CHP’li Özlale: “Cumhurbaşkanlığını hizmet alım giderleri 7 bakanlığın toplamından fazla”

CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özlale, “Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alım gideri 7 bakanlığın hizmet alım giderlerinin toplamından daha fazla” dedi.

02 Aralık 2025 Salı 10:48
CHP’li Özlale: “Cumhurbaşkanlığını hizmet alım giderleri 7 bakanlığın toplamından fazla”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün, Cumhurbaşkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı,
Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Strateji
ve Bütçe Başkanlığının 2026 yılı bütçeleri, 2024 yılı kesin hesapları ve Sayıştay raporları ile
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Yatırım Ofisi Başkanlığı, Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı,
Finans Ofisi Başkanlığı ve İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığının Sayıştay raporları görüşülüyor.
Komisyonda konuşan CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Cumhurbaşkanlığı Bütçesine ilişkin
değerlendirmelerde bulunarak, “Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alım gideri 7 bakanlığın hizmet
alım giderlerinin toplamından daha fazla baktığınız zaman, önümüzdeki dönemde, 2026'da tam
11,73 milyar liralık mal ve hizmet alım gideri için teklif edilen bir ödenek var. Bu, Kültür ve Turizm,
Gençlik ve Spor, Ticaret Bakanlığı, Çevre, Şehircilik, Sanayi ve Teknoloji, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının hizmet alım giderlerinin toplamından daha fazla”
ifadelerini kullandı.
Özlale, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a, “Millî İstihbarat Teşkilatının mal ve hizmet
alım giderinde mi bir artış var? Çünkü bunun içerisinde yüksek bütçeli kurumlar da var, İletişim
Başkanlığında mı? Ben o konuyu mevkidaşım Sayın Bakırlıoğlu'na bırakıyorum ama diğer
kalemlerde de mal ve hizmet alım giderlerinde çok ciddi artış ve bir volatilite var yani çok fazla
yedek ödeneğin kullanıldığı kalemler var” dedi.
“HALKIN MUTSUZLUĞU İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDAKİ MUTSUZLUKLA NEREDEYSE AYNI”
“Epistemolojik kopuş” etkilerinin hala etkilerinin yaşandığını dile getiren Özlale, “Bu halkın
mutsuzluğu İkinci Dünya Savaşı'ndaki mutsuzlukla neredeyse aynı” diye konuştu.
Son dönemde iyileşme olmasına rağmen yönetim sistemine en büyük itirazını da dile getiren
Özlale şu ifadeleri kullandı:
“O dönemde bu keyfî kararlar alınırken bir itiraz mercisi olmadı ve o itiraz mercisi olmadığı için de
bugün biz çok yüksek bir enflasyonu bence yanlış bir dezenflasyon programıyla hâlâ indirmeye ve
toplumsal olarak da çok yüksek bir maliyetle karşılamaya çalışıyoruz. Tekrardan baktık, iki seçim
arası bu mutsuzluğun yani enflasyon ve işsizliğin ortalamasının en çok arttığı dönemse 2018-
2023 arası. Ben bunun bir tesadüf olmadığını düşünenlerdenim. Şimdi diyeceksiniz ki: "Arada
kritik dönemler de oldu, pandemi de oldu, başka faktörler de oldu." Bu coğrafya yetmiş, seksen
yıldır, yüz yıldır böyle şeylerle uğraşıyor, bu coğrafyada her zaman kritik riskler vardır ama bana
göre, bu karar alma mekanizmalarında yeni yönetim sistemiyle oluşan aksaklıklar ve keyfîlik
diyebiliriz, enflasyonun artmasında, istihdam oranımızın istediğimiz seviyeye gelmemesinde çok
önemli bir faktör oldu.”
“AKP DÖNEMİNİ ASLINDA 5-6 DÖNEME AYIRMAK MÜMKÜN”
Özlale, AK Parti dönemini, “Çıraklık, kalfalık, ustalık, büyük ustalık, birinci başkanlık dönemi, ikinci
başkanlık dönemi ve cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi” şeklinde dönemlere ayırmanın mümkün
olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Bütün dünyadaki literatürde Misery Index dediğimiz, çevirdiğiniz zaman ‘Sefalet Endeksi’ ama
bize yakışmaz, sefalet demeyelim, ‘Sıkıntı endeksi’ diyelim- bu sıkıntı endeksini hesapladık.
