“Özel sektörden geldiniz ve bunu bir maharet gibi anlatıyorsunuz”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe teklifi ve kesin
hesapları üzerine görüşmeler devam ediyor.
Komisyon toplantısında söz alan CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim
Yumaklı’yı sert sözlerle eleştirdi. Özlale, “yeni yönetim sisteminden önce bu Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu Tarım ve Orman Bakanlığını konuşsaydık, Sayın Bakan, siz bir seçilmiş milletvekili
olarak karşımızda olurdunuz, yanınızda da en az on beş yıl boyunca devlette, Tarım ve Orman
Bakanlığı içerisinde uzmanlık yapmış, taşra teşkilatından gelen, tarımı bilen insanlar olurdu”
ifadelerini kullandı.
“ÖZEL SEKTÖRDEN GELDİNİZ VE BUNU BİR MAHARET GİBİ ANLATIYORSUNUZ”
Kültür ve Turizm Bakanını bir otel yatırımcısı, eski sağlık Sağlık Bakanının hastane sahibi olduğunu dile
getiren Özlale, “Bakın, sizler de özel sektörden geldiniz ve bunu bir maharet gibi anlatıyorsunuz ama
kamu faydası içeren, tarım gibi, sağlık gibi, eğitim gibi, kültür gibi sektörlerde sizin ilk yapmanız
gereken şey, uyguladığınız politikalarda bir kamu faydası var mı, yok mu ona bakmanız gerekiyor.
Sayın Bakan Yardımcısı, Profesör Doktor, çok değerli bilim insanı; onu bir kenara atarsam, hiçbirinizin
bu görevlere gelmeden önce Tarım ve Orman Bakanlığında bir göreviniz yok. Devasa bir taşra
teşkilatınız var, onu bilmiyorsunuz.” dedi.
“ET VE SÜT KURUMUNUN BAŞINA GETİRİLEBİLECEK LİYAKATTE BİRİNİ BULAMADINIZ MI?”
Macaristan'da et ticareti yapan bir şirketinin ortağı olduğu ortaya çıkan Et ve Süt Kurumu Genel
Müdürü Mücahit Taylan hakkında da konuşan Özlale, şu ifadeleri kullandı:
“Ben kendisiyle ilgili iddiaları bilemem ama kendisinin öz geçmişine baktığım zaman, İstanbul
Üniversitesi Matematik Bölümünden mezun olmuş, yurt dışında hayvan ticaretine başlamış biri. Ya,
binlerce çalışanınız var, bakın, binlerce mühendisiniz var, binlerce tarım politikası çalışanınız var;
hiçbir tane içlerinde Et ve Süt Kurumunun başına getirilebilecek kalitede, liyakatte birini bulamadınız
mı da yurt dışında, Polonya'da, Macaristan'da et ticareti yapan birisini getiriyorsunuz Sayın Bakan ya
da Sayın Cumhurbaşkanı? Yani, bakın, işte bu özel sektör mantığıyla düşünmeniz neye yol açıyor
biliyor musunuz? Garip bir şey, Et ve Süt Kurumu yani vatandaşına ucuz ve sağlıklı eti, sütü vermekle
yükümlü olan kurum Türkiye'de kurumlar vergisinde en yüksek kurumlar vergisi ödeyen 15'inci
kurum. Ya, biz, bir Et ve Süt Kurumundan kurumlar vergisi şampiyonu olmasını mı bekleriz yoksa Et ve
Süt Kurumundan vatandaşa sağlıklı ucuz et vermesini mi bekleriz? İşte, özel sektör mantığıyla
düşündüğünüz için kamu faydası yerine bir özel sektör piyasa oyuncusu gibi hareket ediyorsunuz.”
