istisnai niteliği gereği "dar yorumlanması" gerektiği belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Bu hükümler borçlunun rızayla borcunu ifa etmemesi haline ilişkin kural ve yöntemleri belirler. Tabiidir ki kişi kendi rızasıyla kendi borcunu, alacaklı ile aralarındaki anlaşmaya uygun şekilde dilediği gibi ödeyebilecektir. Aksi yönde bir değerlendirme sözleşme serbestisi ve ahde vefa kuralına aykırı olacağı gibi emekli maaşı dışında geliri ve bu surette teminat gösterebileceği herhangi bir mal varlığı bulunmayan tüketiciyi, tacir olmakla alacağının tahsili imkânını kuvvetlendirmek istemesi makul olan banka karşısında güç duruma düşürecek, günümüz sosyal ve ekonomik koşullarında emeklinin sahip olduğu nakdi varlıklar dışında hareket etmesine imkan bırakmayacaktır.
Bu halde tüketicinin kredi sözleşmesi çerçevesinde borcunun kredi veren banka nezdindeki emekli maaşı hesabından virman vb. bir usulle tahsil edilebileceği, bir başka anlatımla bu meblağ kadar emekli maaşına bloke konulabileceği yönünde verdiği bir talimatın, taraflar arasındaki ihtilaf henüz icra aşamasına geçilmemişken kanun gereği geçersiz olduğunun kabul edilmesi mümkün olmamalıdır. Böyle bir durumda taraflar arasındaki ihtilaf söz konusu icra hukuku kaideleri dairesinde çözümlenemeyecekse de elbette hakim her somut olayın özelliğine göre söz konusu sözleşme hükmünün borçlar hukuku ve tüketici hukukunun ilke ve esaslarına uygun olup olmadığını tartışacak, sözleşmenin tüketici yönünden bağlayıcı olup olmadığını, yine bankanın kanuna ve sözleşmeye uygun davranıp davranmadığını belirleyecektir.
Hal böyle olunca, tüketici kredisi nedeniyle verilen hapis, takas, mahsup ve benzeri onay ve rıza talimatları nedeniyle bankanın emekli maaşına doğrudan bloke koymasının mümkün olduğu yönünde birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir."
Muhalefet şerhleri : "Bloke kavramı kanunda yok, bankalarca ortaya konuldu"
Oy çokluğuyla alınan karara karşı beş ayrı muhalefet şerhi yazıldı.
Bunların birinde, "doğmamış bir haktan vazgeçmenin, evrensel hukuk ilkelerine aykırılığı nedeniyle zaten geçersiz olduğu" ifade edilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Emekli maaşları her ayın sonunda muaccel olduğundan, kredi sözleşmesinin kurulduğu sırada henüz muaccel olmayan, yani henüz doğmamış olan maaş üzerine bloke konulmasına onay verilmesi geçersizdir.
Önemli olan bir husus ise 'bloke' kavramıdır. Bu kavram kanunda düzenlenen bir kavram olmayıp bankalarca ortaya konulmuştur. Bu kavram bankalara cebri icra yetkisi verdiğinden, kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Zira kanunla cebri icra yetkisi kullanma hakkı icra müdürlüklerine, kendi alacaklarının tahsili için Maliye Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumuna verilmiştir. Bu kurumlar ancak takibin kesinleşmesinden sonra haciz uygulaması yapabilmekteyken, bankalara imtiyazlı icra yetkisi veren bloke hakkının verilmesini kamu düzeniyle bağdaştırmak söz konusu olamaz. İmtiyazlı konumda olan bankaların hukuki düzenlemeleri bilmesine rağmen, anılan hükümlere aykırı olarak zayıf konumda olan tüketici niteliğindeki emekliden geçersiz olduğunu bildiği işlemler için sözleşmenin kurulması sırasında muvafakat alması kötü niyetli bir davranıştır, hukuk düzenince korunamaz."
"Emekli aylıklarına haciz yasağı bankalarca 'blokaj" sözcüğüyle aşılmak isteniyor"
Bir başka muhalefet şerhinde ise "haciz" tabirinin yasal bir ifade olduğu ve mal varlığının devlet organları vasıtasıyla kısıtlanması anlamına geldiği, buna karşın "blokaj" tabirinin yasal bir tabir olmadığı ve "doğrudan el koyma hakkı" verdiği ifade edildi. Şerhte, emekli aylıklarına haciz yasağının bankalar tarafından "blokaj" sözcüğüyle aşılmak istendiğine dikkat çekildi.
Bir üye ise muhalefet şerhinde bankaların haciz aşaması gelmeden veya takas hakkı doğmadan kredi sözleşmeleri ile alınan muvafakat beyanlarına dayanarak emekli aylığına bloke koymalarının kanunsuz olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Banka, normal icra prosedürüne tabi olarak alacağını haczedilebilir. Bunun yerine kişinin ve ailesinin ekmeği, yemeği, sobasında kömürü, evinde ışığı, çeşmede akan suyu olacak emekli maaşına önceden verilen geçersiz rızaya dayanarak doğrudan el koymasının kabul edilebilir bir hukuki temeli bulunmamaktadır.
Kanun koyucu açık yasaklar getirip emekliyi hem kendine karşı hem de diğer kişilere karşı korumak istemişse mahkemelerin buna uyması zorunludur. Ödenmesi gereken başka bir borç olsa bile emeklinin geçimine ancak yetecek paraya ulaşması önemsenerek ve öncelenerek emredici kurallar getirilmiş olduğundan içtihatları birleştirici yorumun da buna uygun olarak yapılması gerekir.
Hakim sayısınca hukuk olmaz. Hakim kendini yasa koyucu yerine koyamaz. Yasa koyucunun değiştirmediği bir yasayı değiştirme sonucunu içeren bir yetkiyi de kendinde bulamaz."