Türkiye'nin İlk ÇOBAN FELSEFESİ Yazısı

Zalim Kişi Padişahlık Yapamaz. Hiç Kurttan Çoban Olur mu? Koyun Çoban İçin Değil,Çoban Koyunlara Hizmet İçin Vardır. ÇOBAN KÖPEKLERİ HIRSIZSA TOPLUM BATAR.

22 Ocak 2017 Pazar 13:03
Türkiye'nin İlk ÇOBAN FELSEFESİ Yazısı

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Peygamberlerin mesleği olan çiftçilik ve çobanlığı ülkemizde hak ettiği konuma getirmeliyiz. Çobanlık deyip hafife almayın. Çobanlığın felsefesini anlamayan, psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım” dedi. Aslında “çoban tartışmaları” Türkiye siyasal hayatında yeni bir tartışma konusu değildir. Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in lakabı da “Çoban Sülü”dür. Çoban imgesi, Dünya iktidar tarihinde de özellikle Doğu ve İslam siyasal geleneğinde ideal hükümdarı tasvir ederken kullanılmıştır.

Çobanlık en güzel anlamını Ebu Mansur Es-Seâlibi’nin Âdabu’l-Mulûk’unda şöyle bulur: “ Eğer hükümdarlar olmasaydı insanlar birbirlerini yerlerdi! Tıpkı çoban olmayınca sürünün yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmesi gibi.” Tabi çobanı koyun ve kuzudan bağımsız ele almak mümkün değildir. Örneğin Jasques Derrida, “Rogues” adlı çalışmasına La Fontaine’in “Kurt ile Kuzu” masalıyla başlar.

Nasıl bir yönetimin olacağı sorunsalı kuşkusuz; Platon, Aristo, Jean Bedin, Thomas Hobbes, John Locke, Jean Jacques Roussau, John Stuart Mill, Karl Marx, Mikhail Bakunin, Rawls, Nozick, Jean Luc Nancy, Jacques Ranciere, Giorgio Agamben ve Frankfurt Okulu gibi pek çok filozof ve okulda farklı anlamlar bulmuştur. Ama , “Çoban Felsefesi” çok başka bir şey. Çoban-Yönetici ilişkisi çok farklı hükmetme dinamiklerini içerir. Hükmetme dinamiklerinin bakış açısı ve psikolojisi Nasıruddin Tusi’nin Ahlâk-ı Nâsır-î adlı eserinde şu şekilde yer bulur: “Hükümdarın tebaaya karşı sevgisi bir baba sevgisi, tebaanın ona sevgisi evlat sevgisi; tebaanın birbirlerine sevgisiyse kardeş sevgisi olmalıdır ki, düzen şartları aralarında korunmuş olsun”.

Ha unutmadan, bu konuları en iyi ele almış olan çalışmalardan biri de H. Bahadır Türk’ün “Çoban ve Kral, Siyasetnamelerde İdeal Yönetici İmgesi” adlı kitabıdır. Aslında bütün denklem, yönetici ve yönetilenler arasındaki ilişkiye göre şekillenir. Şimdi bunu farklı düşünürlerin felsefeleri açısından ele almaya çalışalım. Sâdi ,“Koyun çoban için değil, çoban koyunlara hizmet için vardır.” derken, Narayana “halk kralsız yaşayamaz” der. Es-Seâlibi daha önceden belirttiğimiz üzere; “Eğer hükümdarlar olmasaydı insanlar birbirlerini yerlerdi! Tıpkı çoban olmayınca sürünün yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmesi gibi”, demiştir. Burada çoban; itaat edilmesi gereken ve kendisiyle beraber sürünün de çıkarlarını düşünmek zorunda olan kişidir.

St. Thomas Aquinas, De Regimine Principum’da “çobanlar sürülerinin iyiliğinin peşinden koşmalı, yöneticilerde yönettiklerinin…” der. İbn Teymiye,“Yönetici bir sürü çobanı gibi, insanların çobanıdır.” diyerek “çoban” metaforuyla yöneticiyi işaret eder. Buhari ve Muslim kaynaklı hadis ve kıssalarda da “çoban” metaforuna rastlamak mümkündür. Sürü itaat etmelidir, çobanlar ise Allah tarafından kullar için seçtiği naiplerdir.

