Rahim ağzı kanserine karşı yüzde 100’e yakın koruyucu olan HPV aşısının üç dozluk bedelini bugüne kadar karşılamayan SGK’ya, 2022 yılının Mart ayında Yağmur Varkal adına Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin açtığı davada mahkeme SGK’yı haksız bulmuştu. Mahkeme, aşıyı ücret karşılığında alan Varkal’a bu bedelin geri ödenmesine karar vermişti. Söz konusu kararın ardından Türkiye’de HPV aşısının ücretsiz olması için kadın örgütlerince çeşitli kampanyalar yapıldı. Tüm bu mücadelenin sonunda Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 13 Haziran’da HPV aşısının 2025 yılının sonunda ücretsiz olarak uygulanmaya başlanacağını açıkladı. Memişoğlu, yıl sonuna kadar başlayacak programla 13 yaşındaki tüm çocuklara aşı yapılacağını, 15 yaşın üstündekilerden de isteyenlerin aşılanacağını söyledi.
Açtıkları davada HPV aşısının ücretini geri alma konusunda emsal bir karar aldıran Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Genel Sekreteri ve gönüllü avukatlarından Çisel Demirkan, ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Sağlık Bakanlığı’nın uygulamasında 15 yaşın üzerindeki kişilere iki doz aşılama yapılacağını ifade eden Demirkan, 3’lü aşının daha koruyucu olduğunu ama 2 dozlu aşının da büyük oranda koruyuculuğa sahip olduğunu ifade etti. Aşının özellikle 30 yaşın altındaki kadınlarda koruyucu etkisini çok yüksek olduğunu kaydeden Demirkan, “Biz üçlü aşının yani Gardasil 9 dediğimiz aşının yapılıyor olmasının daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu söylüyoruz. İki dozlu aşı da kötü değil. Gardasil 9 dediğimiz aşı çıkmadan önce biz iki dozlu aşının mücadelesini vermeye başlamıştık. Devamında ilaç sektörü daha koruyucu yeni bir aşı çıkarttı. Bu iki dozlu aşının daha az koruyucu olduğu anlamına gelmiyor. Bu aşı da oldukça koruyucu bir aşı. Muhakkak ki çok ciddi bir fayda sağlanacak ki 9-14 yaş aralığında aşılama yaptığımızda yüzde 95'lere kadar düşüş görüyoruz” dedi.
"Hala dünyada aşı karşıtı insanlar var"
HPV aşısını ulusal aşı takvimine alan diğer ülkelerde 13-14 yaş aralığı kız ve erkek çocuklarının aşılanmasıyla, belli bir müddet sonra rahim ağzı kanseri, serviks kanseri ya da HPV bulaşımının çok düştüğünün görüldüğünü söyleyen Demirkan, “13 yaşındaki çocukların aşılanmaya başlayacak olması ciddi bir kazanım. Fakat bu aşıların ne kadar yaygın uygulanabileceğine dair şüphelerimiz var” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti:
"Kim çocuğuna ne kadar bu aşıyı yaptırır bilmiyorum. Ne kadarını biz bu ülkeye yayabiliriz, bilmiyorum. Çünkü çok gerici bir noktadan bakılıyor bu işe. HPV’nin sadece cinsel yoldan bulaşan bir hastalık olduğu düşünülüyor bu yüzden de aşının bundan korunmak için yapıldığı değerlendiriliyor. Ayrıca aşı sadece kadınlara yüklenen bir yükümlülük. Eşit erişim konusuna gelirsek, bu vereceğimiz sağlık eğitimiyle alakalı bir şey. Aşıya eşit erişim ne kadar mümkün olur. Bu devletin kontrol mekanizmasının işleyişiyle sağlanabilecek bir şey. Hala dünyada aşı karşıtı insanlar var. Bunun denetimlerini devletin yapması gerekir."
"Sadece kadınlara yüklenen bir yükümlülük"
HPV aşısı uygulamasında cinsiyet ayrımına dikkat çeken Demirkan şu sözlerle durumu açıkladı:
"Biz HPV'yle ilgili atölyeler, seminerler düzenlediğimizde, jinekolog olan bir profesör dostumuz yaptığı bir sunumda ‘Ben HPV’yi bir sivrisinek tarafından ısırılmaya benzetiyorum. Aslında bulaşı sağlayan erkek’ demişti. Buna göre hastalığı taşıyan erkek ama hasta olan kadın. Biz kadınları erkekten korumaya çalışıyoruz ama bunda da yine kadınları mesul tutuyoruz. Aşıya sadece cinsel hastalığı engelleme olarak bakıldığı için 'bir kadın nasıl cinsel hastalık kapabilir, evlilik dışındaki bir kadının başına bu nasıl gelebilir' diye baktıkları için aşıya hala öcü gibi bakıyoruz.”
