AKP iktidarının Suriye’deki iç savaşa doğrudan ve en başından
itibaren taraf olduğunu hatırlatan Kara, “AKP iktidarı, sınırlarımızı,
Suriye’deki silahlı grupların ikmal ve iaşesi için kullandı. Bunu
2011’den beri eleştirdik; insani, siyasi, sosyolojik ve ekonomik
sonuçlarını vurguladık. Fakat iktidar, bir şeyi sürekli göz ardı etti:
Sınır illerinde, özellikle Hatay’da, Suriye’deki etnik ve dini
topluluklarla akraba olarak yaşayan yurttaşlarımız var. Haritalar
üzerinde nokta, çizgi, renk olarak belirtilen yerler, bizim için, bir
hikaye, bir tanıdık, bir akraba, belki de bize ait bir parça demek.
Fakat iktidar medyasında, bu bağlar yok sayılarak, özellikle 8
Aralık’ta Esad rejiminin değişmesinden sonra, sosyal medyada
nefret söylemini de körükleyecek ifadeler kullanıldı. Özellikle
Alevilere ama Suriye’deki tüm etnik-dini gruplara yönelik yeni
tehlikelerin ortaya çıktığını söyledik. 14 yıldır dünyanın her
yerinden savaşmaya gelen bir cihatçı ordusunun oluştuğu
Suriye’de, bu grupların hemen silah bırakacağını düşünmek
safdillik olurdu. Hakan Fidan, İbrahim Kalın ve nihayetinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elbette, zafer sarhoşluğu içerisinde,
konuyla ilgili uyarılarımızı dikkate almadılar. Suriye’de bir küresel
cihatçı ağı varken, bunlar savaşmaktan başka bir şey
bilmiyorken, bize, ‘Rahat olun, uçan kuştan haberimiz var’ denildi.
Ancak ortaya çıktı ki uçan kuştan da burnumuzun dibinde hiçbir
zaman silah bırakmayan gruplardan da haberleri yokmuş.
Antakya ve Lazkiye arası yaklaşık 110 kilometredir. İktidar,

neredeyse bir saat mesafede neler olup bittiğini bilmeyecek
kadar gerçeklerden uzak” diye konuştu.
YILDIRIM KARA: İNSANİ YARDIM İÇİN HÜKÜMET İNİSİYATİF
ALMALIDIR
İktidarın dış politikasının yanlış bir stratejiye dayandığını
vurgulayan Kara, “AKP’nin dış politikası, hayali haritalar üzerinde
sınırlar çizip silmeye dayanan, tutarsız, hayali ve en tehlikelisi,
eleştirilemez bir dış politika. Bu dış politikada herkes bir kart, her
etnik ve dini grup olsa olsa bir cephe hattı planı. Suriye’deki
durumun hassasiyeti, bunun özellikle Hatay’daki olası sonuçları;
insanların akrabaları için göz yaşı dökmelerinin bu politikada yeri
hiç olmadı. Şimdi Suriye’de yeni trajedilerin yaşanmasını
önlemek için, oradaki diplomatik kanallarımız en etkin biçimde
kullanılmalıdır. Suriye genelinde ve yoğunluklu olarak sahil
bölgelerinde elektrik, su, gıda sıkıntısı had safhada; insanlar
korku içinde yaşamakta. Bunu düzeltmek için kapsamlı,
uluslararası toplumu da dahil ederek, bir insani yardım süreci
başlatılmalıdır. İktidar, tarihe bir etnik temizliğin suç ortakları
olarak geçmek istemiyorsa, bir an önce inisiyatif almak, insani
yardım süreci başlatmak zorundadır” dedi.