Burada neler var? Enflasyon, işsizlik, faizler, büyüme ve buradan da bir şey oluşuyor, bir endeks
oluşuyor. Şimdi, baktığımız zaman, ilk dönemde enflasyonu düşürmede, işsizliği dengelemede,
faizleri düşürmede oldukça başarılı bir dönem görüyoruz. Sonra kalfalık, ustalık, büyük ustalık ve
başkanlık dönemine girdiğimiz zaman, özellikle Temmuz 2018’den itibaren çok ciddi bir
olumsuzluk görüyoruz. Yani burada gerçekten sıkıntı büyük. Ben bunun, bu olumsuzluğun çok
önemli bir sebebinin karar alma sistemlerinde olduğunu söylüyorum. Yani bir başka kişi de
Cumhurbaşkanı olsaydı, aynı bürokratlarla da çalışsaydık bile benzer hatalar yapılabilirdi.
Dolayısıyla, bizim burada bana göre ilk sorgulamamız gereken şeylerden bir tanesi ve CHP
iktidarında da tekrardan bizim vaat ettiğimiz şeylerden bir tanesi parlamenter sisteme geri
dönmek.”

Özlale’nin konuşmasının tamamı şöyle:
Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli
bürokratlar, basınımızın emekçileri; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, yirmi üç yıllık AK Parti iktidarında neden Cumhurbaşkanlığı bütçesini bugün daha büyük,
geçmiş dönemlere oranla daha büyük bir önem vererek konuşuyoruz? Çünkü yeni bir yönetim
sistemindeyiz ve bu yönetim sisteminde bizim, cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde daha fazla
bir yetkiye ihtiyaç var. Ben de şunu yaptım, dedim ki: Acaba yirmi üç yıllık AK PARTİ iktidarını
bizler kısım kısım bölebilirsek, mesela...
Şimdi, AK Parti dönemini aslında 5-6 döneme ayırmak mümkün: Çıraklık, kalfalık, ustalık, büyük
ustalık, birinci başkanlık dönemi, ikinci başkanlık dönemi ve cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi
diye. Şimdi, burada da hocam biz şeye baktık -bütün dünyadaki literatürde "Misery Index"
dediğimiz, çevirdiğiniz zaman "sefalet endeksi" ama bize yakışmaz, sefalet demeyelim, "sıkıntı
endeksi" diyelim- bu sıkıntı endeksini hesapladık. Burada neler var? Enflasyon, işsizlik, faizler,
büyüme ve buradan da bir şey oluşuyor, bir endeks oluşuyor. Şimdi, baktığımız zaman, ilk
dönemde enflasyonu düşürmede, işsizliği dengelemede, faizleri düşürmede oldukça başarılı bir
dönem görüyoruz. Sonra kalfalık, ustalık, büyük ustalık ve başkanlık dönemine girdiğimiz zaman,
özellikle Temmuz 2018'den itibaren çok ciddi bir olumsuzluk görüyoruz. Yani burada gerçekten
sıkıntı büyük. Ben bunun, bu olumsuzluğun çok önemli bir sebebinin karar alma sistemlerinde
olduğunu söylüyorum. Yani bir başka kişi de Cumhurbaşkanı olsaydı, aynı bürokratlarla da
çalışsaydık bile benzer hatalar yapılabilirdi. Dolayısıyla, bizim burada bana göre ilk sorgulamamız
gereken şeylerden bir tanesi ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında da tekrardan bizim vaat
ettiğimiz şeylerden bir tanesi parlamenter sisteme geri dönmek. Şimdi bakalım, tekrardan bu
değişkenlerden bir mutsuzluk endeksi oluşturalım, yine enflasyon ve işsizlikten. Şunu
söyleyebiliyoruz, bu hesapları sizlerle de paylaşabilirim: Şu anki "epistemolojik kopuş" dediğimiz
ve şu an hâlâ etkilerini yaşadığımız dönemde bu halkın mutsuzluğu İkinci Dünya Savaşı'ndaki
mutsuzlukla neredeyse aynı. Evet, son dönemde bir iyileşme var ama benim bu yönetim
sistemine en büyük itirazlarımdan bir tanesi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, şuydu: Mesela, o
dönemde bu keyfî kararlar alınırken bir itiraz mercisi olmadı ve o itiraz mercisi olmadığı için de
bugün biz çok yüksek bir enflasyonu bence yanlış bir dezenflasyon programıyla hâlâ indirmeye ve
toplumsal olarak da çok yüksek bir maliyetle karşılamaya çalışıyoruz. Tekrardan baktık, iki seçim
arası bu mutsuzluğun yani enflasyon ve işsizliğin ortalamasının en çok arttığı dönemse 2018-
2023 arası. Ben bunun bir tesadüf olmadığını düşünenlerdenim. Şimdi diyeceksiniz ki: "Arada
kritik dönemler de oldu, pandemi de oldu, başka faktörler de oldu." Bu coğrafya yetmiş, seksen
yıldır, yüz yıldır böyle şeylerle uğraşıyor, bu coğrafyada her zaman kritik riskler vardır ama bana

göre, bu karar alma mekanizmalarında yeni yönetim sistemiyle oluşan aksaklıklar ve keyfîlik
diyebiliriz, enflasyonun artmasında, istihdam oranımızın istediğimiz seviyeye gelmemesinde çok
önemli bir faktör oldu.
