Yıldırım Kara: Mülki İdare Amirlerinin TSK’dan Yardım İsteyip İstemediği Açıklanmalıdır

Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, doğal afetler sonrasında gerçekleştirilen arama-kurtarma çalışmalarına dair yasal mevzuat hakkında yazılı bir basın açıklamasında bulundu.

22 Mayıs 2025 Perşembe 11:45
Yıldırım Kara:  Mülki İdare Amirlerinin TSK’dan Yardım İsteyip İstemediği Açıklanmalıdır


İstanbul’da 25 Nisan günü meydana gelen depremi hatırlatarak sözlerine
başlayan Kara, “İstanbul’da yaşanan 6.2 şiddetindeki son deprem,
afetlerle mücadele konusunda yeni bir tartışmayı zaruri hale getirmiştir.
7269 sayılı kanundaki bir madde, depremin ve dolayısıyla deprem
sonrasındaki arama-kurtarma çalışmalarının yapısının, kapsamının
yeniden önem kazandığı bugünlerde yeniden değerlendirilmeyi hak
ediyor. Kanunun ‘mükellefiyetler’ alt başlıklı bölümündeki 7’nci
maddede, ‘bölgelerinde veya civarında bulunan ordu, jandarma, kıta birlik
ve müessese kumandanları, hazarda, kendilerinden vali veya kaymakamlar
tarafından istenilecek yardımları üstlerinden emir beklemeksizin yapmaya
mecburdurlar’ ifadesi yer alıyor. 6 Şubat’ta, Doğal Afetler Arama
Kurtarma Taburu gibi, sadece afet durumlarında görev almak üzere
eğitilmiş birlikleri bulunan, çok büyük bir lojistik kapasiteye ve beceriye
sahip olan TSK’nın çalışmalara katılmasının engellenmesi, her halükarda
kayıpların artmasına sebep olmuştur. İlgili kanun maddesine göre, ordu
birliklerinden yardım isteyebilecek kişiler valiler ve kaymakamlar. 6 Şubat
günü, depremi yaşayan şehirlerde görev yapan başta valiler olmak üzere,
tüm mülki idare amirleri, TSK’dan yardım talebinde bulunup
bulunmadıkları konusunda kamuoyuna bir açıklama borçludur. Talepte
bulunmaları mı engellendi yoksa ne pahasına olursa olsun TSK’dan
yardım alınmaması yönünde bir direktif mi verildi, bunu açığa çıkarmak
gerekir. Çünkü olası bir İstanbul depreminde, daha önce arama-kurtarma,
enkaz kaldırma konusunda yeteneğini, rüştünü ispatlamış olan TSK’dan
yararlanmak kaçınılmaz olacaktır. Bu konuda şimdiden hazırlık yapmak,
yasal bir çerçeve oluşturmak gerekmektedir” dedi.
YILDIRIM KARA: TSK AFET SONRASI ARAMA-
KURTARMADA BAŞAT AKTÖR OLMALI

AFAD ve TSK arasında, deprem sürecinde eş güdüm sağlanamadığını
hatırlatan Kara, “AFAD’ın afetler esnasında ve sonrasında ne yapacağını,
hangi kurumlarla nasıl hareket edeceğini belirleyen önemli ve nedense
çok söz edilmeyen bir ‘Türkiye Afet Müdahale Planı’ mevcut; bu plan da
5211 sayılı Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliğine göre
hazırlanmış. Buna göre birçok bakanlık ve kurum, çeşitli görev ve
sorumlulukları yerine getirmek üzere çalışma gruplarında bir araya
getirilmiş. Bu çalışma gruplarının hiçbirinde Milli Savunma Bakanlığı veya
Genelkurmay Başkanlığı, ana çözüm ortağı, yani verilecek görevleri
yerine getirecek birincil unsur olarak belirlenmemiş. TAMP’a dayanak
teşkil eden 5211 sayılı yönetmeliğe göre, Milli Savunma Bakanlığının
afetler ve acil durumlarda birliklerin nasıl hareket edeceğini planlama, afet
sırasında gerekli görevleri yerine getirmesini sağlamak gibi sorumlulukları
var. 2010 yılından önce, EMASYA protokolü kapsamında da TSK’nın
kendisine ait bir Doğal Afet Yardım Planı mevcuttu ve Türk Silahlı
Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda doğal afetlerde ordunun ne yapması
gerektiğine ilişkin ayrı bir hüküm de vardı. Kamuoyuna yansıyan iddialara
göre darbe korkusu yüzünden belki de kurtarılabilecek durumda olan
binlerce yurttaşımızı kaybettik. Sadece deprem zamanı değil, herhangi bir
afette daha fazla can ve mal kaybı yaşanmaması için TSK, bir kez daha,
ulusal afetle mücadele sisteminde aktif bir rol üstlenmeli; afet sonrası
arama-kurtarma çalışmalarında başat aktör olmalıdır. Depremi siyaset
üstü görmek ve göstermek istiyorsanız, bu adımı atmakta tereddüt
etmemelisiniz. ” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.