Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim’deki TBMM açılış konuşmasında, ‘enflasyonla mücadelenin başarıyla sürdüğünü, enflasyonun düşüşe geçtiğini ve yılsonunda yüzde 30’un altına ineceğini’ ifade etmesinden 48 saat sonra 3 Ekim’de TÜİK’in açıkladığı rakamlar hem Cumhurbaşkanını hem de üçüncü yılına giren dezenflasyon programını tekzip etti.
Merkez Bankası enflasyonun belli olmasının ardından yayınladığı ‘Eylül Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda, ‘Tüketici enflasyonunda ana eğilimin eylül ayında yükselişe geçtiğini’ belirterek dezenflasyon programının kesintiye uğradığını itiraf etmek zorunda kaldı. Eğitim ve gıda fiyatlarındaki artışların enflasyonu yukarı çektiği vurgulanan raporda, ‘olumsuz hava koşullarının gıda enflasyonunda aylık yüzde 4,62 ve yıllık yüzde 36,06 artışta etkili olduğu’ vurgulandı.
Üç yıldır düşürülemeyen enflasyona her ay başka bahane, maaş zamları, asgari ücret, israf
Ekonomi yönetimi üçüncü yılına giren dezenflasyon programına rağmen bir türlü düşürülemeyen ve ‘tek hane’ hedefi 2023’ten bu yana önce 2025’e, sonra 2026’ya ve son olarak 2027’ye ertelenen enflasyona her ay farklı bahaneler üretiyor. Bakan Şimşek göreve başladığı 2023 Haziran’ında ‘Ekonomide rasyonel politikalara geçileceğini’ ilan ederek, enflasyon artışının nedeninin; ‘maaşlara geçmiş enflasyona göre zam yapılması, asgari ücretin yüksek olması ve yılda iki kez artırılması, yüksek maaş nedeniyle tüketim harcamalarının enflasyona yol açması olduğunu’ öne sürdü.
Bu yüzden de IMF ve Moody’s tarafından önerilen maaş zamlarının ‘hedef enflasyona göre yapılması’ sürecine geçildi. 2023 sonunda yüzde 64,77 olan yıllık enflasyona karşılık 17 bin liralık yeni asgari ücret zammı bunun 15 puan altında tutularak yüzde 49 oldu. 2024 sonunda yüzde 44,38 oranında gerçekleşen yıllık enflasyona karşılık, asgari ücret zammı yüzde 30 oranıyla enflasyonun 14 puan altında tutuldu. Memur ve emekli maaş zamlarında da aynı senaryoyla hedef enflasyona göre yüzde 11-15 oranında zamlar yapıldı. Kamu kesimi toplu sözleşmelerinde de hedef enflasyon esas alınarak 2026-2027 zamları yüzde 11, yüzde 7, yüzde seviyelerinde tutuldu. Ancak ilan edilen enflasyon hedefleri üç yıldır tutmadığı gibi sürekli şekilde yukarı yönlü revize ediliyor. Milyonlarca çalışanın, memur, işçi, emeklinin mağdur olacağı bugünden çok açık ortada.
Maaş zamlarının düşük tutulması, ücretlerin açlık ve yoksulluk sınırının altına inmesine rağmen enflasyon düşmedi. Bu kez kamuda tasarruf ve dezenflasyonla mücadele programına paralel şekilde maliye politikaları bahanesi ortaya atıldı. Bakan Şimşek yayınladığı tasarruf genelgelerine uyulmasını sağlayamadığı gibi başında bulunduğu bakanlığın maliye politikalarında da etkili olamadı. Yüksek bütçe açıkları, yüksek faizli hazine borçlanmaları, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere kamu harcamaları ve israfta artış, bütçe ödeneklerinin sürekli şekilde aşılması katlanarak sürüyor.