Şimdi, neden mutsuzuz? Yani İkinci Dünya Savaşı kadar mutsuzluk seviyemizin arttığı bir
dönemde neden mutsuzuz? Bu slaytı ben sizlerle daha önceden de paylaşmıştım Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım, kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyet; TÜİK verileri bunlar.
Bakın, asayiş, sosyal güvenlik, adalet, eğitim, sağlık ve ulaşımda özellikle bu yönetim sistemine
geçtikten sonra kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyetsizlikte ciddi bir artış var. Ben bunun da
yönetim sistemiyle beraber gelen bir olumsuzluk olduğunu düşünüyorum yani bizim burada
vatandaşlara sunmamız gereken şey, daha nitelikli bir kamu hizmeti.
Şimdi Cumhurbaşkanlığının bütçesine gelmek isterim izninizle. Şuraya baktık, biraz sonra Sayın
Bakırlıoğlu da buradaki mal ve hizmet alım giderlerine çok fazla dikkat çekecek, ben detayları
kendisine bırakıyorum ama şöyle bir şey gördük Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım:
Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alım gideri 7 bakanlığın toplamından daha fazla yani baktığınız
zaman, önümüzdeki dönemde, 2026'da tam 11,73 milyar liralık mal ve hizmet alım gideri için
teklif edilen bir ödenek var. Bu, Kültür ve Turizm, Gençlik ve Spor, Ticaret Bakanlığı, Çevre,
Şehircilik, Sanayi ve Teknoloji, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının
hizmet alım giderlerinin toplamından daha fazla. Şimdi, bunun içerisinde -sizden burada bir
açıklama da bekliyoruz. Millî İstihbarat Teşkilatının mal ve hizmet alım giderinde mi bir artış var?
Çünkü bunun içerisinde yüksek bütçeli kurumlar da var, İletişim Başkanlığında mı? Ben o konuyu
mevkidaşım Sayın Bakırlıoğlu'na bırakıyorum ama diğer kalemlerde de mal ve hizmet alım
giderlerinde çok ciddi artış ve bir volatilite var yani çok fazla yedek ödeneğin kullanıldığı kalemler
var. O bakımdan, burada da akşamüstü yapacağınız sunumda bize bu mal ve hizmet alımlarıyla
ilgili detaylı bir bilgi verebilirseniz çok mutlu oluruz.
İkincisi, şöyle şey yapabiliriz: Şimdi, mal ve hizmet alımı ödeneğinin personel giderine toplamına
baktığınız zaman, Cumhurbaşkanlığının yine burada aslan paylarından bir tanesini aldığını
görüyorsunuz. Yani özellikle bu da bize burada bütçenin şeffaflığı, mal ve hizmet alımlarının daha
şeffaf, daha anlaşılır, kamuyla daha iyi iletişim hâlinde yapılması gerektiğini söylüyor. Bu konu
bence önemli çünkü burada Varlık Fonu temsilcisi var, Türkiye Varlık Fonu AŞ'nin temsilcisi var.
