CHP Mücadele Etti Geri Adım Atıldı

İktidarın Köy Kanunu’nu kılıf yaparak vatandaşın imarına çökme girişiminde ve TMMOB’un özerkliğine yönelik girişimler CHP’nin etkin muhalefeti sayesinde engellendi.

05 Aralık 2024 Perşembe 16:09
CHP Mücadele Etti Geri Adım Atıldı


CHP Grup Başkanvekili Emir, “Bakanlığın düzenleme yetkisinin kaldırılmış olması doğrudur,
isabetlidir, biz bundan dolayı da mutluyuz” derken, teklifi “zorba” kanun olarak değerlendiren
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu “Bu hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman
boyun eğmedi, boyun eğmeyeceğiz” dedi.
Türkiye’nin en büyük meslek örgütlerinden biri olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB) ve bağlı odalarının özerkliğine darbe vuracak düzenleme, CHP’nin girişimiyle
engellendi. Karasu, “Bu hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman boyun eğmedi, boyun
eğmeyeceğiz” dedi.
Adı “Köy Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan
“torba kanun” Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yerleşmeye, çevreye, yapılaşmaya,
belediyelere dair pek çok alanda kamusal denetimin zayıflatılmasına ve yetki gasplarına
ilişkin Anayasa’ya aykırı düzenlemelere yer verilen teklif, meslek odalarının da işlevsiz
kılınmasının önünü açmayı hedefliyordu.
Teklif içeriğinde yer alan parselasyon düzenlemesi değişti, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği (TMMOB) ve bağlı odalarının karar alma ve yetkilerine engel olacak girişim
engellendi.
BOYUN EĞMEYECEĞİZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, genel kurulda teklifin ikinci bölümü üzerine
konuşma yaparken, teklifin anayasaya aykırılıklarına ve TMMOB ile meslek odalarının
önemine dikkat çekti. 26 maddelik teklifin, 12 maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmiş olmasına rağmen, yine benzer veya aynı şekilde yeniden gündeme getirildiğini
belirten Karasu, “Biliyorum ki ikinci bölümde de çözemeyeceğiz çünkü sizin böyle bir
niyetiniz yok. Yaptığınız iş ilk günden yanlıştı, dün de yanlıştı, bugün de yanlış” dedi.
Teklifteki mühendis ve mimarlar meslek odalarının özerkliğini yok edecek düzenlemeye
dikkat çeken Karasu, şöyle devam etti.
“Onlardan görüş aldınız mı? Bırakın onlardan görüş almayı, yetmiş yıllık geçmişi, 700 bin
üyesi olan TMMOB'a herhangi bir bilgilendirme dahi yapmadınız. Şimdi, TMMOB'un
özerkliğine saldırıyorsunuz çünkü orada meslektaşlarım, İliç'ten Soma'ya maden facialarında,
Akkuyu'dan Sinop'a nükleer tehdide karşı halkın yanında duruyorlar, Çukurova'dan Filyos'a
yok edilen tarım alanlarını korumak için direniyorlar, Salda Gölü'nden Van Gölü'ne, su
havzalarına, kuzey ormanlarından Kaz Dağları'na ormanlarımıza sahip çıkıyorlar. İşte, siz
bunun için TMMOB'u hedef alıyorsunuz ama TMMOB susmaz, siz de susturamayacaksınız”
TORBA DEĞİL ZORBA KANUN
Teklifi “zorba” kanun olarak değerlendiren CHP’li Karasu, “Teklif zorba çünkü çok açık
vatandaşın imarına çökme maddeleri var. Kabaca, 1/1.000'lik imar planı marifetiyle mülkün
bir kısmını kamu hizmet alanı göstererek imarı öldürmeyi, bunun karşılığında imar hakkını

