CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anahtar Parti'yi ziyaret etti: "AK Parti'nin ülkeyi yönetme kapasitesinin kalmadığını görüyoruz"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM gündeminde bulunan infaz düzenlemesine ilişkin olarak, "Biz infaz yasasına yapıcı yaklaştığımızı, Covid affının zaten mevcut durumuyla anayasaya aykırı ayrımcılık içinde olduğunu ifade ettik. Ancak infaz yasasının son derece kötü, bir an önce getirilmiş ve iktidarın iyi yönetmediği teknik ve toplumsal bir sürece işaret ettiği ortada. AK Parti’nin ülkeyi yönetme kapasitesinin kalmadığını, adeta paçalarından 23 yıllık tecrübeye tezat acemilik aktığını hepimiz görüyoruz" ifadesini kullandı.

02 Haziran 2025 Pazartesi 14:26
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anahtar Parti'yi ziyaret etti: "AK Parti'nin ülkeyi yönetme kapasitesinin kalmadığını görüyoruz"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anahtar Parti'yi ziyaret etti. Ziyaretin ardından Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu ve Özel ortak basın açıklaması yaptı.

Özel, "31 Mart seçimlerinde 47 yıl sonra birinci parti olmamız ve elde ettiğimiz başarı kadar AK Parti’nin de ilk kez yenilgiyi tattığı, ilk kez ikinci olduğu bir süreci yaşamıştık” dedi. Özel, şunları kaydetti:

"Demokrasiye, iyi yönetime, hukuka dair şeyler yaşamıyoruz. Sonuçta biz siyaseti bu ülkedeki insanların aklına, vicdanına, irfanına güvenerek yapıyoruz. Bu kadar haksızlığa karşı Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçmişte çok inanarak, güvenerek, beklentilerle oy vermiş seçmenlerin de büyük bir hayal kırıklığı, ciddi bir sorgulama için de olduklarını biliyoruz. Tabii ki artık kale siyaseti bitti. CHP’nin varsa kaleleri o da millete feda olsun diyoruz. Milletindir bütün kaleler diyoruz. Bu anlamda baktığımızda seçmenin kutuplaşan, diğerini ötekileştiren, şeytanlaştıran bunun üzerinden kendi arkasını kalabalıklaştıran siyasete prim vermeyeceğini ümit ediyoruz. CHP’nin daha önce oyunu alamadığı çok önemli bir seçmen kitlesine 31 Mart’ta ulaştığı ve halen de devam ettirdiği gerçeğinin yanında Anahtar Parti gibi kilitli bir süreci çözeceği iddiasıyla ve iyi niyetiyle ortaya çıkmış bir siyasi harekete de çok ciddi olanaklar tanıyor. Bu noktada birbirimize başarılar diledik."

Ağıralioğlu ise ziyarete ilişkin olarak, "Hem memleket meselelerini konuşabildik, hem partimizin kuruluşundan itibaren sürecin içerisinde çektiğimiz zahmetlerin farkındaydılar. Nezaket ziyareti, hayırlı olsun ziyareti. Çok teşekkür ediyorum, çok kıymetli bizim için bu ziyaret. Bu vesileyle memleket şu an ne konuştuysa biz de istişare ettik” değerlendirmesini yaptı.

"Sayın Erdoğan’ın yaşamasına kimsenin itirazı yok ama hak vaki olana kadar asgari ücretlinin sürünmesine itirazımız var"

