Teklif kapsamında 4688 sayılı kanunda yapılan değişikliğe
dikkat çeken Kara, “Torba kanun maddeleri arasında, 12’inci
maddede, 4688 sayılı kanunda bir ifade değiştirilmiş; afet
dönemlerinde, afet bölgesi içinde faaliyet gösteren
“Cumhurbaşkanı kararınca belirlenen” vakıf ve derneklere
yardım yapabileceği ifade edilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığının
yayımladığı resmi veriye göre, vergi muafiyeti tanınan 336 vakıf
bulunuyor. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 16 Temmuz 2024’te
yayımladığı açıklama ise önemli bir bölümü “yeni vakıf”
statüsünde bulunan 6 bin 521 vakıf olduğunu belgeliyor. Burada
olası afetlerde dernek ve vakıflara yardım yapılmasını,
öncelikle, geriye dönük olarak irdelemek ve eleştirmek
gerekiyor: 6 Şubat’tan itibaren, iki yıllık bir zaman dilimi
içerisinde, hangi vakfa, hangi derneğe ne kadar ayni ve nakdi
olarak ne kadar para verildiğini, bu yardımların başta şehrimiz
Hatay olmak üzere, nasıl, nerede harcandığını bilmek isteriz.
4688 sayılı kanunun ilgili maddesi, bu yardımların “konut, sağlık
ve eğitim tesisleri” inşa edilmesi için yapılabileceğini belirtiyor.
Bu 336 vakfın hangisi, Hatay’da kaç konut, kaç hastane, kaç
okul ya da derslik inşa etmiştir? Gıda yardımı dağıttılarsa ne
kadar dağıtmışlardır? Bunun denetimi, şayet yapıldıysa, hangi
kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmiştir? Komisyon
görüşmeleri sırasında, bu sorulara cevap verilmemiş; bu
görüşmelere de sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü ve tek bir
sendika katılmıştı. Şimdi içinde sadece bir ibareyi değiştirdikleri
bu kanun, aslında, olası bir afet durumunda, afetzedeye açık bir
yarar sağlamayacak çünkü sendikalardan gelecek yardımları,
öncelikle, birkaç yüz vakfın elinde topluyor: Elimizde irili ufaklı 6
bin vakıf varken, 300 tanesini yetkilendiriyorsunuz; bunu da bir
kişinin kararına bağlıyorsunuz. Nitelik ve nicelik açısından bir
kıyaslama yapmak istemiyoruz fakat bir sendika, bir meslek
örgütü, kendi gücüyle, olanaklarıyla pekala afet bölgesinde
yardımlar hatta inşaatlar gerçekleştirebilir. Bir vakıftan bunları
bekliyorsak, pekala bir sendikadan da bekleyebiliriz, neden bir
aracılığa ihtiyaç duyalım ki? Dahası bu 300 vakıf içerisinde
TÜRGEV, TÜGVA, Ensar, İlim Yayma Cemiyeti gibi iktidara
yakınlığıyla tanıdığımız vakıflar da. AKP, doğal afetlerde yandaş
vakıflara para akıtmanın yasal kılıfını hazırlıyor” diye konuştu.
YILDIRIM KARA: SÖZLERİNİZİ TUTTUĞUNUZU BİZE DEĞİL
YURTTAŞLARA İSPATLAYIN
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un
açıklamalarını eleştirerek sözlerini sürdüren Kara, “Her
konuşmamızı, şehrimiz bir istatistik satırına dönüşmesin;
buradaki ızdırap, yokluk, yıkım ve hasar unutulmasın diye
şehrimizin sorunlarına ayırıyoruz. Perşembe günü Hatay’da 21
bin konutun kurası çekildi. İyi iş yapıldığında ve
tamamlandığında takdir etmekten çekinmeyiz. Fakat Sayın
Bakanın, ‘Onlara söz nasıl tutulurmuş göstereceğiz’ demesi
doğru olmamıştır. Biz sizin rakibiniz, hasmınız değiliz; bir şey
ispatlayacağınız kimseler de burada oturan kişiler değil.
Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da yaşayanlar ne istiyor, biliyor
musunuz? Rövanşist bir kin güdülmesini değil; elektriğin her
gün 3-5 kere kesilmemesini, Armutlu’da okulların yeniden
yapılmasını, ASM’lerin yerinde inşa edilmesini, doktor
randevularının 15-20 gün sonraya ötelenmemesini, ultrason
hizmetlerini ihtiyaç duyduğunda hemen almayı; ilçelerde uzman
doktor olup olmadığı kaygısını yaşamamayı, yoğun bakım
ünitelerindeki kapasiteyi artırmanızı bekliyor. Dörtyol Devlet
Hastanesinde, göğüs hastalıkları bölümünde uzman var mı,
bunu bilmek istiyor. Kamu kurumları tarafından hala
kullanılmakta olan okulların ne zaman işlevsel hale geleceğini
merak ediyor. Açılan 100’den fazla taş ve maden ocağının
hangi mülki idari amir tarafından denetlendiğini bilmek, bir
denetim yapıldığını görmek istiyor. Çocuklarının okuldan eve
dönerken toz ve pislik içinde hastalanmasından korkmadan
yaşamak istiyor. Bir şey gösterecekseniz, işi bitirdiğinizi
göstereceksiniz ve bunu bize değil, 2,5 yıldır mağdur olan
yurttaşlarımıza göstereceksiniz” dedi.