Mesela, biz bu Varlık Fonunun Sayıştay denetimine tabi olmamasını... Siz diyeceksiniz ki: "Bir
denetim var." Ama bildiğimiz anlamda Sayıştay denetimine tabi olmamasını ve Varlık Fonunun
iktisadi faaliyetlerinden bizim yeterince bilgi alamamamızı önemli bir eksiklik olarak görüyoruz.
Türkiye'nin şu anda en büyük şirketlerinden bir tanesidir anonim şirket olduğu için Türkiye Varlık
Fonu, bir anonim şirket sonuçta ve aslında, başında da Yönetim Kurulu Başkanı olarak Sayın
Cumhurbaşkanı var. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı onca işinin arasında yani Türkiye'yi yönetmek
gibi onca işinin arasında Türkiye'nin varlığı en yüksek olan anonim şirketlerinin birinin başında
olması, bana göre, iş yükü açısından, siyaset açısından, her açıdan yanlış. O bakımdan,
tekrardan, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Varlık Fonunun mutlaka lağvedilmesi
gerektiğini hem bütçedeki şeffaflık açısından hem yönetim kriterleri açısından düşünüyoruz.
Bir başka nokta da TMSF, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu da
mevcut hâliyle Türkiye'nin en büyük holdinglerinden bir tanesi hâline gelmiş durumda, devamlı
kayyum atamaları var. Bunun tabii ki hukuki sürecini buradaki değerli milletvekilleri tartışıyorlar
fakat TMSF de bu kadar büyüklükte olmamalı yani bünyesindeki kuruluşların büyüklüğüne,
iktisadi faaliyetlerine baktığınız zaman hem Varlık Fonunun hem TMSF'nin bu kadar büyük ve tek
elden devlet tarafından yönetilmesi aslında bir bakıma AK Parti'nin çıkış felsefesiyle de aykırı
düşen şeylerden bir tanesi.

Şimdi, bu, benim Plan ve Bütçe Komisyonunda sizlerle paylaşacağım son slayt, ondan
sonrasında da işte bütçeyi bitiriyoruz, Meclis Genel Kurulunda tartışacağız. Bu da bana göre bu
bütçenin en sorunlu şeylerinden bir tanesi, en sorunlu yönlerinden bir tanesi, o da şudur: Burada
değerli bakanlar geldi, bürokratlar geldi, burada sunum yaptılar. Biz de şuna baktık: Sunumdaki
hedeflerle bütçede ayrılan pay birbirine uyumlu mu, orantılı mı? Şimdi, bakıyorsunuz, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım, mesela Gençlik Programı'na 25-26, 26-27, 27-28'de bütçedeki artışa
göre ortalamadan daha az bir artış verilmiş, bakın, ağırlığı düşüyor.
Dış politika çok önemli, burada Sayın Fidan oldukça önemli bilgelendirmeler yaptı, ağırlığı
düşüyor. Trafik cezaları artmasına rağmen trafik güvenliğinin ağırlığı düşüyor. Şehircilik ve afet
yönetimi için Sayın Kurum geçen cuma buradaydı, bu afet yönetimine ne kadar önem verdiklerini
söyledi, ağırlığı düşüyor. Hayat boyu öğrenme, işte, biraz önce Sayın Kısacık yapay zekadan
bahsetti, bizim hayat boyu öğrenmeye daha fazla kaynak ayırmamız lazım, ağırlığı düşüyor.
Burada Mecliste tarihî bir komisyon kuruldu, bu komisyonun tarihî bir görevi var ama bu bölgesel
kalkınma olmadan bu komisyon bence nihai hedefine ulaşamaz, bölgesel kalkınmanın ağırlığı
düşüyor. Nadir toprak elementlerini bütün partiler aynı derecede sahiplendiler, tabii kaynaklar
programının ağırlığı düşüyor. Uluslararası kalkınma, uluslararası eğitim, çevre ve iklim
değişikliğinin ağırlığı düşüyor, enerjinin ağırlığı düşüyor, göçün ağırlığı düşüyor. Dolayısıyla,
burada ben bütçeye baktığım zaman, bakanlar hedeflerini söylediklerinde onun bütçede bir
karşılığı yok.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, benim bu bütçe maratonunda gördüğüm en önemli eksiklik,
bakanların hedefleri, kalkınma planı, orta vadeli programla bütçedeki ayrılan payların birbiriyle
hiçbir şekilde uyuşmaması diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.