Emekliden ültimatom geldi!

Emekliden ültimatom geldi!

14 Aralık 2016 Çarşamba 17:20
Emekliden ültimatom geldi!
Tüm Emekliler Sendikası Genel Başkanı Veli Beysülen, yazılı bir açıklama yaparak hem 2017 yılı mali bütçesini eleştirdi, hem de emeklilerin rahat bir yıl geçirebilmesi için alınması gereken "acil önlemler paketini" açıkladı. "Savunma ve güvenlik harcamalarının 2017 merkezi bütçesinin yüzde 11’ini oluşturmasının temel nedeni, AKP’nin içeride ve dışarıda izlediği güvenlik, şiddet ve çatışma politikalarıdır" tespitini paylaşan Beysülen'in açıklaması şöyle: ŞİDDET EYLEMLERİNİ LANETLİYORUZ "5 Haziran 2015 tarihinde Diyarbakır’da patlayan bombayla başlayan süreçte, bu güne kadar defalarca patlayan bombalar yüzlerce yurttaşımızı hayattan kopardı binlercesini yaraladı ve onlarcası sakat kaldı. Bunlardan en sonuncusu ise, Dünya İnsan Hakları günü olan 10 Aralık 2016 Cumartesi akşamı Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul Beşiktaş’ta patladı ve genç, Yaşlı, kamu görevlisi, sivil ayrımı olmaksızın 45 yurttaşımız yaşamını kaybetti. Öncelikle şunu belirtmeliyim nereden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapsın bu olayı şiddetle kınıyoruz. Zira bizim için hiçbir amaç insan hayatından daha değerli değildir. Bu nedenle hangi amaç için yapılırsa yapılsın insanları hayattan koparan hiçbir şiddet eylemi kabul edilemez. Sadece Lanetlemiyoruz, aynı zamanda soruyoruz, bu patlamaların meydana gelmesinde sorumluluğu bulunanlar kimler?,Bu ülke de ne zaman bir bakan, bir bürokrat sorumluluğu üstlenip istifa edecek?ihmali bulunan siyasetçiler ile kamu görevlileri ne zaman yargı da hesap verecek? Artık yeter her patlamadan sonra, dış güçler bizi kıskanıyorlar, bunlar dış güçlerin maşaları, yakacağız, yıkacağız, yok edeceğiz şeklinde ki hamasi nutukları değil,  bu patlamaların olmaması için görevlilerin görevlerini eksiksiz yapmalarını istiyoruz. Ve diyoruz ki artık yeter başımız değil insanlarımız sağ olsun. Bir daha bu tür acılar yaşanmaması dileğiyle, Cumartesi meydana gelen patlamada hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Değerli Basın Emekçileri; Amacı meclis genel kurulunda görüşülmekte olan 2017 yılı Merkezi yönetim bütçe kanunundan emeklilere daha fazla pay verilmesi talebimizi, basın ve kamuoyuna duyurmak olan bu basın açıklaması dün saat.12.30’da TBMM Dikmen kapısında yapılacaktı. Ancak yönetim biçimi demokrasi olmaktan çok uzaklaşmış Türkiye’de olağanlaşmış olan bir engellemeyle karşılaştık. Basın açıklaması için TBMM önüne geçişimizin meclis kavşağında engellenmesi ve polisin uzlaşmaz tutumu, Türkiye’nin artık basın açıklamasına bile müsamaha gösterilmeyen, bir dikta yönetimiyle yönetildiğinin göstergesidir. Bu gün geldiğimiz nokta, 15 Temmuz gecesi yaşananların Allah’ın lütfü olarak açıklanmasının ne anlama geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Evet darbe kalkışması gerekçe gösterilerek, ilan edilen OHAL Türkiye’nin olağan yönetim biçimi haline getirilmiş ve iktidarı eleştirmek, hak aramak engellenir noktaya gelinmiştir. Artık en ufak bir muhalif sese tahammül edilmeyen, açık bir faşizm yaşanıyor. Dün karşı karşıya kaldığımız muameleyi bundan ayrı değerlendirmek mümkün değildir. Ankara valiliğinin bu tavrını protesto ediyor ve anayasa ile Uluslar arası sözleşmelerle teminat altına alınmış olan demokratik haklarımızı kullanmamızın önüne engel koymaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Değerli Basın Emekçileri; Türkiye Cumhuriyeti, 2017 yılı Merkezi yönetim Bütçe Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye devam ediyor. Bütçeler, bir ülke ekonomisinin yönetimini ve denetimini elinde bulunduran siyasi iktidarın belirli bir bütçe dönemi içinde bütçe gelirlerinin kimlerden nasıl toplanacağını, kimlerin ya da hangi toplum kesimlerinin toplanan gelirlerden ne kadar pay alacağının önceden belirlendiği, iktidarın sınıfsal tercihlerini en somut şekilde yansıtan ekonomik ve siyasal metinlerdir. 