İstanbul Barosu'dan avukat Saldıroğlu'nun, "Cumhurbaşkanına hakaret"ten tutuklanmasına tepki: "Tutuklama hukukla, yasayla açıklanamaz"

İstanbul Barosu, avukat Burak Saldıroğlu'nun "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasından tutuklanmasını protesto etti. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ekim Bilen Selimoğlu, “Ceza miktarı çok daha yüksek olan suçlarda dahi tutuklama kararı verilmezken, öngörülen ceza miktarı 1 yıl olan Cumhurbaşkanına hakaret iddiası nedeniyle yurttaşların sistematik ve yaygın şekilde tutuklanması hukukla, yasayla açıklanamaz” dedi.

12 Mayıs 2025 Pazartesi 14:57
İstanbul Barosu'dan avukat Saldıroğlu'nun, "Cumhurbaşkanına hakaret"ten tutuklanmasına tepki: "Tutuklama hukukla, yasayla açıklanamaz"

İstanbul Barosu avukat Burak Saldıroğlu'nun "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan tutuklanmasını İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto etti. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatların katıldığı protestoda, hazırlanan basın açıklaması İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ekim Bilen Selimoğlu tarafından okundu.

Saldıroğlu'nun, anayasal ifade özgürlüğünü kullanmak amacıyla X hesabından yaptığı paylaşımlar üzerine "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan gözaltına alındığı, bir gün sonra ''atılı suç nedeniyle öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında şüphelinin saklanabileceği yahut gizlenebileceğine dair somut olguların bulunduğu'' şeklindeki "mesnetsiz" gerekçeyle tutuklandığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Meslektaşımızın 'saklanma şüphesi' bulunduğuna dair gerekçe gösterilen ceza miktarı sadece 1 yıldan ibarettir. Kapalı cezaevinde infaz kabiliyeti bulunmayan, yatarı olmayan, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve hatta adli para cezası şeklinde alternatif yaptırımlara imkan veren bir suç isnadına rağmen, meslektaşımızın duruşmalara ve ifadelere katılmaktan imtina edeceği, saklanacağı, gizleneceği ve tabiri caizse kaçak hayatı süreceğine dair bir ithamda bulunulmuştur.

Meslektaşımız hakkında yürütülen soruşturma en başından beri hukuksuzdur. Gözaltına alınma koşulları dahi bulunmayan somut olayda meslektaşımızın tutuklanmış olmasını asla kabul etmiyoruz. Öngörülen ceza miktarı çok daha yüksek olan suçlarda dahi tutuklama kararı verilmezken, öngörülen ceza miktarı 1 yıl olan Cumhurbaşkanına hakaret iddiası nedeniyle yurttaşların sistematik ve yaygın şekilde tutuklanması hukukla, yasayla açıklanamaz. Avukat Burak Saldıroğlu hakkında verilen karar Anayasa madde 19'da yer alan 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının' açık bir ihlalidir."

“Bu karar, avukatlara ve savunmaya yönelik baskıların yeni bir halkasıdır”

Öte yandan, bu karar sadece meslektaşımızın kişilik haklarını ihlal etmekle kalmamıştır. Bu karar, kamu hizmeti veren, yargının kurucu üç sacayağından olan 'savunma'yı temsil eden, adaletin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayan avukatlara ve savunmaya yönelik baskıların, susturma gayretinin ve itibarsızlaştırma çabalarının da yeni bir halkasıdır.

Biz avukatlar bizzat kurucu unsuru olduğumuz yargıdan asla kaçmadık, kaçmayız. Değil cezası 1 yıl olan suçlardan dolayı saklanmak, onlarca yılla yargılanacağını ve hatta tutuklanacağını bildiği halde yurt dışından dönen, bizzat kendi ayağıyla mahkeme salonuna giden bir mesleğin temsilcileriyiz. Çok uzağa gitmeye gerek yok, Yönetim Kurulu üyemiz avukat Fırat Epözdemir geçtiğimiz aylarda, yurt dışına kaçarken değil, yurt dışından dönerken yakalanıp cezaevine götürüldü. Yine avukat Selçuk Kozağaçlı, hakkında gözaltı kararı verildiğinde yurt dışında olmasına rağmen, kararı öğrenir öğrenmez tutuklanacağını bile bile ülkesine döndü.