koruma adına vatandaşa başka bir yer göstererek yerinden etmeyi amaçlıyorsunuz. Yani
vatandaşın evine, arsasına çökmenin adı "imar aktarımı" olacak. İmar hakkı koruma kılıfıyla
da vatandaş yerinden yurdundan sürgün edilecek” dedi.
EVET DERKEN ANAYASA’YI HATIRLAYIN
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarına ve son olarak İmar Barışı adı kapsamında
kayıt altına alınan yapılara ilişkin olarak, yapının depreme dayanıklılığı hususu “malikin
sorumluluğundadır” düzenlemesinin yüksek mahkemeden döndüğünü hatırlatan Karasu,
“Yani yirmi iki yılda 11 kez imar affı çıkarıp, yapılan yapıların güvenliğini hiçe sayıp imar
affını bir seçim kampanyasına dönüştürmenizin hukuka aykırılığı bir kez daha tescillendi.
Kararda yapının sağlamlığı konusunda devletin yükümlülüğü olduğu vurgulanıyor; son derece
önemli ve yerinde bir karar. Sadece vatandaşların yaşam hakkını güvence altına almıyor, aynı
zamanda devletin deprem felaketindeki asli sorumluluğunu da vurguluyor. Riskli yapı
stokuyla karşı karşıya olan ülkemizde vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye atmaya yönelik
bir anlayışın asla kabul edilemeyeceğini ortaya koyuyor. Onun için, açın Anayasa'yı, bir kez
daha okuyun diyoruz. Buradaki düzenlemelerde de "evet" oyu verirken bir kez daha düşünün”
dedi.
DEPREMİ UNUTTUNUZ
Karasu, Yapı Denetim Kanunu’nun “delik deşik” edildiğini de belirtirken, şöyle devam etti:
“Bu kanunda yapılan son değişikliğin üzerinden daha iki yıl geçmedi; şimdi ne yapıyorsunuz?
500 metrekareye kadar inşaatlarda mal sahibine istediği yapı denetim firmasıyla anlaşma
hakkı tanıyorsunuz. Yani 5 katlı bir binayı, 4 adet villayı, 10 adet 1 artı 1 daireyi yapan
müteahhitlere "Yapı denetim firmasıyla gidin, siz anlaşın." diyorsunuz. Deprem ülkemizin
gerçeği, bu toprakların yüzde 92'si deprem tehlikesinde. Unuttunuz mu? Son depremde
53.537 vatandaşımız hayatını kaybetti, 100 binden fazla vatandaş yaralandı, sakat kaldı,
yüzlerce kayıp var. 10 binlerce vatandaşımız kara kışta teneke kutularda yaşamak zorunda.
Daha onlara verdiği sözleri yerine getirmediniz ama gözünüz öyle köreldi ki deprem bile
umrumuzda değil. İşte onun için yeni rantların, denetimsizliğin kapısını açıyorsunuz. "Yok."
diyorsanız, o zaman 2018 yılına kadar yapı denetim firmaları müteahhitler tarafından
seçilirken 2019 yılındaki değişiklikleri neden yaptık? Müteahhitlerin keyfiyetini önlemek için
yapı denetim firmasının elektronik dağıtım sistemiyle otomatik olarak belirlenmesini yine
sizler istemediniz mi? Şimdi yine sınır getiriyorsunuz. Hiç akıllanmıyor musunuz? Bakın, siz
bakmayın 500 metrekare kıstasına, 500 metrekare üzerindeki yapılarda ise otomatik sistemle
2 firma atanacak, müteahhit bunlardan biriyle anlaşacak. Yani sözün özü, denetim firmaları iş
almak için rekabete girecek, kim daha ucuz ve az denetim sözü verirse ihale onun olacak.
Hatırlayın, önceki Çevre Bakanı Özhaseki ne diyordu? "Müteahhitler ile yapı denetim
firmaları arasında ahbap çavuş ilişkisi oluşmuş, tadı kaçmış, binaları kimse denetlemiyor."
diyordu. Bunu söyleyen sizin bakanınız. Şimdi, birinci kuradan çıkan yapı denetim firması
sözleşmeyi bir hafta, on gün içinde onaylamazsa mal sahibi gidip ikinci firmayla sözleşme
yapacak. Şunu da belirtmek gerekir ki, 500 metrekare altındaki işler dağıtımdan çıkarılsa bile
kesinlikle havuz puanına eklenmelidir. Çünkü bu sayede yapı denetim firmaları eşit
koşullarda yarışmaya devam edebilirler”
YAPI DENETİMİNİ TİCARİ İLİŞKİLERE KURBAN ETMEYELİM

