CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Maltepe Belediyesi tarafından düzenlenen Maltepe Ekonomi Forumu'nda konuşuyor. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından başlıklar şöyle:
"Her şeyi ben bilirim mantığından çıkarak sorunları hep beraber çözebiliriz mantığını ortaya çıkarmamız lazım. Eğer bir ekonomi kurumsallaşmışsa sıfırdan başlangıca ihtiyacımız yok.
Tek başına iktidar olanların bir süre sonra siyasetten çekildiklerini görüyoruz. CHP dışında iktidar olup sonra varlığını sürdüren parti hemen hemen hiç yok. Bunun da sorgulanması lazım. Biz bu siyasal yapıyı böyle sürdürecek miyiz? Siyasette liyakatin olmaması başka bir soruyu gündeme getiriyor. Devlette de liyakatin bozulduğunu görüyoruz.
Siyasi partiler yasası kimden miras kaldı bize? Bir darbe yasasından. Biz buna darbe hukuku diyoruz. Darbe hukukunu içinde barındıran yasaların bundan arındırılmasını istiyoruz. Biz CHP olarak öteden beri, gerçekten de çağdaş anlamda demokrasi savunuyoruz, savunmak zorundayız.
Batı standartlarında, AB’ye üye olmak istiyoruz. Neden bizim insanımız üçüncü sınıf demokrasiye mahkûm ediliyoruz. Hakkımız birinci sınıf demokrasi. Demokrasiden yana olan güçlerin bir araya gelip demokrasiyi inşa etmeliyiz.
Türk ekonomisi değer yaratma konusunda içe döndü. Neden siyasal iktidar inşaatı kutsadı? Bu sorunun yanıtı siyasetin finansmanından bulmalıyız.
İktidarın çıkmaz sürecin içine girdiği noktadır. Yolsuzlukların da içselleştirildiğini bu süreçte görüyoruz. Toplum neden yolsuzluklar konusunda duyarsız hale getirildi. Devlet başkanının yolsuzluktan pay alması makul karşılanmaya başladı.
Yasaya bile gerek istemiyorlar. ‘Ben yaparım’ diyorlar. Örnek mi istiyorsunuz? Tank Palet Fabrikası. 20 milyar dolarlık fabrika 25 yıllığına parasız verildi. Müslümanız diyenler var. Yolsuzluk ne, kul hakkı ne? Siyasetçi hesap vermeye gerek bile duymuyor. Siyasetin yozlaşmasının tepesinde bu var.
İnşatta rantı yaratan büyük oranda kayıt dışılıktır. Tapu kayıtlarının yüzde 90’ı doğruyu yansıtmıyor. En büyük rant ve gelir buradan. Siyasal iktidardan buradan besleniyor. Kayıt dışılık üzerinden durulması gereken en önemli konulardan biridir. İstihdamda kayıt dışılık vardır.
Vergi kaçırmanın toplumsal maliyeti var. Kişinin ve ailesinin geleceğini elinden alıyorsunuz. Bu konu üzerinden de ayrıntılı durmak gerekir. Sendikalaşma felsefesi de yitirildi. Sendikalaşma önemli. AR-GE’den söz edildi. Bazı akademisyen arkadaşlarımız Türkiye’den üretilen malların çoğunun Orta Doğu’ya hitap edildiğini belirtti. AR-GE’ye daha fazla kaynak aktarılması gerektiği söylendi. Kaynak ayırmayan kim, siyasal iktidar. İnşaat varken neden AR-GE’ye kaynak ayırsın.
Türkiye’de var olan 100’ün üzerindeki üniversite gerçekten üniversite mi? Üniversite bilgi üretmezse katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceksin? Üniversitelerin neredeyse bilgi üretmesi yasaklanıyor. Sizden farklı düşünün akademisyenleri KHK ile atarsanız nasıl bilgi üretilecek. Akademik dünya özgürce düşünmek ve araştırmak için yabancı bir ülkeyi düşünüyorsa oturup birlikte düşünmemiz lazım. Bunu hep birlikte düşünmesi gerekecek. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesinden uzak durmamız gerekir.
Bu ülkede hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Ben bunu söyleyince kızıyorlar. Her an herkes gözaltına alınabilir mi alınabilir, avukatınız bile neden gözaltına alındığınızı bilemez.
‘Onlar cezalandırılacak’ diyor sen hâkim misin? Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde yeni arayışların rotasını belirlemeye çalışıyoruz. Yarın sabah Türkiye’de ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Eskiden planlama teşkilatı vardı. Bir gelecek hedefi konurdu toplumun önüne.
Vergilemek için siyasi iradeye ihtiyaç var. Siyasi iktidar ranttan besleniyorsa o alan vergilenmez. Kapsayıcı ekonomiden bahsettik. Eğitim kişiye sınıf atlatır. 4+4+4 sistemi geldi parlamentoya, bu kanun teklifini veren 5 milletvekilinin hiçbiri eğitimci değil. Kalkınma planında, hükûmet programında yok, bir kişinin arzusu nedeniyle parlamentoya geldi. İsterdik ki akademik kadro daha fazla sesini çıkarsaydı. Kendi çocuklarımızı denek olarak kullandık. Bir ülkeyi geri bırakmak istiyorsanız o ülkenin eğitim sistemini bozmak yeterli. 4+4+4 çıkmasın diye çok çabaladım. Çocuğunu okula gönderen hiçbir anne ve baba eğitimden memnun değil. Asıl kaynak ayırmamız gereken yere kaynak ayrılmıyor.
Devlet sosyal güvenlik haklarını sağlayan koşulları karşılar. Bugün yapılan sosyal yardımlar hak temelli değil lütuf temelli. Böylece sosyal yardımlar iktidarda kalmanın bir aracı olarak kullanılıyor. Hak temelli anlayışı sendikalar, STK'lar ile oluşturacağız. Sendikalar bile bunun farkında değil. Sendikalar 102 sayılı sözleşmeyi bile yeterince bilmiyor. Parlamento 1974 yılında bunu kabul etti. Kişinin doğumundan ölümüne kadar herkesin sosyal güvenliğini karşılıyor yasa. Aile sigortası neden uygulanmıyor? Bunun üzerinde de akademik dünyanın durması lazım."
(T24)