ÇYDD: “Af adı altında gerçekleştirilen tahliyeler; özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır”

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), “Af adı altında, suçun niteliği ve toplumsal etkileri gözetilmeden gerçekleştirilen tahliyeler; yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır. Kamusal güvenliği öncelemeyen, risk analizi yapılmadan hayata geçirilen her düzenleme, yeni şiddet döngülerinin önünü açmaktadır” açıklamasını yaptı.

30 Aralık 2025 Salı 10:30
ÇYDD: “Af adı altında gerçekleştirilen tahliyeler; özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır”

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), “Af adı altında, suçun niteliği ve toplumsal etkileri gözetilmeden gerçekleştirilen tahliyeler; yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır. Kamusal güvenliği öncelemeyen, risk analizi yapılmadan hayata geçirilen her düzenleme, yeni şiddet döngülerinin önünü açmaktadır” açıklamasını yaptı.

ÇYDD tarafından 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevinden tahliye edilen bir erkeğin serbest kaldığı gün bir kadını öldürmesine ilişkin yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Türkiye’de yürürlüğe giren 11. Yargı Paketi ile birlikte, ‘af’ niteliği taşıyan düzenlemeler kapsamında binlerce suçlunun tahliye edilmesi, kamuoyunda derin bir güvensizlik yaratmıştır. Toplumsal güvenliği doğrudan ilgilendiren bu süreç, ne yazık ki daha ilk günlerinde geri dönüşü olmayan sonuçlar üretmiştir. Uyuşturucu ticareti suçundan tahliye edilen bir erkeğin, serbest bırakıldığı gün 28 yaşındaki bir kadını katletmesi; plansız ve denetimsiz yürütülen bu tür düzenlemelerin ne denli ağır bedeller doğurabileceğini açık biçimde göstermektedir.

Suçla mücadelede temel ilkenin cezasızlık değil, hukukun üstünlüğü ve toplumun korunması olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Af adı altında, suçun niteliği ve toplumsal etkileri gözetilmeden gerçekleştirilen tahliyeler; yalnızca adalet duygusunu zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda özellikle kadınlar için yaşamı doğrudan tehlikeye atan bir ortam yaratmaktadır. Kamusal güvenliği öncelemeyen, risk analizi yapılmadan hayata geçirilen her düzenleme, yeni şiddet döngülerinin önünü açmaktadır.

Bugün gelinen noktada, 2025 yılı içerisinde en az 446 kadının, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu sayı; sistematik bir eşitsizlikten, yetersiz koruma mekanizmalarından ve kadınların yaşam hakkını öncelemeyen politikalardan beslenen yapısal bir soruna işaret etmektedir. Kadın cinayetleri, yalnızca bireysel suçlar değil; hukuki, toplumsal ve siyasal sorumluluk alanlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce geri dönülmeli; kadınlara yönelik şiddeti önleyen, suçu karşılıksız bırakmayan ve kadınların yaşam hakkını koruyan bütünlükçü politikalar kararlılıkla hayata geçirilmelidir. 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, kadınların özgürce konuşabildiği, düşünebildiği, üretebildiği ve korkmadan yaşayabildiği bir dünya için mücadeleyi sürdürüyoruz. Adaletin, eşitliğin ve yaşam hakkının savunucusu olmaktan vazgeçmeyecek; hukukun gerçekten toplumdan yana işletildiği bir düzen için sorumluluk almaya devam edeceğiz. Toplumsal eşitlik, ancak kadınların şiddetten arınmış, özgür ve güvende olduğu bir yaşamla mümkündür.”

Son Güncelleme: 30.12.2025 13:29
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.