TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Termik santrallerinin insan yaşamına, ekolojik hayata, çevreye verdiği zararların tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını arz ederim. 11.03.2019
Meral DANIŞ BEŞTAŞ
HDP Siirt Milletvekili
GEREKÇE
Türkiye’de termik santrallerin etkisi sıklıkla tartışılmasına ve verdiği zararların bilinmesine rağmen, hiçbir çözüm üretilmemektedir. Türkiye’nin en büyük termik santrali olan Afşin-Elbistan Termik santralinin iklim değişikliği, tarımsal arazilerin yok olması gibi etkilerinin yanı sıra akciğer kanserine neden olduğu ve erken yaşta ölümleri beraberinde getirdiği bilinmektedir.
K.Maraş'a bağlı Afşin/Elbistan bölgesinde 33 yıldır çalışan Afşin A ve 15 yıldır çalışan Afşin B santralleri bölgede geri dönüşü olmayan bir tahribat yaratmıştır. Greenpeace'in 2014 tarihli "Sessiz Katil" raporuna göre, Afşin'deki santraller Avrupa'nın en yüksek kirlilik kaynaklı muhtemel ölüm oranına sahiptir. Greenpeace Akdeniz'in Mart 2019'da hazırladığı "Afşin'de Kömürlü Termik Santrallerin Bedeli" isimli hava modellemesi raporuna göre Afşin'deki santrallerden çıkan emisyonlar yetişkinlerde inme, akciğer kanseri, kalp ve solunum yolu hastalıkları ve çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları riskini artırmaktadır. Ayrıca rapora göre santraller kum tanesinden bile küçük parçacık madde (PM2,5) ve azot dioksit (NO2) kirliliği nedeniyle bugüne kadar 17 bin erken ölüme neden olduğu ifade edilmektedir. Halihazırda Afşin’e 4 tanesi EÜAŞ'a ait olmak üzere toplamda 6 santral daha yapılmak istendiği ancak mevcut santrallerle birlikte yapılması planlanan santrallerin de hayata geçmesi ile birlikte 32 bin erken ölümün gerçekleşeceği de belirtilmektedir.
Türkiye’de aktif 28 kömürlü termik santral olup, 40’tan fazla ise kömürlü termik santral projesi söz konusudur. Ancak termik santraller yapılması hususundaki artış oldukça kaygı vericidir. Yapılması planlanan termik santrallerin tonlarca taban külü ve uçucu külün yanı sıra kükürtdioksit ve zehirleyici etkisi olan karbonmonoksit salgılayacağı çevre örgütleri tarafından ifade edilmektedir. Santrallerin bacalarından çıkan gazlar, asit yağmuru oluşturarak yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısını bozucu etkiye sahiptir. Bu da tarımsal verimin düşmesine, ağaçların kurumasına ve hayvancılıkla ilgili faaliyetlerin zarar görmesine neden olmaktadır. Yine santrallerin içerdikleri ağır metallerin; insanların merkezi sinir sistemini etkileyici, gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltıcı etkileri de söz konusudur. Bu nedenle dünyada yüksek karbon salınımlı enerji üretimi 2015 verilerine göre azalış eğrisi göstermektedir. Ancak, Türkiye’de tersi bir durum söz konusu olup 2016 yılında Türkiye'de karbon salınımlı enerji üretimi %27 oranında artmıştır.
Çevre örgütlerinin bu konudaki uyarıları görmezden gelinirken esasen halk sağlığı ve doğal yaşam görmezden gelinmekte olduğunun altını çizmek gerekir. Termik santrallerinin bir biri ardına açılması neticesinde meydana gelecek olan olumsuzluklar ise telafisi imkânsız boyutlardadır. Bu itibarla ülke genelinde kurulması planlanan termik santrallerin yaratacağı etkinin tüm boyutları ile araştırılması, sorun alanlarının tespiti, yargı kararları ışığında ele alınmalı ve mevcut lisansların iptali sağlanmalıdır. Bu gereklilikten hareketle Meclis çatısı altında termik santrallerin yarattığı olumsuzlukların değerlendirilmesi ve kapatılmalarına yönelik çalışmaların başlatılması amacı ile meclis araştırması talep etmek gerekmiştir.