“Buradan özellikle Sulh Ceza hakimlerine sesleniyoruz”

Buradan özellikle Sulh Ceza hakimlerine sesleniyoruz; kaçma şüphesi, saklanma şüphesi arıyorsanız eğer çok uzağa gitmenize gerek yok. Kaçma şüphesini biz avukatlarda değil, şimdi oturduğunuz koltuklarda sizden önce oturan kendi meslektaşlarınızda arayın. Kaçma şüphesini bizde, savunma makamında bulamazsınız boşuna aramayın.

İstanbul Barosu olarak dün avukat Dilek Ekmekçi, avukat Betül Vangölü Kozağaçlı, avukat Bedirhan Sarsılmaz ve avukat Seda Şaraldı'nın özgürlüklerine kavuşması için yargılama süreçlerinin nasıl takipçisi olduysak; bugün de başta Yönetim Kurulu Üyemiz Fırat Epözdemir ve iki gün önce tutuklanan Burak Saldıroğlu'nun haksız tutuklamalarına son verilmesi için hukuki zeminde mücadele etmeye, onların yanında olmaya devam edeceğiz. İstanbul Barosu; dünya görüşleri, fikir ve düşünceleri ne olursa olsun hukuka aykırı şekilde tutuklanan tüm meslektaşlarımız özgür kalıncaya değin onlarla dayanışma içerisinde olmaya devam edecektir."

"Bir avukatın bu kadar basit gerekçelerle tutuklanması bu ülkenin vatandaşlarını endişelendirmelidir"

Açıklamanın ardından Saldıroğlu'nun avukatlarından Turgay Bilge konuştu. "Meslektaşımızın, hergün görev yaptığı adliyeye mevcutlu olarak getirilmesiyle başlayan hukuksuz gözaltı süreci, elinde tesbih sallayan, cübbesini dahi giymeye tenezzül etmeyen bir hakim tarafından tutuklanmasıyla hepimizi hukuk adına üzecek biçimde sonuçlanmıştır” diyen Bilge şöyle konuştu:

“Meslektaşımız Burak Saldıroğlu, demokratik hakkını ve ifade özgürlüğünü kullandığı için, bağımsız olduğu iddia edilen yargı tarafından hukuka ve hatta ahlaka ve usule aykırı biçimde tutuklanmış durumda. Kendisinin, atılı olan suç dolayısıyla atfedilen sözleri, demokratik hiçbir hukuk devletinde suç isnadına konu olamayacak kadar serbest ifade edilebilecek, sıradan sözlerdir. Ancak burada sıradan olmayan şey, bir avukatın bu kadar kolay tutuklanabilmesidir. Bir avukatın tutuklanması, hele bu kadar basit gerekçelerle ve hukuka tamamen aykırı bir şekilde tutuklanması, daha çok kamuoyunu, bu ülkenin vatandaşlarını endişelendirmelidir. Unutulmamalıdır ki, avukatın sesinin kesildiği yerde, yurttaşın nefesi kesilir.”

"Eğer bir avukatı Anayasa dışı bir işlemle tutuklayabiliyorsa, vay yurttaşlarımızın haline"

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ise Saldıroğlu'nun yargı mensubu olduğunu ve savunmayı temsil ettiğini anımsatarak, şunları söyledi: 

“Savcı, avukat ve hakim haysiyet bakımından eşittir, Anayasa önünde eşittir. Bu açıdan, bu üçlüden herhangi birine yönelik haksız hukuki işlem, Anayasa dışı işlem aslında yargı mensubunu hedef göstermektir. Suç işlememiş olan bir yargı mensubunu hedef göstermektir. Kendi meslektaşlarınca yani bu üçlüde yer alan savcı ve hakim tarafından bunun yapılmış olması daha da vahimdir ve açıkça hedef göstermedir. Hiç kimse, kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz, bu şekilde gizlenme, saklanma gibi Anayasa’da yer almayan bir yetkiyi kullanılmaya çalışılması, egemenlik yetkisinin gasbıdır. Anayasa madde 138 çerçevesinde, yargıçlar kararlarını bağımsız biçimde, Anayasa’ya, kanuna, hukuki ve vicdani kanaatlerine göre vermek durumundadır. Ancak burada, böyle bir kararın verilmemiş olduğuna tanıklık etmekteyiz. Bu karar bize şunu gösteriyor, eğer bir savcı ve bir hakim, kendileriyle eşit konumda yer alan bir avukatı, haksız bir biçimde, Anayasa dışı bir işlemle tutuklayabiliyorsa, vay yurttaşlarımızın haline. Demek ki yurttaşlar, keyfi olarak tutuklanabiliyor, keyfi olarak özgürlüklerinden alıkonulabiliyor demektir.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.