Özlale’nin konuşmasının tamamı şöyle:
“Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basınımızın emekçileri,
Meclisimizin emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bir ülkede eğer gıda enflasyonu yüksekse o ülkede tarım politikasının başarılı
olduğundan bahsedemezsiniz. Dünyada da tarımı başarıyla uygulayan hiçbir ülke ithalat yaparak,
ithalatı artırarak tarım politikasında sürdürülebilir bir başarı elde edememiştir. O yüzden, bence
Tarım ve Orman Bakanlığı olarak sadece siz değil, sizin döneminizde gıda enflasyonunu yukarı çıkaran
bütün bakan ve temsilcileri bu işten sorumludur.
“ÜÇ POLİTİKA HATANIZ VAR: KAYNAK AYIRMIYORSUNUZ, DENETİM YOK, DÜZENLEME
KABİLİYETİNİZ ÇOK SINIRLI”
Şimdi, burada bir kısır döngü var ve 2-3 tane de politika hatanız var. İlk önce, birinci hatanız:
Yeterince kaynak ayırmıyorsunuz. Mesela, biz bugün kapalı sulama sistemleri için sizin öngördüğünüz
bütçede yüzde 100'lük bir artış teklif edeceğiz ve biliyorum ki AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi bu
teklifi kabul etmeyecek. Oysa siz de sunumunuzda söylediniz, biz de katılıyoruz; kapalı sulama sistemi
yatırımlarının daha fazla olması lazım. Bakın, burada daha fazla kaynak ayırmazsak -orman yangınları
için ki Orman Genel Müdürlüğüne daha fazla kaynak ayırmıyorsunuz, kapalı sulama sistemlerine daha
fazla kaynak ayırmıyorsunuz- biz önümüzdeki sene bu problemleri çok daha ciddi bir şekilde
konuşmuş oluruz.
İki: Denetim yok. On yıl önce Konya Ovası'nda -biraz önce Sayın Kalaycı konuştuğu için
söyleyeyim- saha çalışmasında 90 bin tane su kuyusu vardı, 80 bini ruhsatsızdı. Bu ruhsatsız su
kuyularını kim denetlemiyor? Sizler denetlemiyorsunuz. Dolayısıyla bugün burada, bizim karşımızda
"Konya'da çok kötü bir görüntü var" deme hakkına sahip değilsiniz. Zaten on yıl önce yapılan saha
çalışmasında 90 binin 80 bini ruhsatsızdı.
Bir başka nokta, düzenleme kabiliyetiniz çok sınırlı. Bakın, size 2 tane projenizi söyleyeyim.
2015 yılında AR-GE projeniz, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (2015/3); barajlardaki buharlaşmadan
dolayı yaşanabilecek olan su kayıplarını üçte 1'e indirecek bir AR-GE projesi yapmışsınız, on sene
içerisinde bu AR-GE projesini hayata geçirmemişsiniz. Detaylarını daha sonra anlatırım, çok kısıtlı
zamanım var. Tek sebebi, üst düzey bürokratların yakınlarının hangisinin rant alacağına kendi
aralarında karar verememesidir; detaylarını anlatırım.
İkincisi: Elektrikli traktör; hatırladığım kadarıyla Sayın Cumhurbaşkanımız bile bu elektrikli
traktöre bindi, daha sonra "Türkiye'deki traktör üreticilerini karşımıza alırız" korkusuyla elektrikli
traktörü de hayata geçiremediniz. Dolayısıyla burada yaptığınız AR-GE projelerini de hayata
geçiremediğiniz için bir, denetleme; iki, düzenleme; üç, destekleme konusunda zayıfsınız.
“KAMU FAYDASI YERİNE BİR ÖZEL SEKTÖR PİYASA OYUNCUSU GİBİ HAREKET EDİYORSUNUZ”
Şimdi, biz bundan, yeni yönetim sisteminden önce bu Plan ve Bütçe Komisyonunda bu Tarım
ve Orman Bakanlığını konuşsaydık, Sayın Bakan, siz bir seçilmiş milletvekili olarak karşımızda
olurdunuz, yanınızda da en az on beş yıl boyunca devlette, Tarım ve Orman Bakanlığı içerisinde
uzmanlık yapmış, taşra teşkilatından gelen, tarımı bilen insanlar olurdu; temel problem bu.