1980 sonrasında Türkiye Cumhuriyeti merkezi yönetim bütçelerinin tamamı,  “rekabetçi” ekonomi anlayışıyla hazırlanmış ve serbest piyasa mekanizması ile bütünleşmeyi esas almıştır. Halktan toplanan bütçe kaynaklarının büyük bölümü, halkın ihtiyacından çok, yerli ve yabancı sermayenin çıkarları doğrultusunda kullanılmıştır. Bütçe kaynakları içinde önemli bir yer tutan doğrudan ve dolaylı vergilerin asıl ödeyeni olan emekçiler bütçeden en az pay almaktadırlar. Sırf bu durum bile, bütçe kaynakları üzerinde başından sonuna kadar tek söz sahibi olan siyasi iktidarın, hangi sınıfın çıkarlarına hizmet ettiğini göstermektedir. Bütçeden hangi alana ne kadar harcama yapılacağı ve finansmanının nasıl sağlanacağının belirlendiği bütçe hazırlık sürecinde, gelir ve harcamaların asıl muhatabı olan emekçilerin temsilcisi, emek örgütleri sendikalar ile meslek örgütlerinin dışarıda tutulmaları da bunun göstergesidir. Her yıl olduğu gibi, 2017 bütçesinde de emekçi halkın talep ve ihtiyaçları dikkate alınmamıştır. 2017 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı, işsizliğin, yoksulluğun ve sefaletin pençesinde yaşam mücadelesi veren emekliler ile emekçilere yüklenen dolaysız ve dolaylı vergilerle, özel sektöre yönelik kaynak transferleriyle, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin adım adım tasfiye edilmesi ve adına mali disiplin denilen fiili kemer sıkma politikaları ile AKP’nin 2002 yılından bu yana sürdürdüğü sermayeye dost, emekçiye düşman çizgisini daha da belirgin hale getirmiştir. 645 milyar 124 milyon TL olarak belirlenmiş ve 2017 bütçe tasarısında yer alan bütçe ödeneklerini burada kalem kalem sayamayacağız ancak dikkat çeken harcamaları karşılaştırdığımızda, görüyoruz ki bütçe toplumun yoksul kesimlerini yakından ilgilendiren ve onlara gelir desteği sağlayan, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi alanlar yerine, savunma ve güvenlik gibi alanlara harcanmaktadır. Savunma ve güvenlik harcamalarının 2017 merkezi bütçesinin yüzde 11’ini oluşturmasının temel nedeni, AKP’nin içeride ve dışarıda izlediği güvenlik, şiddet ve çatışma politikalarıdır. Değerli basın Emekçileri; Harcamalara baktığımızda durumun emekçi ve yoksul kesimler aleyhine olduğu gayet açıktır. Peki Bütçeyi oluşturan gelirler kimden nasıl toplanacak; Kuşkusuz her yıl olduğu gibi 2017 yılında da bütçenin en önemli gelir kaynağı vergilerdir. 2017 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısında vergi gelirleri içinde ilk üç sırayı 141 milyar TL. ile KDV, 136 milyar TL.ile Özel Tüketim Vergisi ve 109 milyar TL. ile Gelir Vergisi almaktadır. Yani 2017 yılında toplam vergi gelirlerinin yüzde 60’tan fazlası ÖTV ve KDV gibi, gelirine bakılmaksızın herkesten aynı oranda alınan dolaylı vergilerden gelecektir. Bu rakamlara Banka ve Sigorta Muameleleri ile Özel İletişim vergisi de eklenince, emekçi halkın 2017 yılında vergi yükü altında ezilmeye devam edeceği açıktır. Maliye Bakanlığının resmi rakamları Türkiye’de vergi gelirlerinin çok önemli bir miktarının maaşından vergi kesilen, ayrıca tüketimde KDV ve ÖTV gibi vergiler ödeyen ücretlilerden toplandığını göstermektedir. Türkiye vergi sisteminde yüksek gelirli kesimler kapsam dışında tutulurken faiz, repo, kâr elde edenler vergi ödememektedirler. Son yıllarda vergi yükünün daha çok düşük gelirli kesimler üzerinde yoğunlaşması