“Hatay’da hangi hayat normale döndü?”
Milletvekili Güzelmansur, konuşmasında deprem sonrası Hatay’ın hâlâ ağır koşullar altında yaşam mücadelesi verdiğini vurguladı:
“30 Kasım’da, yani 24 gün sonra, mücbir sebep hali sona eriyor. Hatay’da hangi hayat normale döndü? Sosyal hayat mı, eğitim mi, sağlık mı, ekonomik hayat mı? Hangi esnaf rahat nefes alabiliyor? Kaç kalıcı işyeri teslim edildi de mücbir sebep sonlanacak?”
“Yıkılan işyeri 47 bin 3yılın sonunda yapılan 2.500!”
Güzelmansur, kentte binlerce vatandaşın hâlâ konteynerlerde yaşamını sürdürdüğünü belirterek şu verileri paylaştı:
“Bugün itibarıyla Hatay genelinde 132.919’u konteyner kentlerde, 46.493’ü bireysel konteynerlerde olmak üzere 179.862 vatandaşımız konteynerlerde yaşıyor.
Hatay’da yıkılan ticarethane sayısı 47.653. Hak sahipliği kapsamında yapılması planlanan işyeri sayısı 22.864; bugüne kadar teslim edilen işyeri sayısı ise sadece 2.515. Yani teslim oranı yalnızca %11,2.
Güzelmansur, bu şartlarda Hataylı esnafın İstanbul’daki bir esnafla aynı vergi ve sigorta primini ödemesinin adaletsizlik olduğunu söyleyerek “Bu ne vicdanla ne adaletle bağdaşır. Bu şekilde Hatay ayağa kalkmaz.” dedi.
“Zincirleme ekonomik çöküşün eşiğindeyiz”
Hatay’daki mali müşavirlerin ve esnafın yaşadığı zorluklara dikkat çeken Güzelmansur, kentte ekonomik çarkların dönmediğini ifade etti:
“Esnaf kirasını ödeyemiyor, vergisini yatıramıyor, kazancı ancak günlük ekmeğine yetiyor. Esnaf kazanamayınca mali müşavir de kazanamıyor; ücret tahsil edemeyen mali müşavir personel çalıştıramıyor. Zincirleme bir ekonomik çöküşün eşiğindeyiz.”
“Mücbir sebep halinin uzatılması Hatay için hayati önemde”
Güzelmansur, Hazine ve Maliye Bakanı’na doğrudan seslenerek şu çağrıda bulundu:
“Sayın Bakan, bu kararı lütfen gözden geçirin. Mücbir sebep halinin sona ermesi Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan ve Hassa’daki küçük esnafı tamamen bitirecektir. Mücbir sebebi uzatmak devlete külfet değildir; uzatmamak Hatay’ın ekonomisini çökertir.”
“Hatay halkı sadaka değil, hakkını istiyor”
Güzelmansur konuşmasının sonunda, Hatay halkının talebinin adalet olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Hatay halkı sadaka istemiyor. Vergi indirimi, sigorta desteği, prim kolaylığı istiyor. Hakkı olanı istiyor. Bunlar lütuf değil, adaletin gereğidir.”