Türkiye'nin Kültür ve Turizm Bakanı bir otel yatırımcısı. Türkiye'de eski Sağlık Bakanı hastane sahibi.
Bakın, sizler de özel sektörden geldiniz ve bunu bir maharet gibi anlatıyorsunuz ama kamu faydası
içeren, tarım gibi, sağlık gibi, eğitim gibi, kültür gibi sektörlerde sizin ilk yapmanız gereken şey,
uyguladığınız politikalarda bir kamu faydası var mı, yok mu ona bakmanız gerekiyor.
Sayın Bakan Yardımcısı, Profesör Doktor, çok değerli bilim insanı; onu bir kenara atarsam,
hiçbirinizin bu görevlere gelmeden önce Tarım ve Orman Bakanlığında bir göreviniz yok. Devasa bir
taşra teşkilatınız var, onu bilmiyorsunuz. Bu da bizi Et ve Süt Kurumundaki Başkanın durumuna
getiriyor. Ben kendisiyle ilgili iddiaları bilemem ama kendisinin öz geçmişine baktığım zaman, İstanbul
Üniversitesi Matematik Bölümünden mezun olmuş, yurt dışında hayvan ticaretine başlamış biri. Ya,
binlerce çalışanınız var, bakın, binlerce mühendisiniz var, binlerce tarım politikası çalışanınız var;
hiçbir tane içlerinde Et ve Süt Kurumunun başına getirilebilecek kalitede, liyakatte birini bulamadınız
mı da yurt dışında, Polonya'da, Macaristan'da et ticareti yapan birisini getiriyorsunuz Sayın Bakan ya
da Sayın Cumhurbaşkanı? Yani, bakın, işte bu özel sektör mantığıyla düşünmeniz neye yol açıyor
biliyor musunuz? Garip bir şey, Et ve Süt Kurumu yani vatandaşına ucuz ve sağlıklı eti, sütü vermekle
yükümlü olan kurum Türkiye'de kurumlar vergisinde en yüksek kurumlar vergisi ödeyen 15'inci
kurum. Ya, biz, bir Et ve Süt Kurumundan kurumlar vergisi şampiyonu olmasını mı bekleriz yoksa Et ve
Süt Kurumundan vatandaşa sağlıklı ucuz et vermesini mi bekleriz? İşte, özel sektör mantığıyla
düşündüğünüz için kamu faydası yerine bir özel sektör piyasa oyuncusu gibi hareket ediyorsunuz,
bunu da en iyi şurada görüyoruz...
İÇ VE DIŞ TİCARET ZARAR GÖRMESİN DİYE 246 BİN PESTİSİT KALINTISI BULUNAN NUMUNEYİ
AÇIKLAMIYORSUNUZ
Bakın, Greenpeace bir "Zehir etme" kampanyası başlattı ve 2022-2024 arasında sizin 246 bin
tane numunenizin sonuçlarının açıklanmasını istedi pestisit kalıntılarıyla ilgili ve mahkemeyi kazandı.
Bizler, Türkiye'de, bu 246 bin numunenin hangisinde pestisit olduğunu öğrenmek istiyoruz. Mahkeme
de "Açıklamalısınız" dedi, siz mahkeme kararına uymadınız ve mahkemeye sunduğumuz açıklamada
şunu söylediniz Sayın Bakan: "Kamu yararı yok -burası önemli- iç ve dış ticaret olumsuz etkilenebilir."
Yani tekrar ediyorum: 246 bin tane numune aldınız, pestisit kalıntıları var, bunun Greenpeace'in
"Çocuklar ve Pestisitler" kampanyasında 1/3'ünün gıda standartlarına uygun olmadığı söyleniyor.
Sizin mahkemeye verdiğiniz açıklamada sizler diyorsunuz ki: "İç ve dış ticaret zarar görebilir."
Bakın, sırf bu açıklama ve bu savunma bile Tarım ve Orman Bakanlığının klasik bir piyasa oyuncusu
gibi hareket etiğini ve hiçbir şekilde kamu faydası gözetmediğini gösterir diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.”