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, Erdoğan’ın "Kökleriyle bağı kopmuş toplumlar ayakta kalamaz. Biz bu ülkede yolcu değil, hancıyız. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. Şimdi onların hiç biri yok, arkalarına bakmadan kaçıp gittiler. Elhamdülillah dimdik ayaktayız. Emri hak vaki olana kadar da yine burada olacağız" sözlerinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Sayın Erdoğan'ın bu sözlerini bize dair değil de parti içine yönelik söylediğini biliyoruz. Yoksa işimiz gücümüz Erdoğan’ı yenmek, iktidarı değiştirmek, vatandaşın yüzünü güldürmek. Buna motiveyiz. Hak vaki olana kadar elbetteki Allah sağlık versin, Sayın Erdoğan’ın yaşamasına kimsenin itirazı yok ama hak vaki olana kadar asgari ücretlinin sürünmesine, emeklinin perişanlık çekmesine, gençlerin umutsuzluk çekmesine, suçsuz siyasetçilerin hapiste tutulmasına itirazımız var. Sayın Erdoğan Allah ne kadar ömür verdiyse o kadar ömrü en iyi şekilde, en sağlıklı şekilde sevdikleriyle geçirsin. Bizim derdimiz vatandaşın yakasından düşsün. Burada biz yolcu değiliz hacıyız meselesinde illa bize söylüyorsa ayıptır söylemesi biz hanı yapanız, hanı inşa edenleriz. O yüzden Lozan’a da hassasiyet göstermemiz, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Misak-ı Milli sınırlarına, üniter yapıya hassasiyet göstermemiz hancı ya da yolcu olduğumuzdan değil hanı inşa edenler olduğumuzdandır. Yol ve yolculuk meselesinde yolcu kendine çok önem atfederse bu kibre girer. Çünkü yol, yolcudan uludur. O yolu kendisi için inşa edilmiş ve esas olanın yolcu olduğunu düşünmeye başlarsa yolu yapanlara da açanlara da kendisine, arkadan geleceklere de kapar. Ön tarafa baktığında bu vefasızlıktır cumhuriyetin kurucuları için, demokrasiyi getirenler için, kendini siyaseten var eden daha önceki büyüklerine vefasızlıktır, arkadan gelenlere de itimatsızlıktır. Bir yolcu yolu kendine tarif ediyorsa o yolcuya yolun yolcudan ulu olduğunu hatırlatmak gerekir. Demokrasiyi tramvay diye görüp bugün işimize geldi bindik, işimize geldiğinde ineriz lafını, 31 Mart istasyonunda indiğini ve artık demokrasi tramvayında olmadığını hepimize her gün ispat ediyor zaten. Orada da vatman falan değiliz, o tramvayın raylarını döşeyeniz. O yüzden CHP bu tip polemiklerle hedef alabileceği ya da bir kendisi için avantajlı bir alana çekebileceği… Biz demokrasi fikrinin, sandık fikrinin sahibi olduğumuz için normal insan ömrü ile siyasi ömrü birbirinden ayırırız. Siyasi ömrü biçen de milletin ta kendisidir. Ne rakibiniz, ne halefiniz ne de selefiniz size ömür biçemez. Milletin kendisi ömür biçebilir."

"İşsizliği yönetiyorlar, çözmüyorlar"

Ağıralioğlu ise “Biz bu süreç içerisinde memleketin artık iyi yönetilemediğini, bu kadar büyük potansiyeli olan memleketin büyük potansiyeline siyasetin nezaret edemediğini düşünüyoruz. Değişim dönüşüm zamanının geldiğine inanıyoruz. Siyasette nesil değişiminin, Sayın Genel Başkan’ın nöbet değişimi de dahil buna, bizim şimdi itiraz ve iddialarımız da dahil buna. 20-25 yıl aralıklarla Türkiye’de jenerasyon, dil ve memleketin yeni mesuliyet alanı yeniden inşa ediliyor. Sadece bizim mevcut iktidardaki arkadaşlarımız biraz inatçı çıktılar. Onlar sebat ediyorlar, emri hak falan diyorlar. Bu arada memleketin sorunlarını eskiden çözmeyi vaad ediyorlardı şimdi sorunları yönetiyorlar. İşsizliği yönetiyorlar, çözmüyorlar” yanıtını verdi.

"Bu sürecin detaylandırılmış haritasında ‘pazarlık yok’ diyordunuz, şimdi niçin pazarlık yapıyorsunuz?"