Çoban ve sürü analojisini yapmış olan Er-Ravendi ise “Çoban iyi olursa sürü de iyi olur; iyi insanlara adaletle hükümdar olunur.” demiştir. Sühreverdi ; “Vali ve hakimi olmayan topluluklar çobansız hayvan sürülerine benzer. Böyle çobansız sürülerdeki hayvanlar birbirinden ayrılır, uzaklaşır ve uzaklara dağılırlar. Kimi tehlikeli yerlere varır, canının telefine yani ölümüne sebep olur.” diyerek “ÇOBANLIK FELSEFESİ”ne katkıda bulunmuştur.

İlkçağ ve ortaçağ ahlak anlayışı daha çok din merkezli olduğundan, “Çoban” metaforuna yaratıcının yeryüzündeki temsilcisi olma boyutuyla bu dönemlerde daha çok rastlanmıştır. Örneğin Sadi, ideal bir yöneticinin adil ve zulümden uzak olması bağlamında; “Zalim kişi padişahlık yapamaz. Hiç kurttan çoban olur mu?”, demiştir. Çobanın olumlu bir metafor olarak kullanıldığı durumlarda çobanın görevi; sürüye özen göstermek, sürüyü saldırılardan korumak, sürünün temel ihtiyaçlarını karşılamak ve sürünün genel huzurunu sağlamaktır. Zencani Mensûru’l Hikem’den iktibasla: “Çobanla sürüye, adaletle ülkeye sahip olunur.” demiştir.

Yöneten-yönetilen, hükümdar-tebaa ilişkileri “çoban” metaforuyla yer bulmuştur siyaset felsefesi tarihindeki kimi düşünürlerde. Bu felsefelerin çoğu din merkezli olduğundan “çoban” sadece yöneticiye değil Yaratıcı’ya da, “Sürü-koyunlar-kuzular” tebaa ile birlikte kullara da işaret eder. Çoban; iyilikte bulunan, affeden, doğru yolu gösteren, haddi aşanları kahreden, sınırlayan, hakkıyla cezalandıran yani yaratıcının yeryüzündeki gölgesidir. Sürü yani kullar ise; itaat eden ve teslim olandır.

Tabi ki de “Çobanlık Felsefesi”nin vücut bulduğu filozoflardan biri de İslam Coğrafyasında benimsenmesiyle Eflatun diye nitelendirilmiş, kimilerince felsefenin altına bir dipnot olduğu kabul edilmiş olan Platon’dur. Platon Devleti’nin 3. kitabında şöyle der: “Bir çoban için en kötü, en tehlikeli şey nedir? Sürüleri korumakta kendine yardımcı olan köpeklerin kötü yetişmiş olması, açlık ya da kötü huyları yüzünden sürüye saldırmaları, köpekken kurt olmaları değil mi?”

Platon yukarıda çok çok sonraları ünlü sosyolog Max Weber’in “Bürokrasi Kuramı”nda gündeme getireceği sorunlara da bir yanıyla değinmektedir. Platon burada yönetici yardımcılarından yani günümüz bürokratlarından bahsetmektedir. Platon’a göre bürokrat sınıfı zorunlu olmadıkça, mal-mülk sahibi olmamalı, gümüş ve altından uzak durmalıdır. Çünkü bürokrat sınıfı devletin mükemmel işlemesinde çok stratejik bir öneme sahiptir. Nitekim Max Weber’den günümüze bürokraside KRALLAR değil KURALLAR vardır. Kural ve ilkelerin olmadığı yerde KRALLAR oluşur. Bürokratlar o kadar önemlidir ki dünya tarihindeki siyasetnamelerin bazılarının amacı Krala değil bürokratlara yol göstermektir.