Teklifin bu haliyle ne yapı denetim firmalarını ne de müteahhitleri memnun edeceğini
vurgulayan Karasu, yapı denetimi hakkındaki kanunun temel amacının sağlıklı ve sağlam
yapıların bulunduğu, güvenli ve modern şehirlerin oluşturulması olduğunu belirtti. “Gelin,
ilgili her kesimin görüşünü alarak tüm sektörü kapsayacak bir düzenlemeyi hep beraber
yapalım. Yapıların denetiminin ticari ilişkilere kurban edilmesine fırsat tanımayalım” diyen
Karasu, “Yapı Denetim Kanunu'nda her şeyin bir alt sınırı var. Neden firmalarda çalışan
mühendislerin maaşlarına bir alt sınır koymuyoruz? Mühendisleri 25 bin liraya, 30 bin liraya
asgari ücrete niçin mahkûm ediyorsunuz? Mühendis mimar örgütlerinin özerkliğiyle
uğraşacağınıza meslektaşlarımızın özlük haklarıyla, ekonomik sorunlarıyla uğraşacağız.
TOKİ inşaatlarını da getirin yapı denetimlere tabi tutalım, onlar da havuzdan atansınlar, en
azından yapı denetim firmalarını da güçlendirelim. Müşavir firmalar aracılığıyla birilerini
zengin etmekten vazgeçin. Ayrıca, OSB'lerde tabii ki firmalara teşvik verin, firmaları
destekleyin ama bunu yapı denetim firmaları üzerinden gerçekleştirmeyiniz. Bir destek
verecekseniz yapı denetim firmalarının ücretini Bakanlık aracılığıyla karşılayın” dedi.
BELEDİYELERİ DEĞİL HALKI CEZALANDIRIYORSUNUZ
Teklifte belediyelerin haklarına yetki gaspı olduğunu da belirten Karasu, Kentsel Dönüşüm
Başkanlığının görev ve yetkisinin mahalli idarelerin özerkliğini ihlal edecek şekilde
düzenlendiğini belirtti. “Bu da Anayasa'ya aykırı zaten Anayasa Mahkemesi bu yüzden iptal
etti ama siz belediyelerimize iş yaptırmamak adına yanlışta ısrar ediyorsunuz. Belediyelerin
hakkını gasbederek bu yetkiyi Kentsel Dönüşüm Başkanlığına vermek istiyorsunuz. Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanları ile yenileme alanlarının belirlenmesine, bu alanların ilan
edilmesine yönelik süreçlere merkezî idare müdahale etsin istiyorsunuz. Yani yerelin değil,
merkezin sözü olsun istiyorsunuz. Yarın bir kez daha bu madde Anayasa Mahkemesinden
dönecek, aklınızca belediyelerimizi cezalandırmak istiyorsunuz. Daha geçen hafta
belediyelerin kaynaklarını kısmak için kararname yayınladınız. Düne kadar miktarını bile
hatırlamadığınız bu borçları CHP, belediyeleri alınca yeniden hatırladınız. Oysa bu hesabı
belediyeler, başkanlar değil, halk ödüyor; siz halkı cezalandırıyorsunuz. Belediyelerin
haklarını gasbederek nereye varmak istiyorsunuz? Bu yaptıklarınız milletin iradesini hiçe
saymaktan başka bir şey değildir. Mahkemelerle, yargı sopasıyla, kayyumlarla,
soruşturmalarla, davalarla sözünüzü geçireceğinizi zannediyorsunuz, çok yanılıyorsunuz”
dedi.
HANGİ TARİKAT HANGİ VAKIF?
Çevre Ajansıyla ilgili de yine Anayasa'ya aykırı maddeler olduğunu belirten Karasu, “ Çevre
Ajansına şirketlere ortak olma hakkı tanıyorsunuz. Bu şirketler kimlerdir? Hangi şirkete ortak
olacak Çevre Ajansı? Hangi tarikatın, hangi vakfın şirketiyle ortaklaştırmaya çalışıyorsunuz
Çevre Ajansını? Bundan da bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor. Özellikle bu şirketlerin
denetlenememesi, bu şirketlerin hesap verir olmaması, ajansın denetimden kaçırılması da
zaten Anayasa'ya aykırı. Siz denetim istemiyorsunuz, etkin denetimden sürekli kaçıyorsunuz;
öyle olmasaydı, Arap sermayesi için bu düzenlemenin içine RES'leri, GES'leri yapı
denetiminden kaçıran maddeyi koymazdınız” diye konuştu.
MUTLUYUZ
Genel Kurul’da teklif görüşmeleri sona ermeden önce, parselasyon ve TMMOB özerkliğine
müdahale maddeler için yeniden görüşme önergesi verildi. Maddeler için verilen önergeler ile

imar hakkı aktarımına konu parsellerin aynı il sınırları içerisinde olmasına ilişkin düzenleme
yapılarak şehircilik ve planlama esasları doğrultusunda uygulamalar yapılması sağlandı ve
TMMOB’a yönelik müdahalenin önü kapatıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, “Bu
hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman boyun eğmedi, boyun eğmeyeceğiz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de bu konuda “Bizim başından beri bu kanun teklifine,
özellikle 5'inci ve 9'uncu maddelere şiddetle itirazımız vardı. Bir kere daha kayıtlara geçirmek
isterim ki özellikle emsal artışlarının şehirler arasında yapılabilecek olması Hakkâri'den
İstanbul'a, Şanlıurfa Viranşehir'den Bodrum'a taşınabilecek olması kentlerimiz açısından son
derece tehlikeli sonuçlar yaratacağı gibi, aynı zamanda, kentleşme sorunlarımızı artıracak ve
bir rant transferi, servet transferine yol açabilecek bir gerçeklikti. Nihayet bu konuda bir
düzeltme yapılmış olmasından son derece mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Diğer
ikinci, bizim şiddetle karşı çıktığımız madde 9'uncu madde. 9'uncu maddede 2011 Anayasa
Mahkemesi kararının hilafına, o karara rağmen ve Anayasa 7'ye göre yasama yetkisinin ancak
Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu ve devredilemezliği ilkesine rağmen bir yasa
maddesiyle Bakanlığa mimarlık ve mühendislik meslek örgütlerinin mevzuatını yapma ve
denetleme yetkisini veriyordunuz. Bu, hukuk devletine başından sonuna kadar aykırı ama aynı
zamanda demokrasimizin temeli olan meslek örgütlerinin de tamamen Bakanlığın denetimine,
Bakanlığın yönetimine girmesi nedeniyle de anlamından sapacağı sonuçlar doğurabilecekti.
Dolayısıyla, burada da yine aynı şekilde bir düzenleme yapılarak bir tekririmüzakere
sonucunda yeni bir düzenlemeyle Bakanlığın düzenleme yetkisinin kaldırılmış olması da
doğrudur, isabetlidir, biz bundan dolayı da mutluyuz” dedi.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.