TEİS Genel Başkanı Nurten Saydan, 25 Eylül Dünya Eczacılar Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaparak, eczacıların yaşadıkları sorunlara değindi. Eczacıların ve hastaların yürürlükte olan bazı uygulamalar nedeniyle ilaca erişimde ciddi mağduriyetler yaşadığını belirtti. "Eczanelerimizdeki ilaç yoklarının, ekonomik kaygıların ve kontrolsüz bir şekilde açılan eczacılık fakülteleri sorununun son bulmasını istiyoruz" diyen Saydan açıklamasında şunlara yer verdi:
"İlaç Fiyat Kararnamesinin günümüz ekonomik şartlarına uygun olarak güncellenmesi gerekiyor"
"Türkiye’de birçok ilacın temininde sıkıntı yaşanıyor. Bunların arasında hayati öneme sahip kanser ilaçları, kanserde ağrıyı kesen ilaçlar, hormon ilaçları, östrojen bandı, antibiyotikler, tüp bebek tedavisinde kullanılan yumurta çatlatan iğne, çocuk psikiyatri, venöz yetmezlik, Parkinson ilaçları da bulunuyor. Bu ilaçların bulunamamasının en önemli ve yegâne sebebi ilaç euro kurudur. Euro kurunun 48,94 liraya ulaşmış olduğu ekonomik gerçeğine karşın Bakanlık tarafından ilaç fiyatları belirlenirken baz alınan Euro kuru halen 21,67 liradır. Yani güncel Euro kuru, ilaç Euro kurunu ikiye katladı."
Türkiye genelinde eczacıların artan maliyetler ve bulunamayan ilaçlardan dolayı zor günler geçirdiğini ve sektördeki birçok eczaneyi ekonomik bataklığa düşürdüğünü belirten Saydan, "Elektrik, kira ve personel giderleri gibi sabit masrafların yanı sıra, ilaç fiyatlarının döviz kurundaki dalgalanmalar karşısında sabit kalmaması eczacıları zorluyor. Eczacılar, mesleklerini icra etmeye çalışırken üst üste gelen ekonomik sorunlar nedeniyle işletmelerini ayakta tutmak için kredi üstüne kredi çekerek çarkı döndürmeye çalışıyorlar. İlaç Fiyat Kararnamesinin günümüz ekonomik şartlarına uygun olarak güncellenmesi gerekiyor" ifadelerini kaydetti.
"Özellikle son iki yılda özel üniversitelerdeki kontenjan sayıları artış göstererek yüzde 78 arttı"
Eczacılık fakülte sayısında yaşanan hızlı artışın eğitim kalitesi olumsuz yönde etkilediğini, mezun sayısının kontrolsüz biçimde artmasının da eczacılıkta işsizlik sorununu derinleştirdiğini söyleyen Saydan, "1997 yılına kadar 7 tane eczacılık fakültesi varken, şimdi bu sayı 58 oldu. Eğitim veren eczacılık fakültelerinden ise sadece 16’sı tam akredite eczacılık eğitimi verirken, ne yazık ki diğer fakültelerin büyük kısmı yeterli akademik kadroya ve fiziksel altyapıya sahip değil” diyerek şöyle devam etti:
"Özellikle son iki yılda özel üniversitelerdeki kontenjan sayıları artış göstererek yüzde 78 arttı. Bununla beraber devlet üniversitelerindeki kontenjan sayılarındaki yüzde 38’lik azalma sektör için olumlu bir durum gibi görünse de mevcut kontenjan sayıları hayli fazla. Özel üniversitelerde 2025 yılı kontenjan sayısı 1685 iken, devlet üniversitelerindeki kontenjan sayısı ise 1773. Mesleğimiz için eczacılık fakültelerine öğrenci alım kontenjanlarının ülke ihtiyacına göre azaltılması, eczacılık lisans programına yerleştirme başarı sıralaması barajının en az 50 bine yükseltilmesi, yeterli öğretim üyesi ve teknik altyapısı olmayan eczacılık fakültelerinin kapatılması veya öğrenci alımının durdurulması, akreditasyon sürecine girmemiş veya başarısız olan fakültelerin eğitim vermesinin sınırlandırılması, eczacılık eğitimine yönelik denetim, gözetim ve kalite güvence mekanizmalarının güçlendirilmesi gibi düzenlemelerin hayata geçirilmesi hem eczacılık mesleğinin geleceği hem de toplum sağlığı için çok önemli."
"Eczane eczacıları olarak artık bu duruma 'dur' denilmesini istiyoruz"
Takviye edici gıda konusuna da değinen Saydan, "takviye edici gıda" veya "bitkisel ilaç" adıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsat verilerek satışa sunulan ilaçların vatandaşın sağlığı için Sağlık Bakanlığı kontrolüne geçmesi gerektiğini belirterek, "Tarım ve Orman Bakanlığı ruhsat ve satış izni ile zayıflama, cinsel performans arttırıcı, saç dökülmesini engelleyici ürünlerden tutun da bütün vitamin, kolajen, hormon ve mineralleri içeren ilaçlar ülkemizde market, bakkal, pazar, benzinliklerde satılıyor. Şaşırtıcı bir şekilde Tarım ve Orman Bakanlığı izni ile firmalar ilaç yapıyor. Ancak, isminin içinde tarım geçmesi ve bu ilaçların isimlerine 'takviye edici gıda' denilmesi bunların ilaç olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Biz eczane eczacıları olarak artık bu duruma 'dur' denilmesini istiyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığının milyarlarca lira ceza yazması bu taklit veya tağşiş yapılmasına engel olamadığı için, artık ruhsat vermekten vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü bu görev Sağlık Bakanlığı’nın, Türkiye’de her türlü ilaç verme ve satma görevi de biz eczane eczacılarınındır" ifadeleri kaydetti.