Ağıralioğlu, çözüm süreci hakkındaki soruyu, "Terörsüz Türkiye diye sunulan bir şeye terörlü Türkiye diyecek kadar aklını yitirmiş insanlar değiliz. Bu memlekette herkes terörsüz bir Türkiye istiyor. Hükümetin siyasi sicili, hükümetin yanılma potansiyeli, daha önce yapmış olduğu hatalar bizi özellikle hükümetin tercihlerine karşı ihtiyatlı hale getiriyor. Hükümetin daha önce bunların hepsini denediğini, daha önce bu denediklerinden milletin hissesine bedel ödemek düştüğünü, siyaset bu bedelin altında ağır travmalar geçirdiğini, bu yüzden hükümetin her konuştuğuna ihtiyatla bakmamız gerektiğini söyleyerek sorular soruyorum: Neden şimdi başlıyorsunuz? Bu terörsüz Türkiye’ye sizi bu başlıkla taşıyan tehdit gerekçeniz nedir? Bu süreç daha önce planlanmış bir süreç midir yoksa bu aklınıza geldi de şimdi mi planlıyorsunuz? Sürecin detaylarını açıklayacaksınız. Bu sürecin detaylandırılmış haritasında ‘pazarlık yok’ diyordunuz, şimdi niçin pazarlık yapıyorsunuz, neyi konuşuyorsunuz? Bunları Meclise’de, millete de söyleyeceksiniz” diyerek cevapladı.

"Meclis’te tüm siyasi partilerin önemsendiği komisyon olmalı"

Özel ise konu hakkında “Tarihsel bir tutarlılık içinde Meclis’te tüm siyasi partilerin önemsendiği, Meclis’i ve milleti temsil eden en doğru yapıda bir komisyonun oluşturulduğu, bu komisyonun millete demokrasi getirecek komisyon olduğu, bu komisyonun tüm hassasiyetleri dikkate aldığı, millete verilemeyecek hesabın, tutulamayacak sözlerin değil hepimizin birden güvencelerinin dile getirildiği samimi bir çalışma olması gerekir. Böyle bir noktada CHP on yıllardır söylediği yerdedir. Al ver pazarlıklarının olduğu yerde ya da hiçbir pazarlık yok denilip şimdi hepsinin ortaya döküldüğü yerde bir yandan da ‘bir de anayasa bir de anayasa’ diye tekrar bir anayasa taleplerinin dile getirilmesini de ihtiyatla, dikkatle, temkinle ve her zamanki söylediğimiz gbi önce mevcut anayasaya uymak hatırlatmasıyla cevaplamak istiyorum” dedi.

"Bir şeylerin konuşulduğunui bir beklentinin yaratıldığını çok açık ve net bir şekilde görüyoruz"

İnfaz düzenlemesi hakkında DEM Parti’nin “Mevcut hassasiyet gözetilmeden hazırlandı, derin bir hayal kırıklığı yarattı” yorumu ve ardından MHP’li Feti Yıldız’ın Eylül-Ekim aylarını şaret etmesi soruldu. Özel şu yanıtı verdi:

"Önceden ne konuştular, ne yaptılar bilmem. Ama AKP yine bu süreci kötü yönetti. Çünkü bir bayram arefesinde infaz düzenlemesini konuşursanız özellikle bu düzenleme kapsamına girebilecek herkesin bırakın kendisini evlatlarını, anasını, babasını, ailesini umutlandırırsınız. Sonra bu beklentilerin karşılanmadığı yerde de bir toplumsal tepki, toplumsal rahatsızlık ortaya çıkar. MHP’nin Eylül işareti nedir bilmiyorum ama şöyle birşey konuşmak lazım. Geçmiş süreçlerde işte bütün Türkiye’yi bağıra çağıra, bizlere kızarak ‘terör örgütü silah bırakacak kayıtsız şartsız bunun dışında hiçbir şey yok’ sözünün sahiplerinin bugün AK Parti ve DEM arasında ‘beklentimiz karşılanmadı’ deyince araya MHP’nin girmesinden bir şeylerin konuşulduğunu. bir beklentinin yaratıldığını çok açık ve net görüyoruz. Biz infaz yasasına yapıcı yaklaştığımızı, Covid affının zaten mevcut durumuyla anayasaya aykırı ayrımcılık içinde olduğunu ifade ettik. Ancak infaz yasasının son derece kötü, bir an önce getirilmiş ve iktidarın da iyi yönetmediği teknik ve toplumsal bir sürece işaret ettiği ortada. AK Parti’nin ülkeyi yönetme kapasitesinin kalmadığını, adeta paçalarından 23 yıllık tecrübeye tezat acemilik aktığını hepimiz görüyoruz. Ben yıllarca Meclis’te görev yaptığım görevde hep şunu söyledim; af derken, infaz derken iki şeye dikkat edeceksiniz. Bir içerde olanların ve ailelerin duygu durumlarına, ikincisi suçtan zarar görenlerin ailelerin ve toplumun vicdanının gözetilerek dikkatli konuşulması gereken bir süreçtir."

