Adıyaman Baro Başkanı Avukat Bilal Doğan, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin sabah saatlerinde gözaltına alınmasının ardından Adıyaman Adliyesi önünde açıklama yaptı. "Türkiye'de maalesef son dönemde siyaseti yargı eliyle dizayn etmek alışkanlık hâline geldi" diyen Doğan, Selahattin Demirtaş ile başlayan süreç, Ekrem İmamoğlu ile devam ettiğini ve Batman, Van, Siirt, Akdeniz, Seyhan, Ceyhan'ın ardından İzmir önceki belediye başkanının tutuklandığı ifade etti.
Soruşturmaların ve gözaltıların hukuktan ve hukukun üstünlüğünden uzak, siyasi operasyonlar olduğunu vurgulayan Doğan, "Türk siyasi tarihine baktığımızda siyaseti yargı eliyle dizayn etmeye çalışanlar her zaman halkın gönlünde ve halkın iradesinde kaybetmeye mahkûmdur. Hep kaybetmişlerdir. Bundan sonra da kaybedeceklerdir" dedi.
Doğan, Tutdere'nin belediye başkanı ve milletvekili olduğunu dönemlerde saygınlığı ve dürüstlüğüyle tanındığını belirterek, "Kendisine atılan bir iftira var. Bu iftira neticesinde bir soruşturma açılabilir elbette. Ancak Sayın Belediye Başkanımız ifadeye davet edilerek beyanları alınabilirdi. Ama bir şafak operasyonuyla gözaltına alınarak halkın gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmış. Ne yaparlarsa yapsınlar halkın gözünde belediye başkanları itibarsızlaştırılamayacaktır" ifadelerini kullandı.
"Sabah saatlerinde haberimiz olduktan sonra avukat arkadaşlarla beraber, gerek belediye binasında yapılan aramalara gerekse belediye başkanımızın evinde yapılan aramalara iştirak ettik" diyen Doğan, şöyle devam etti:
"Belediyedeki aramalarda, ben bizzat bulunduğum için, herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadı. Araçlarda arama yapıldı. Orada da sıkıntı yok. Evde de arama yapıldı. Ancak şöyle bir usulsüzlükle karşı karşıya kaldık: Evde yapılan aramada dijital materyaller alınabilir. Arama kararında da bunlar vardır. Ancak Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'nda da açık olduğu üzere, alınan dijital materyallerin birer imajının, yani birer örneğinin verilmesi gerekmektedir. Bunlar verilmediği gibi talep edildiğinde tutanak avukat arkadaşlarının imzalamasına dahi müsaade edilmeden, tutanak alınıp Emniyet Müdürlüğü'ne götürülüyor.
Avukat arkadaşlarımız Emniyet Müdürlüğü'ne gidip 'Bu tutanaktan biz imtina etmedik, imzalamak istiyoruz. Ancak bunların birer örneğinin, imajının tarafımıza verilmesi lazım' diye ısrar ettiklerinde, ona rağmen birer örneği verilmemiştir. Burada da ciddi bir usulsüzlük, hukuksuzluk vardır. Biz o alınan dijital materyallerde herhangi bir suç unsuru olmadığından eminiz. Ancak hukukun, kanunun işlemesi lazım. Siz neden avukat arkadaşlar hukuka uygun bir şekilde talep ettiğinde bu imaj örneklerini vermiyorsunuz? Soruşturmayı yürüten Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı değil, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu için buradaki muhatap da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı. Onların bunu vermesi gerekiyor.
"Siz imajları kaçırarak, belgeleri saklayarak bir yere varamazsınız"
Siz kimi kimden kaçırıyorsunuz? Neyi gizliyorsunuz? Varsa usulüne uygun bir soruşturma, o zaman kanuna göre işletirsiniz. Siz imajları kaçırarak, belgeleri saklayarak bir yere varamazsınız. Gerçekleri de gizleyemezsiniz. Bir tane iftiracının attığı bir iftira yüzünden bu soruşturmaları bu şekilde şekillendirip, dallandırıp, budaklandırıp insanları mağdur edemezsiniz. Burada asıl olan halkın iradesidir. Halkın iradesi sandıkta tecelli etmiştir. Beş yıl sonra çıkarsınız halkın karşısına. Halk teveccüh ederse, takdir ederse kazanırsınız. Seçimde kazanamadığınız belediyeleri bu şekilde yargıyı kullanarak hilelerle mi elde etmeye çalışıyorsunuz. Bizler Adıyaman Barosu olarak her zaman hukuksuzluğun karşısında durduk. Bundan sonra da hukuksuzluğun karşısında duracağız. Belediye başkanımızın da yanındayız. Bir gün mutlaka, en kısa zamanda, belediye başkanımızın da aklanacağına, görevinin başına döneceğine de yürekten inanıyoruz. Hukuki mücadelemiz devam edecektir. Hak, hukuk, adalet diyoruz."