Nisan alındaki don felaketi 5 ay sonra eylül enflasyonuna bahane oldu
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, eylülde yeniden yükselişe geçen enflasyona ilişkin yaptığı paylaşımda don felaketi, kuraklık ve eylülde okulların açılması nedeniyle gıda ve eğitim harcamalarındaki artışı gerekçe gösterdi. Nisan ayında 36 ilde yaşanan don felaketi özellikle sebze-meyve üretimine ciddi hasar verdi. Felakete uğrayan üreticilere henüz doğru düzgün destek verilmemesine karşılık, nisan ayındaki don felaketi ve aylardır süren kuraklık beş ay sonra eylüldeki enflasyon yükselişinin bahanesi oldu.
Eylül ayında okulların açılmasıyla eğitim harcamaları, kırtasiye, okul ve servis ücretlerinin aylık enflasyonda etkili olduğu biliniyor. Bu her yıl eylül ayında yaşanan rutin bir süreç. Ancak Bakan Şimşek’in bu rutini dile getirmesi, enflasyonla mücadeledeki başarısızlık karşısında üretilecek fazla bahane kalmadığını gösteriyor.
Bakan Şimşek sadece son üç ayda enflasyon açıklandıktan sonra yaptığı değerlendirmelerde farklı farklı bahaneleri şu şekilde dile getirdi:
Temmuz (yüzde 2,06); ‘Dezenflasyon süreci hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemektedir. Enflasyon 44 ayın en düşük seviyesinde’
Ağustos (yüzde 2,06); ‘Dezenflasyon süreci kesintisiz devam ediyor. Ağustosta yıllık enflasyon geçen yılın Mayıs ayına göre 42,5 puan gerileyerek yüzde 33’ün altına indi.’ Eylül (yüzde 3,23); ‘Eylülde yüksek gerçekleşen aylık enflasyonda gıda fiyatları belirleyici oldu. Zirai don ve kuraklık kaynaklı gıda enflasyonu uzun dönem eylül ayı ortalamasının 3 puan üzerinde gerçekleşti’
Merkez Bankası’nın bahanesi yastık altı altın endişe ve TL’ye güvensizlikle 500 milyar dolara çıktı
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise Bakan Şimşek’in aksine altına yönelik talebin yüksek olması ve yastık altındaki kayıt dışı altınların 500 milyar dolara ulaşmasının enflasyona yol açtığını, enflasyonla mücadeleyi aksattığını savundu. Yıllardır yastık altında yüz milyarlarca dolarlık altın ve döviz tasarrufunun olduğu ve bunun ekonomiye kazandırılacağı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi yönetimi tarafından defalarca gündeme getirildi. Buna karşılık, izlenen ekonomi politikalarına güvensizlik, siyasi ve ekonomik belirsizlikler, sıkça değişen Cumhurbaşkanı kararlarıyla ortaya çıkan öngörülemezlik, TL’ye güvensizlik, hukuk ve yargıdaki olumsuz tablo, şirketlere, mal varlıklarına, banka hesaplarına el konulması vb. yastık altı ve yer altı ekonomisini her geçen gün büyütüyor. İktidara ve izlenen politikalara güvensizlik tasarruf ve servet sahiplerini daha güvenli gördükleri altına yatırım yapmaya ve bu yatırımları sistem dışına çıkartarak yastık altına yönlendiriyor.
Bu güvensizlik 2018’de eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 200 milyar dolar olarak ifade ettiği ve ekonomiye kazandırılacağını açıkladığı yastık altı altın ve dövizleri, Başkan Karahan’a göre 7 yılda 300 milyar dolar artışla 500 milyar dolara yükseltmiş. Ocak ayındaki maaş ve ücret zamlarının tutturulması olanaksız görünen yüzde 28,5 oranındaki yılsonu enflasyon hedefi esas alınarak belirlenmesi ve bunun için yeni bahaneler üretilmesi ekonomi yönetimi açısından elzem hale gelirken, 2026’da kitlesel yoksullaşma ve yastık altı ekonomisi daha da büyüyecek.