Bir devlet bürokratları kadardır. Bence Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “ÇOBANLIK FELSEFESİNİN” Çoban Yardımcıları ayağı üzerinde de durmalıdır. Platon’dan Max Weber’e, Ahdu Mervan’dan Es-Seâlibi’ye, Yusuf Has Hacib’den Gazali’ye, Zencani’den Maverdi’ye, Tusi’den Narayana’ya, Turtuşi’den Nizamü’l-Mülk’e, Sühreverdi’den Defterdar Sarı Mehmet Paşa’ya, Koçi Bey’den Kınalızâde’ye, Machiavelli’den Keykavus’a, Abdülhamid el-Katib’den Es-Seâlibi’ye, İbn Teymi’den Beydaba’ya düşünürlerin bürokratlarla ilgili söylediklerini dikkate almalıdır.

Dünya tarihinde de görüldüğü üzere, bazı bürokratlar Cumhurbaşkanı’nın ve Sarayın da adını kullanarak, kirli ve özel kurum ilişkilerine, tehdit, şantaj, haksız yükseltme, ihaleye fesat karıştırma,Platon’un dediği gibi köpekken kurt gibi  davranma… gibi ilişkilere girerek, herkesi kandırdığını, kimseyi kimseye değdirmediğini de düşünerek haksız PARAlar kazanabilmektedirler. Ben bunlara kendi kavramımla PARA-lel ÜST DÜZEY BÜROKRAT diyorum.

Sonuç itibariyle, bizim siyasal ve kültürel hayatımızda da ÇOBAN ve ÇOBANLIK felsefesi tartışmaları yapıldığı gibi bu konuyla ilgili sözlerde bulunmaktadır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde;“koyun ve keçi sürülerini otlatan kimse” diye tanımlanan çobanın; hayvanların beslenmesi, sağlığı, üremesi, ilaçlarının yapılması ve kırkılması gibi görevleri vardır. İyi çobanın tecrübeli bir çobanın yanında uzun bir hazırlık devresi geçirmesi gerekir.

Çobanlıkla ilgili bazı sözlerde şu şekildedir: “Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir. Çam sakızı çoban armağanı. Çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu. Çobansız koyunu kurt kapar. Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz. Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek. Çoban ateşi-çoban dürümü-çoban kavurması- çoban köpeği.”

Yine yakın zamanda şu beyanlar olmuştur ÇOBANLIKLA ilgili:

“Ben vergi veriyorum. Niye vergisini vermeyen, çok özür dilerim herkes üstüme gelecek ama sadece kalıp olarak söylüyorum, dağdaki çobanla benim oyum eşit mesela. Niye?” Aysun Kayacı

“Her zaman söylüyorum. 3 tane, 5 tane koyun gütmemiş adamdan bu ülkede siyasetçi olmaz”. Recep Tayyip Erdoğan

“Siyaset, insanla yapılır, çobandan ağaya, okuryazar olmayandan profesöre kadar herkese ihtiyaç vardır.(…) Ağayı da sığırtmacı da kucaklamak gerekir”. Süleyman Demirel

İdeal yönetici-yönetilen tipi tarihsel süreç içerisinde farklılıklar göstermektedir. Kimi teorilerde bu ilişki rasyonel kurallara dayanıp bir yönetim bilimi olarak ele alınmaktadır. Biz bu denememizde yukarıdakinden farklı olarak “ÇOBAN FELSEFESİ” merkezli tartışmaya çalıştık. Kuşkusuz bu konu sadece bir denemenin konusu olamaz. Konu tebaa-ekonomi-ordu-devlet ve farklı boyutlarıyla da tartışılmalıdır. Çoban Felsefesi deyip tepeden inmeci bir anlayışla küçümsenmemelidir. Birilerinin Çoban Felsefesi deyip küçümsediği şey bu coğrafyanın gerçeğidir. Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli gibi siyasetçiler, İbrahim Kalın Yusuf Tekin gibi bürokratlar ve siyaset felsefecileri bu tartışmaya destek vermelidirler. Nitekim en güzel deneme, henüz denenmemiş olanıdır.

Eğitimci-Yazar: Şahin Aybek

@sahin_aybek Eğitimci-Yazar 

Son Güncelleme: 22.01.2017 18:14
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet kaya 2017-01-22 14:12:39

Kalemine saglik kardeşim ne güzel anlatmissin

banner15