sonucu ücretli emekçiler aleyhine dengesiz ve adaletsiz bir durum ortaya çıkmasına yol açmış bulunuyor. OECD ülkelerinde, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 40, doğrudan vergilerin payı yüzde 60 civarındayken, Türkiye’de toplam vergi gelirlerinin yüzde 70’ini gelir durumuna bakmaksızın herkesten eşit yüzdeyle alınan KDV, ÖTV gibi tüketim vergileri, damga ve harç vergileri, yüzde 30’unu ise gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi kazanç üzerinden alınan vergiler oluşturmaktadır. Bu korkunç bir adaletsizliktir. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığının son on yılda yüzde 60’tan yüzde 70’lere çıkması ise adaletsizliğin giderilmesinin değil giderek derinleştirilmesinin hedeflendiğinin somut göstergesidir. Türkiye’de enflasyon ve işsizliğin artmaya devam etmesi, satın alım gücünde yaşanan gerileme, emekçi ailelerin borçlanarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaları, 2017 yılında da bütçeden emekçilerin payına işsizlik ve yoksulluk düştüğünü göstermektedir. Kısacası iktidarın benimsediği vergi politikaları ile harcama tercihleri 2017 yılında sınıfsal eşitsizlikleri daha da derinleştirecektir. Değerli Basın Emekçileri; İçinde milyonlarca emeklinin de bulunduğu, emekçi halka yönelik kamu hizmetleri hızla özelleştirilip, kamu harcamaları belirgin bir şekilde kısılırken, kamu kaynakları çeşitli yasal düzenlemeler ve teşvik paketleriyle yerli ve yabancı sermayeye kaynak olarak aktarılmaktadır. Kamu hizmetlerinin adım adım tasfiye edilmek istenmesi, özelleştirmelerin tüm hızıyla sürmesi ve devletin yeni istihdam alanları yaratmak yerine güvencesiz istihdam, taşeronlaştırma ve esnek çalışmayı yaygınlaştırmak yönündeki tedbirleri, Türkiye’nin 2017 yılında ciddi yapısal sorunlar, yüksek işsizlik ve ekonomik durgunluk tehdidi ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. ACİL YAPILMASI GEREKENLER 2017 yılında emeklilerin ekonomik olarak büyük risklerle karşı karşıya kalmamaları için acil olarak yapılması gerekenler;
  • 2017 bütçesi sermayenin, yerli ve yabancı tekellerin ve savaş lobisinin çıkarları doğrultusunda değil, bütçenin asıl kaynağı olan, emekliler ile ücretli çalışanların ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını gözetecek şekilde düzenlenmelidir.
  • Kamu kaynakları yerli ve yabancı sermaye çevreleri için değil, halkın, emeklilerin ve emekçilerin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmalıdır…
  • Kamu harcamaları arttırılmalı, özellikle eğitim, sağlık ve çalışma bakanlığı bütçeleri en az iki kat arttırılarak, emeklilerin maaşları insanca yaşayacakları seviyeye çıkarılmalı, temel bir insan haklarından olan eğitim ve sağlık hizmetleri herkese eşit ve parasız verilmelidir.
  • Emekli aylık artışlarında, son dönemde Türk Lirasında yaşanan değer kaybı ile vergi artışları nedeniyle temel tüketim mallarının fiyatlarına yapılan zamlar dikkate alınmalıdır.
  • Gerçek bir intibak yasası çıkarılmalı ve asgari emekli aylığı 2.000 TL. olmalıdır.
  • Banka promosyonları emeklilere derhal ödenmelidir.
  • Asgari ücret 2.000 TL. olarak belirlenmeli ve tamamen vergi dışı bırakılmalıdır…
  • Ağır borç yükü altındaki emeklilerin borç faizleri tamamen silinmeli, borç ödeme kolaylığı getirecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
  • Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, sigortasız işçi çalıştırmaya asla izin verilmemelidir.
  • Temel tüketim mallarından hiç vergi alınmamalı, dolaylı vergiler azaltılarak, yüksek gelir elde edenlerden “servet vergisi” alınmalıdır.

Son Güncelleme: 14.12.2016 17:21
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15