TCMB Başkanı Kavcıoğlu: Son Çeyrekte Enflasyonun Düşüş Eğilimine Gireceğiniz Düşünüyoruz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, "Kısa vadede enflasyon görünümünde etkili olan geçici unsurların etkisini yitireceğini ve son çeyrekte enflasyonun düşüş eğilimine gireceğini düşünüyoruz" dedi.

08 Eylül 2021 Çarşamba 14:17
TCMB Başkanı Kavcıoğlu: Son Çeyrekte Enflasyonun Düşüş Eğilimine Gireceğiniz Düşünüyoruz

Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen "Para Politikası, Enflasyon ve Yatırımlar" toplantısında ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. 

Kavcıoğlu, Türkiye'nin ihracatının yüzde 55’ini, ithalatının ise yüzde 50’sini Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin oluşturduğuna dikkat çekti. Kavcıoğlu, "AB, Türkiye’nin en önemli ticaret ve yatırım ortaklarının başında geliyor. İhracatımızın yüzde 55’ini, ithalatımızın ise yüzde 50’sini AB ülkeleri oluşturuyor. Almanya ise en fazla ihracat yaptığımız ülke. Son dönemde salgının etkileriyle azalmakla birlikte yabancı ziyaretçilerimizin de önemli bir bölümü AB ülkelerinden. Doğrudan yabancı yatırımlarda da Avrupa ülkelerinin payı yüzde 60’lar civarında. Bu nedenle, bu toplantıya katılımınızı ve burada oluşacak karşılıklı görüş alışverişi ortamını önemli bulduğumu ifade etmek isterim" dedi.

"EKONOMİK BÜYÜME, NİSAN AYINA KIYASLA DAHA OLUMLU BİR GÖRÜNÜME İŞARET EDİYOR"

Aşılamanın hızlanmasının küresel ekonomide toparlanma sürecini desteklediğini belirten Kavcıoğlu, şöyle konuştu:

"Dünya ekonomisine baktığımızda hizmetler sektörü, imalat sanayiine kıyasla salgına bağlı kısıtlamalardan daha fazla etkilenmişti. Son dönemdeki PMI verileri, hizmetler sektörünün de imalat sektöründe hâlihazırda devam eden toparlanmaya eşlik ettiğine işaret ediyor. Bu durum, küresel ekonomide talep kompozisyonu açısından daha dengeli bir görünümü destekliyor. Başta salgının daha olumsuz etkilediği Euro Bölgesi olmak üzere, hizmetler PMI endekslerindeki güçlü artışlar küresel ekonominin genele yayılan bir toparlanma eğilimi sergilediğini gösteriyor.

Başlıca ticaret ortaklarımızın büyüme tahminlerine baktığımızda, ekonomik büyüme ağustos ayında Nisan ayına kıyasla daha olumlu bir görünüme işaret ediyor. Bu gelişmeler, ticaret ortaklarımızın gelirlerinin arttığını ve dolayısıyla Türkiye’nin dış talep görünümünün iyileştiğini ortaya koyuyor. Bu durum ihracatımızın artışına katkı veren olumlu bir gelişme."

Kavcıoğlu, Türkiye'nin destekleyici para, maliye ve finansal politikaların yanı sıra, aşılama programlarında ilerleme kaydeden ve salgını kontrol altına almakta daha başarılı olan ekonomiler arasında yer aldığını belirterek bu durumun, üretim, yatırım ve istihdama olumlu yansıdığını söyledi.

"TÜRKİYE, BELİRGİN REEL FAİZ VEREN ÜLKELERDEN BİRİ OLDU"

Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, gelişmekte olan ekonomilerle karşılaştırıldığında, Türkiye ekonomisinde enflasyon, rezervler ve risk primi konularında iyileşme alanı olduğunu gördüklerini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Diğer taraftan, Türkiye emsal ülkelere göre daha erken ve güçlü gerçekleştirdiği parasal sıkılaştırma sonucu 2021 yılı başından bu yana belirgin reel faiz veren nadir ülkelerden biri oldu. Cari dengedeki iyileşmeye ek olarak, enflasyon ve rezerv birikimi konusundaki çabalarımızda aşama kaydettikçe borçlanma maliyetlerini etkileyen risk priminde de iyileşme süreci devam edecektir. Ayrıca, borç istatistiklerinin derlenmesine ilişkin son çalışmalarımızın etkileriyle Mayıs 2021 itibarıyla kısa vadeli dış borç 25,7 milyar ABD doları azalarak 144,9 milyar ABD dolarından 119,2 milyar ABD dolarına düştü. Bu durum, dış borç göstergelerimize de olumlu yansıyacaktır."

