CHP 25. dönem Denizli Milletvekili ve PM Üyesi Av. Gülizar Biçer Karaca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümet temsilcileri tarafından sık sık gündeme getirilen başkanlık rejimi için uyararak, "Sadece biz değil, birçok kesim rahatsız. Emin olun Gezi'nin on katı direnç olur" diye konuştu. CHP'li Karaca, Gerçek Muhabir'i ziyaret ederek Genel Yayın Yönetmeni A. Rezzak Oral ve Haber Müdürü Ali Güneş’in sıcak gündem başlıklarına ilişkin sorularını yanıtladı. Karaca'nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
-Denizli’nin ilk kadın milletvekili ve yine CHP’nin Denizli’den çıkmış ilk PM üyesisiniz. Bu bağlamda Binalı Yıldırım hükümetinde yalnızca tek kadın bakan olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan’ın yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu durum aynı zamanda iktidarın kadına bakış açısını ortaya koyuyor. Aileden sorumlu bakanın kadın olmaması toplumda baskı unsuru yaratacağı düşünüldüğü için kadın siyasetçi profilinin kabinede olmamasından kaynaklı eleştirel duruşları engellemek adına Fatma Gül Sayan bakan yapıldı. Bunlara göre kadın eğitimde, adalette, çalışma hayatının herhangi bir kademesinde, kısacası sosyal hayatta olamaz. Onların gözünde kadın sadece anadır. Kadın ağırlıklı bir kabine olsaydı bile AKP'yi bu zihniyetiyle hedefine ulaştıramazdı. -Sosyal hayatla izdüşümü de var o zaman bu durumun? Tabi ki, kadın evinde 3-4 çocuk doğuracak, toplumsal hayatta, siyasette olmayacak. “Adeta evin bir süsü, biblosu, çiçeği”… Bu tabiri, daha önce kendi bakanları kullanmıştı biliyorsunuz.
AKP AŞ'NİN ÜYESİ DEĞİLSENİZ, KAZANAMAZSINIZ
-Baktığınız zaman AKP’nin siyasi anlamda etkin güçlerinden birisi de kadınlar. Bu çelişkiyi nasıl yorumlamak gerekir?
AKP’nin bir kadın ordusu var doğru; ancak parti ideolojisine inandıkları için değiller orada. Bu destek kadına yönelik politikalarda bir dönüşümü, gelişimi meydana getirebileceklerine olan inançları nedeniyle değil. Bu tamamen eve para getiren bir faaliyet. Evin erkeğine iş ve ekonomik gelir peşindeler. Çünkü şunu gördüler; AKP anonim şirketinin bir üyesi değilseniz kazanamazsınız. Bu şirket darboğaza girdiği anda hepsi dağılacaktır.
-CHP’de durum nasıl? Kadına asli olarak ne yüklemek gerekir ki mevcut misyonundan kurtulsun?
Bizde tek düşünce çağdaş bireyler olmak ve gönüllük esasını ön planda tutmak. Kendi bütçelerinden, esinden, isinden fedakarlık yapıyor CHP kadınları. İktidar olanağı olduğu için değil. CHP 90 yıldır kadınlarla iç içedir. Kadınlar bize çıkar amacı gütmeden kendiliğinden geliyorlar.
-Bugüne gelecek olursak Binali Yıldırım’ın “Anayasa ne söylerse söylesin, Cumhurbaşkanını halk seçmiştir ve bu durum kendisine siyasi fiiliyat yüklemiştir” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yıl 1924 TBMM’de yoğun tartışmalar yaşanıyor... Konu, Cumhurbaşkanı’nın nasıl seçileceğinin belirlenmesi. Çoğunluğun görüşü, Cumhurbaşkanı’nın da tıpkı vekiller gibi halk tarafından seçilmesi. Meclis’in ağırlık merkezi ezici bir şekilde halk seçsin istiyor. Mustafa Kemal ise meclis kürsüsüne gelip: “Efendiler, Cumhurreisi’nin halk tarafından seçilmesi mahsurludur! Vekillerin seçmesi en iyisidir. Yarın birisi çıkar ‘beni halk seçti’ diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan ederse, demokrasi tehlikeye girer! Tarihte örnekleri çoktur…” Bugün geldiğimiz nokta da budur. Sözde milli iradeyi ön plana almaya çalışıyorlar. Bugünün taşlarını ta o günden yerleştirdiler.
-Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarının Erdoğan’la çay toplaması tartışılıyor. Hukukçu kimliğiniz de var, ne söylemeli?
