Kestirmeden söylemek gerekirse Kudüs yalnız müslümanların değil, üç dinin kesiştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kent, hatta bir medeniyettir…

Dünyada tarihin içine sığmayan, tüm coğrafyaların ötesinde, başlı başına bir medeniyet olan Küdüs gibi bir başka kent de yoktur.

Şehir tarihi, dinler tarihi, kültür tarihi… Hiç şüphe yok ki dünyada Kudüs’ten başka, tüm bu konulara tek başına cevap verebilecek bir şehir bulunmuyor…

Kudüs bir şehirden çok daha ötesi olduğu gibi çağlar öncesini ve sonrasını kendinde buluşturan başlı başına bir medeniyet hazinesidir.

CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın Mescid’i Aksa’da namaz kılmasının damga vurduğu  2005 yılındaki gezimizde kentin bu özelliğini yerinde görme şansı da elde etmiştim.

Küdüs’ün tarihi, hatta kaderi aslında Trump’ın son saçmalığı ile çizilmedi.

Asıl kırılma 1948’de yaşandı…

14 Mart 1948’de…

O gün İngilizlerin Filistin’den ayrıldıklarını, Yahudilerin İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan ettiklerini, Arapların savaşa girdiklerini gördü insanlık.

O günü tohumları atılan bir ihtilaf "Kutsal Toprağı" adeta alevlere boğacağı ve o alevlerin bir daha da sönmeyeceği kıvılcımı çaktı.

Yine kestirmeden söylemek gerekirse medeniyet kentin asıl sorunu ABD’nin desteğinde yaklaşık 70 yıldır aralıksız devam eden tek taraflı işgaldir.

En az bu işgal kadar vahim olan şey ise dünyanın tüm olup bitenlere, kan ve gözyaşına SEYİRCİ kalmasıdır.

ABD Başkanı’nın son kararı ile yeni bir kırılmanın eşiğine gelinirken asıl dikkate değer olanı bu karara ve yeni kırılmaya karşı dünyada beliren umutvar yeni algıdır.

Bu çerçevede BM’nin tüm baskı ve tehditlere karşın 128 oyla kabul ettiği tasarı önemlidir.

Türkiye ile Yemen tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler'e (BM) üye tüm devletlere "Kudüs'te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma" çağrısı yapan karar tasarısı, BM Genel Kurulu'nda 128 oyla kabul edilirken milyarlarca insana “Dünya ABD’den büyüktür” dedirtti.

Karar bağlayıcı değil, ama dünya ve insanlık için bir umudu, geleceğe yönelik bir yeni iklimin ipuçlarını içinde barındırıyor diye düşünüyorum…

193 üyeli BM'de yapılan oylamada 9 ülke tasarının aleyhinde oy kullanırken, 35 ülke de çekimser kaldı.

ABD ve İsrail ile birlikte tasarıya karşı çıkan ülkeler Guatemala, Honduras, Togo, Micronezya, Nauru, Palau ve Marshall Adaları oldu.

Çekimser kalan ülkeler arasında ise Arjantin, Avustralya, Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Meksika, Filipinler ve Romanya dikkat çekiyor…

Bu tablo başta ABD olmak üzere işgal savunucusu “dayatmacı” ülkelere uyarı olduğu kadar; gelecekte Filistin’in kendi kaderini tayin edebilmesi iklimine de doğrudan katkı yapacağı umuduna yol açıyor.

Dünyanın ve insanlığın bu umuda fazlasıyla ihtiyacı var.

Sizce de öyle değil mi…

====

-

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15