GÜRER’DEN TARIMDA ZİRAİ DON VE KURAKLIK UYARISI

Zirai donun özellikle bahçe ürünlerinde büyük kayıplara neden olduğunu belirten Gürer, “Elma, üzüm, kayısı, ceviz ve badem gibi bahçe ağaçlarında bu yıl, geçmiş 50 yıla oranla rekolte kayıpları aşırı derecede gerçekleşecek. Bazı ağaçlarda yapraklanma başlamış olmasına rağmen çiçek olmadığı için ürün yok. Ancak cevizde çoğu bölgede yaprak bile yok. Ceviz ağaçlarının büyük bir bölümünün ürün verme olasılığı ortadan kalkıyor,” diye konuştu.

"İKİ YILLIK KAYIP OLUŞTU"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, özellikle Amasya elmasında yaşanan soruna dikkat çekerek, “Bölgemizde misket elması, belli bölgelerde var. Amasya olarak da bilinen bu elma bir yıl verir, bir yıl vermez. Bu yıl verim dönemiydi. Ancak bu yıl ürün vermediği için gelecek yıl da vermeyeceğinden, iki yıllık bir kayıp oluşmuş durumda” ifadelerini kullandı.

Kuraklık konusuna da değinen Gürer, “Beklenen yağışlar gerçekleşmedi. Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yayımlanan fenolojik değerlendirmelere göre kuraklık durumu iyi değil. Buğdayda rekolte kaybı bu yıl bekleniyor. Bazı bölgelerdeki kar yağışları buğdaya fayda sağladı ancak diğer bölgelerde sorunlar devam ediyor” dedi.

KURAKLIK İLE KAYIPLAR DAHA DA ARTIYOR

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Kuraklığın etkisi verim kaybını artırıyor. Eğer sulu tarım yapılmışsa dönüm başına 400 kilo civarında ürün alınırken, kuru tarımda TÜİK ortalaması 270 kilo. Bölgem itibarıyla bu dönemde dönüm başına 50 ile 100 kilo arasında ürün alınması olası görülüyor. Bu, çok önemli bir kayıp demektir. İlacı, gübresi, tohumu, mazotu, işçiliği ve tarla kirasının arttığı bir dönemde, çiftçiler bu yolla önemli kazanç kaybına uğrayacaklar,” ifadelerini kullandı.

"KANUN TEKLİFİMİZİ MECLİS’E SUNDUK"

Gürer, tarım sektöründeki krizlere çözüm önerilerini de paylaştı. “Kuraklığı ve donu dikkate alarak bir kanun teklifini Meclis’e sunduk. Tüm çiftçi borçları en az üç yıl süreyle ötelenmeli ve faizleri silinmeli. Ayrıca bahçesinde gelir olmayan, ilaç ve gübre alamayan çiftçilere kredi desteği sağlanmalı. TARSİM’in üreticiyi destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.

TARSİM’in mevcut uygulamalarını eleştiren Gürer, “TARSİM, üreticinin ürün ortağı gibi davranmak yerine, üreticinin yanında olacak bir kimliğe kavuşmalıdır. ‘ÇKS yok, TARSİM’i yok, ben buna destek vermiyorum’ demek, oradaki ağacın ve ürünün yok olmasına göz yummaktır” dedi.

"ÇİFTÇİNİN ELİNDEKİ ÜRÜN EDERİNE ALINMALIDIR"

Ömer Fethi Gürer, kamu kurumlarının çiftçiye destek olması gerektiğini vurgulayarak, “Toprak Mahsulleri Ofisi başta olmak üzere tüm kamu kurumları, çiftçinin yanında ticari işletme gibi değil, kamu kuruluşu gibi sahiplenici bir yaklaşımla hareket etmelidir. Cumhurbaşkanlığı yıllık programına göre, 2025 yılında TMO’nun alacağı buğday miktarı 2,5 milyon ton olarak planlanıyor. Bu, tüccara piyasanın bırakılması anlamına gelir. Bunun yerine çiftçinin elindeki ürün maliyetler hesaplanarak ederine alınmalıdır” ifadelerini kullandı.