Kendi hayatlarının tehlikede olması nedeniyle çocuklarının başına gelebileceklerden korktuklarını dile getiren 3 Filistinli kadın, yetersiz beslenmenin bebeklerin ve çocukların büyüme süreçleri ile genel sağlık durumları üzerinde yarattığı olumsuz etkiler konusunda ciddi endişeler taşıdığını aktardı.
Uluslararası Af Örgütü raporla, İsrail’in yürüttüğü saldırıların kadınlar ve çocuklar üzerindeki yıkıcı insani sonuçlarını tüm dünyaya duyurmayı amaçladığını paylaştı.
İsrail'in, Gazze'nin işgalini kalıcı hale getirme planını onaylamasıyla ilgili konuşan Cibaliye mülteci kampında kalan bir Filistinli kadın, "Ben bu savaş sırasında zaten 14 kez yerimden edildim. Daha fazla kaçacak gücüm yok, iki engelli çocuğumu başka bir yere götürecek param yok. Kaslarım ağrıyor; çocuklarımı taşımak bir yana, yürümek için bile çok yorgunum. Kente saldıracaklarsa burada oturur, ölümü bekleriz" dedi.
"Yedi aylık kızım dört aylık bir bebek ağırlığında"
Uluslararası Af Örgütü’nün görüştüğü Filistinli kadınlar ise verdikleri mücadeleyi anlattı.
El Takva kampına gelen bir hemşire kadın, her gün iki yaşındaki oğluyla yedi aylık kızına bakabilmek için verdiği mücadeleyi şöyle dile getirdi:
"Bebeğimi saatlerce emzirmeye çalışıyorum ama bir türlü sütüm gelmiyor, bu nedenle acı çekiyorum. Günlük öğünümüz bulabilirsek bir tabak mercimek veya patlıcan ile su. Önceliği bebeğime veriyorum. Çocuklarım açlık yüzünden ağlayarak uykuya dalıyor. Çok az bulunan bebek mamasının üç günlük bir kutusu 79 dolar. Yedi aylık kızım, dört aylık bir bebek ağırlığında. Kampta tek gıda kaynağımız olan aşevi, üç gün yemek dağıtımını durdurunca çocuklarıma yalnızca su verebildim. Eşim, Zikim sınır kapısı yakınında yardıma ulaşmaya çalışırken yaralandı; ona bir daha gitmemesi için yalvarıyorum. Çadırda fareler, sinekler ve hamamböcekleri var. Bebeğimin vücudunda bir deri enfeksiyonu başladı ancak antibiyotik ve merhem bulunamadığı için iyileştiremiyoruz. Annelik görevimi yapamadığımı hissediyorum. Çocuklarınızın aç olması size kötü bir anneymişsiniz gibi hissettiriyor."
"Düşük yapmaktan korkuyorum"
Dört aylık gebe, iki çocuk annesi, 28 yaşındaki Hadil ise bebeğin karnındaki hareketlerini ve kalp atışını neredeyse hissetmediğini, çok endişelendiğini aktardı. Beslenemeyeceğini bildiği halde gebe kaldığı için suçluluk duyduğunu ifade eden Hadil, "Düşük yapmaktan korkuyorum. Açlığımın onun sağlığı, kilosu üzerindeki olası etkilerini, doğum kusurları olup olmayacağını; yerinden edilmenin, bombaların, çadırların ortasında onu nasıl bir hayatın beklediğini düşündükçe paniğe kapılıyorum" dedi.
"Ben açlığa dayanabilirim ama çocuklar dayanamaz"
Ebu Alaa (62) ise aşevinden bütün gün için tek öğün olarak mercimek çorbası aldığını, ekmeğin ise yalnızca haftada bir gün dağıtıldığını, bu nedenle ailenin idareli kullanmak zorunda olduğunu anlattı. Aylardır meyve dahil tatlı hiçbir şey yemediğini söyleyen Alaa, "Ben açlığa dayanabilirim ama çocuklar dayanamaz" diye konuştu.
Nahid (66) ise yardım güzergâhlarının yakınındaki yiyecek kavgasının "insanların insanlığını elinden aldığını" ifade ederek, "Oraya gitmek zorundayım çünkü benimle ilgilenecek kimsem yok. İnsanların, az önce vurulan kişilerin kanının bulaştığı un çuvallarını taşıdığını gözlerimle gördüm. Tanıdığım insanlar bile neredeyse tanınmaz haldeydi. Açlık ve savaş deneyimi Gazze’yi tamamen değiştirdi, değerlerimizi değiştirdi" dedi.
"Yaşamayı küçük çocuklar, torunlarım hak ediyor"
Azize (75) ise ölmek istediğini dile getirerek, "Yerimizden edildiğimizde beni tekerlekli sandalyemle itmek zorunda kaldılar. Kamptaki uzun tuvalet kuyrukları yüzünden yetişkin bezine ihtiyacım var ama aşırı pahalı. Diyabet, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı ilaçları almalıyım ve tarihi geçmiş ilaçlar kullanmak zorunda kalıyorum. Hep 'Yaşamayı küçük çocuklar, torunlarım hak ediyor' diye düşünüyorum. Kendimi onların, oğlumun sırtında yük gibi hissediyorum" diye konuştu.
Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Gazze’de tam kapsamlı kara işgalini başlatma planını uygulamasının, soykırım bağlamında açlık çeken Filistinlilerin olağanüstü boyutlarda zarar görmesine neden olacağını vurgulayarak, devletleri silah transferlerini acilen durdurmaya, hedef odaklı yaptırımlar uygulamaya ve soykırımda rol oynayan İsrailli oluşumlarla her türlü teması kesmeye çağırdı.