Ağıralioğlu da “Anayasa bize lazımdır, hükümetimize anayasaya uyma ahlakı lazımdır. Yasaya uymayana Anayasa ne lazımdır. Anayasa kendilerine lazım olduğu yerde herkesin uymak zorunda olduğu bir metin. Muhalefetin işine yaradığını veya muhalefetin söylediklerine dayanak olduğunu gördüklerinde de kaldırılması gereken bir müessese gibi algılanıyor. Hukukla münasebeti bu dereceye düşmüş siyasal dilin anayasa konuşmaktan önce anayasayı nasıl konuşması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor” yanıtını verdi.

"Soruşturma ve bu konunun bütünün tamamı sonuç odaklı, sonuç doğuracak bir mesele değil"

CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı hakkında devam eden soruşturmaya ilişkin “Mutlak butlan kararı verilirse CHP’nin bir yol haritası olacak mı? Yakın zamanda Kılıçdaroğlu ile bir görüşme yaptınız mı?” sorusuna Özel şöyle yanıt verdi:

“Sayın Genel Başkanın bu soruyu burada cevaplamak isteyeceğimizden çok memnun olmayacağını düşünürüm ben. Çünkü bir başka siyasi partinin iç meselesi gibi konuları. Sadece şunu söyleyim, ilk günden beri aynı değerlendirmeyi yapıyorum. Soruşturma ve bu konunun bütünün tamamı sonuç odaklı, sonuç doğuracak bir mesele değil. Bu süreç odaklı bir mesele. CHP’yi tartışılır kılmak ve bunu akşam televizyon programlarında yoksulluk, işsizlik, dış politakadaki zafiyet konuşulmasın, Trump’ın Gazze’yi kumarhaneler merkezi yapma bahanesiyle Avrupa’ya yüz yıl yetecek hidro karbon yataklarına çökme planları konuşulmasın, Büyük Ortadoğu projesinin 2.0 versiyonu, Erdoğan’ın orada yeniden üstlendiği pozisyon konuşulmasın diye yeni bir gazetecilik ekolüyle bu meseleler konuşulsun isteyenlerin sonuç odaklı değil süreç odaklı meselesidir.

"Kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi beklemesin"

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden greve ilişkin soruyu da Özel, “Sonuçta sendikal örgütlenme bizim çok arkasında durduğumuz haktır. Bu hak da ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur. Ancak toplum, yani siyaset de, bu sendikal siyaset mücadele de bizim yaptığımız siyaset de makule göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler bundan uzaklaştıkça makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi de kaybetmeye başlarsınız. Ben kimseye nasıl hakkını savunacağını söyleyemem veya işine karışmam ama haklılık zeminin terk edip çok uçlara savrulduğunuzda bu sefer toplumsal desteği kaybetmeye başlarsınız. Ben yıllarca hak savunuculuğu, meslek örgütü yöneticiliği yaptım. Kendi tecrübelerimden hareketle kamu vicdanında, işçinin ve onun taleplerinin destek görmesi gerekirken bu bu kadar eleştiriliyorsa o zaman bir dönüp bakmak lazım biz bir yerde kantarın topuzunu kaçırdık mı diye. Ya da geçmişte kantarın topuzu kaçtı şimdi bunu bir fırsat, daha da ileriye götürmeye çalışalım diye. Bir düşünmek lazım bunu. Kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi beklemesin ama nasıl oranın hakları varsa belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye başkanı eldiveni eline geçirmiş çöp toplarken sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın. Bir başka işçi getirir, sendikasız işçi grubunu anlık ücretlendirir ve o çöpü toplatırsanız bu yasaya aykırıdır, bunu yapamazsınız. Ama bugün İzmir halkı çıktı kendi evinin önündeki çöpü kaldırdı, İzmir halkına mı grev kırıcı diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas, CHP örgütlenme özgürlüğünün teminatı bu işi Türkiye’ye getirmiş, tanıştırmış, savunmuş bir partidir. Nezaket, kurallar, kanunlar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Bir çözüm mutlaka bulunacaktır" ifadeleriyle yanıtladı.

Son Güncelleme: 02.06.2025 14:43
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.