"Önleyici değil iyileştirici bir sağlık sistemimiz var"
15 yaşından büyük vatandaşlarda, iki dozlu aşılama sonrası hatırlatma dozları yapılarak aşının koruyuculuğunun arttırılabileceğini bildiren Demirkan, Bakanlığın hatırlatma dozları hakkında herhangi bir açıklama yapmadığını belirterek, “Önleyici değil iyileştirici bir sağlık sistemimiz var. Belli bir yaşın üzerindeki kadınlar düzenli jinekolojik muayene ve meme muayenesi yaptırmalı” önerisini yaptı. Demirkan, sağlık sistemi ve taramalarındaki aksaklıklar hakkında da şunları kaydetti:
“Belirli bir yaş üzerinde kadınların düzenli olarak jinekolojik ve meme muayenesi olması gerekir. Biz bu imkanı, ücretsiz sağlık hakkını bile tam sağlayamıyoruz. İyileştirme süreci de ayrıca kendi içinde sıkıntılar barındırıyor. Biz hala kanser gibi ağır hastalıkların ilacını ücretle alıyoruz, ücretsiz olması gerektiği halde. Ama HPV gibi önleyici aşıları da ücret olmadan vermiyoruz. Doğal olarak bir sağlık kontrolü ulaşımına, ücretsiz bir sağlığa erişim hakkımız yok. Ücretsiz sağlığa erişim hakkımızın olduğu yerler aylarca sonrasına randevu veriyor, inanılmaz kuyruklar, yetersiz muayeneler, yetersiz tıbbi destekler var. Bu düzenin içerisinde düzenli sağlık taraması uygulamalarını sağlamak mümkün değil. Önce çocuklar sonra kadınlar için ve yaşlılar için evde sağlık hizmetleri, sağlık taramaları, sağlık kontrolleri ve denetimleri olmalı. Bunların zorunlu olması gerekiyor. Çocukların aşılarının yapılıp yapılmamasının, insanların keyfine bırakılmaması gerekiyor, bunun bir zorunluluk olması gerekiyor. Kadınlar için meme ve jinekolojik muayenenin, erkekler için de özellikle pankreas ve kolon kontrollerinin zorunlu olması gerekiyor.
"Kadınlar yakınlarındaki erkeklerden korktuğu için jinekolojik muyeneden kaçıyor"
Kadınların jinekolojik muayeneden kaçındıklarını ve HPV teşhislerinin bu sebeple yapılamadığını ifade eden Çisel Demirkan, jinekolojik muayene süreçlerini şöyle değerlendirdi:
"Herhangi bir şekilde evlilik birliği içinde olmayan ama hamile kalmış bir kadın, doktora gittiği zaman doktor kadının hamilelik durumunu kadına değil babasına haber veriyor. Aynı şekilde şimdi, hastanelerde evli ve evli olmayan kadınlar için jinekolojik muayeneler birbirinden ayrıldı. Evli olan kadında kadının durumu eşine bildiriliyor, evli olmayan kadında kadının durumu baba, ağabey, artık evde kayıtlı olarak kim varsa ona bildiriliyor. Bir şekilde bu kadının HPV virüsünü kaptığını düşünelim, bu durumun bildirileceği kişi de bu kişiler olacak. Kadınlar bundan korktuğu için zaten jinekolojik muayeneden kaçıyorlar. Kaldı ki bizim ülkemizde jinekolojik muayene öyle çok tıbbi, çok düzgün yapılan muayeneler değil. Jinekologlar yıllardır 'Bu şekilde yapılmaması gerekiyor' diye söylüyor. Çok iyi doktorlarımız var, bu konuda çok hassas, çok duyarlı insanlar var ama maalesef ki herkes aynı duyarı göstermiyor. Zaten, cinsellik ve kadının cinsel sağlığı bizim ülkemizde çok travmatize edilmiş bir olay. Doğal olarak jinekolojik muayene de beraberinde başka bir travmayı tetikliyor."