Ülkede bu kadar hırsızlık, adaletsizlik ve zulüm varken; güven ortamını sağlamakla yükümlü yargı başkanlarının delil toplamak yerine çay toplaması, hukuk ülkesi adına üzüntü verici bir durum. Düşük profil hükümetinin kurulması sonrası yapılan açıklamalarda görüyoruz ki sürekli başkanlık uygulaması dillendiriliyor. Kaçak Saray’da ülke yönetme telaşı içindeler. Cumhurbaşkanına bağlı bir yasama, yürütme ve yargı organı… Bu yolu düşük profiliyle biraz da Binali Yıldırım kendi açmış oldu.
-Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başkanlık sistemi hakkında “Kan dökmeden böyle bir sistemi getiremezsiniz” sözleri çok konuşuldu. Halk gerçekten ne istiyor?
Sadece CHP seçmeni değil, Anadolu insanı genel çerçevede bu konuda hem fikir. Direniş göstermek istiyor! Yıl dönümünde olduğumuz gezi olaylarını hatırlayın… Toplumun her kesimi ayağa kalkmıştı. Mesele 3-5 ağaç değildi. Karabasana yeter denilen noktadaydık. Toplum böyle bir sistem dayatması karşısında geziden on kat daha fazla direnci ortaya koyacağını hepimize gösteriyor. Sadece biz değil, birçok kesim rahatsız. Emin olun Gezi'nin on katı direnç olur, olacak. Kan dökmeden sözünün açılımı da budur aslında.
HALK BAŞKANLIK SİSTEMİNİN NE OLDUĞUNU BİLMİYOR
-Sizce getirilmek istenen rejim yeterince biliniyor mu?
Milletvekili olayım ya da olmayayım sorumluluklarımdan asla vazgeçmedim, Halkın içerisindeyim. Her fırsatta vatandasın bakış acısını gözlemleme fırsatı buluyorum. Başkanlık sisteminin ne olduğunu halk bilmiyor. Başkanlık sistemi sorunları çözecekse, ekonomi düzlüğe çıkacak, terör bitecekse destek veririz diyorlar. Ama biz çözümün bu olmadığını nedenleriyle birlikte anlatınca farkındalıkları artıyor ve durumun vahametini anlıyorlar.
-Bu süreçte referandum da, bir onaylama seçeneği olarak seslendiriliyor...
Halk başkanlıkla bir yere varılamayacağını anladı. CHP’nin faaliyetleri bu anlamda faydalı oldu. Başkanlık sistemine destek vermeyenlerin oranı daha da artacaktır. Özellikle referandum süreci yaşanırsa girilecek seçim atmosferinin de etkisiyle halk rejim değişikliğine hayır diyecektir. Ne hukuki alt yapı oluşturulabilir ne de halk destek verir.
-Güncel bir başlık da Sayın Cumhurbaşkanı'nın üniversite diploması, sizin bir gözleminiz var mı bu konuda?
Başkanlıktan öte Cumhurbaşkanı olabilmek için lisans diploması şartı var ama daha Erdoğan’ın diploması bile ortada yok. Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu çıkarsın diplomayı, burada desin. Erişim engelli bile gelmiş. Yargı nasıl bir anlayışla engelleme kararı alabiliyor anlamak mümkün değil. Yeni anayasa ile birlikte lisans şartını da ortadan kaldırarak bu tartışmalara son verme arzusu içerisindeler.
MAALESEF TOPLUM DAHA DA KUTUPLAŞACAK
-Son olarak TBMM'den dokunulmazlıkla ilgili Anayasa edğişikliği kararı çıktı. Süreç işlemesi bekleniyor ama bir yandan da toplum gergin ve kaygılı... Bu "dokunma" çabasını nasıl yorumluyorsunuz?
Durumu halka yanlış lanse ediyorlar. Vatandaşa teröristler mecliste bunun için dokunulmazlıkları kaldırmak istiyoruz dendi. Bakıyoruz ki sadece HDP’lilerle alakalı değil bu. Bunlar bir plan yaptı, CHP dokunulmazlıkların kalkmasına Hayır diyecek ve HDP İle yan yana bir profil çizecek… 90’lı yıllarda olduğu gibi vekillere kullanılan zorbalık görüntüleri medyaya yansıyınca toplumun bir kesimi direnişe başlayacak. Ama CHP’nin istediği direniş bu değil. Toplum daha çok keskinleşecek ve maalesef bu durum iç çatışmanın yolunu açacak. Etnik ve mezhepsel çatışma tırmanacak ve ülke daha keskin kutuplara ayrılacak. Bu duruma getirmek istiyorlar bizi.