"TÜRKİYE, BORÇLULUK ANLAMINDA GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN BELİRGİN ŞEKİLDE OLUMLU AYRIŞIYOR"

Gelişmiş ülkelerin bazılarında yüksek dış borç, birçoğunda yüksek bütçe açığı görüldüğüne işaret eden Kavcıoğlu, şunları söyledi:

"Salgın döneminde uygulanan mali, parasal ve finansal politikalar ile salgının hane halkı ve reel sektör üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle birçok ülkede borçluluk oranlarında artışlar meydana geldi.  Küresel olarak 289 trilyon dolara ulaşan borç, dünya gelirinin (GSYİH) yüzde 360’ını aştı. Önümüzdeki dönemde gerek kamu gerekse özel sektör borçluluğuna ilişkin gelişmeler tüm dünyada daha çok gündeme gelecek. Bu kapsamda, ekonomideki farklı kesimlerin borçluluk durumuna baktığımızda kamu ve hane halkı borçluluğunda gelişmiş ülkelerin oldukça yüksek bir borç yükü olduğunu görüyoruz. Türkiye, borçluluk anlamında gelişmiş ülkelerden tüm kategorilerde belirgin şekilde olumlu ayrışıyor.  Gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin durumuna baktığımızda ise kamu ve hane halkı borçluluğunda görece iyi bir noktada olduğumuzu ifade edebilirim. 

Reel sektörde ise nispeten daha yüksek oranlar görüyoruz. Şirketlerimizin mali durumlarına ilişkin çalışmalar bu alanı daha iyi anlamak için önem arz ediyor. Şunu da belirtmeliyim ki reel sektörün borçlu olması salt olumsuz bir durum değildir. Kaldı ki reel kesimin borç çevirme oranı oldukça yüksektir. Türkiye gibi, genç nüfuslu, yüksek büyüme potansiyeline sahip, ancak yeterli tasarrufa sahip olmayan ülkelerde üretim, ihracat ve yatırımın finansmanı için borçlanma normal bir durumdur. Bu borcun verimli şirketlere ve ihracattaki artışı destekleyen, ithalatı azaltıcı, istihdama destek verici alanlara yönelmesini önemsiyoruz."

"MİLLİ GELİRİN İLK ÇEYREĞE GÖRE YÜZDE 0,9 ORANINDA ARTTIĞINI GÖRÜYORUZ"

Kavcıoğlu, Türkiye'mim büyüme performansında Avrupa'da birçok ülkeyi geride bırakarak Birleşik Krallık'ın ardından en yüksek büyüme kaydeden ülkesi olduğunu vurguladı. Kavcıoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye’de makroekonomik görünüme baktığımızda, milli gelir, öngörülerimizle uyumlu olarak, ikinci çeyrekte baz etkilerinin de katkısıyla yıllık olarak yüzde 21,7 oranında büyüdü. Baz etkilerini hariç tutarak dönemlik büyüme rakamlarına baktığımızda, milli gelirin ilk çeyreğe göre yüzde 0,9 oranında arttığını görüyoruz. Dönemlik büyümeye hem iç talep hem de dış talep katkı verdi. 

Yılın ikinci çeyreğinde baz etkilerinin de katkısıyla birçok Avrupa ülkesinde yüksek büyüme oranları görüldü. Bu dönemde, büyüme performansımız Avrupa’da birçok ülkeyi geride bırakarak Birleşik Krallık’ın ardından, en yüksek büyüme kaydeden ikinci ekonomi oldu.  Yıllık büyümede tüketim ve makine teçhizat yatırımlarının sürükleyici olduğu göze çarpıyor. Avrupa'daki aşılamaya ilişkin olumlu görünüm turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla ekonomimize yansıyor. Bu çerçevede net ihracat da büyümeye olumlu katkı vermeye devam ediyor."

"GIDA DIŞI ENFLASYONUN, MANŞET ENFLASYONUN ALTINDA KALMAYA DEVAM ETMESİNİ BEKLİYORUZ"

Enflasyon görünümüne de değinen Kavcıoğlu, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz cuma günü Ağustos ayı enflasyon verileri açıklandı. Yıllık enflasyon 0,30 puan artarak yüzde 19,25 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinden olan ve TÜFE’den işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün dışlanarak elde edilen B endeksinin yıllık enflasyonu 0,05 puan düşüşle yüzde 18,46’ya; B endeksinden işlenmiş gıda ürünlerinin de dışlandığı C endeksinin yıllık enflasyonu ise 0,46 puan düşüşle yüzde 16,76’ya geriledi. Ağustos ayında yıllık enflasyon gıda grubunda oldukça belirgin artarken hizmet grubunda sınırlı bir miktar yükseldi; diğer ana gruplarda ise geriledi. Üretici enflasyonu ise, emtia fiyatları, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve talep koşulları nedeniyle yükselişine devam etti.

Kısa vadede enflasyon görünümünde etkili olan geçici unsurların etkisini yitireceğini ve son çeyrekte enflasyonun düşüş eğilimine gireceğini düşünüyoruz. Gıda dışı enflasyonun yılın geri kalanında da manşet enflasyonun altında kalmaya devam etmesini bekliyoruz."

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner15